Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
14 Aralık 2016

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Buna Ne der?

[email protected]

Gazetecilik, meslek olduğu günden beri hep egemen, zorba, hırsız, dolandırıcı, baskıcı, düzenbaz gibi genel geçer ahlakın kabul etmediği tüm olumsuz iş ve fiiliyata karşı hep direnmiş ve onların çirkin yüzlerini deşifre etmiştir.

Bu yüzdendir ki, gücü, parayı, iktidarı elinde tutan ve şeytani zekaya sahip merkezler hep gazeteciliğin düşmanı olmuşlardır.

Bu yüzdendir ki dünyada mesleğini icra ettiği için en çok öldürülen, en çok baskıya zulme uğrayan, vatandaşlık hakları elinden alınan meslek dalı gazeteciliktir.

Gazetecilik mesleğinin böylesi en karanlık ve zorlu dönemleri hep Avrupa'da olmuştur. Tabi Arupa derken, Rusya da buna dahildir. Amerika birleşik devletleri de en az Avrupa kadar bu konuda kötü bir üne sahiptir. Sivil alanda faaliyet göstermesine rağmen, güvenlik birimlerinden sonra en çok faili meçhule kurban veren meslek yine gazeteciliktir.

Bunların yanında, mahkemelerde sürünmek, (eskiden) polis, istihbarat ve diğer iç güvenlik birimlerinde işkence ile "terbiye" edilmek hep bizim mesleğin şanından olmuştur. Eskiden, Türkiye'de bu mesleği yapıp da polisten dayak yemeyen, kafası gözü patlatılmayana gazeteciye "gazeteci" denmezdi.

Lakin, casusluk ve ihanet şebekesi FETÖ çetesinin ülkemizdeki yargı sistemini işgal etmesinden sonra gazetecilik mesleğinin şanına "adliye koridorlarında sürüm sürüm süründürülmediyse, açılan saçma sapan davalarla canından bezdirilmediysen gazeteci değilsin" de eklendi.

FETÖ terör örgütünden sonra Türk adliyesi adeta bir intikam alma kurumu haline dönüştürüldü. Örgüte boyun eğmeyen, önünde diz çökmeyen her gazeteci bunun bedelini ağır ödediler.

Kendi mesleki hayatımda da durum böyle oldu ve halen de devam ediyor. FETÖ terör örgütü elebaşı ve üyelerinin en çok dava açtıkları hakkında şikayette bulundukları gazetecilerden biri benim. Hem de 2012 yılının başından beri. Fetullahçıların casusluk ve vatana ihanet ettiğim günden beri hakkımda onlarca dava yüzlerce soruşturma açıldı. Birçok kere duruşma saatleri çakıştığı için iki arada bir derede kalıp koridorlarda bir o yana bir bu yana koşturuyordum.

Neyse şükürler olsun ki bu millet, bu devlet ve hüku00fbmet uyandı. Fetullahçıların nasıl birer vicdansız, ahlaksız ve cani teröristler olduğunu fark etti ve devleti onlardan temizlemeye başladılar. Ne var ki FETÖ mensubu kripto teröristler veya bu terör örgütü ile iltisaklı suç odakları ve suçlular, yaptığımız haberlerden dolayı, Adliyedeki dayılarının nüfuzunu kullanarak bize tehdit mesajları gönderiyorlar aracılar üzerinden.

Bir süredir, FETÖ ve 15 Temmuz darbesi ile ilişkili olduğuna dair iddia ve delilleri neşrettiğimiz bir kurum/kuruluşun tepe yöneticisi, Ankara Sincan Adliyesi'ndeki eşi dostu veya tanıdığı bir öğrenci velisinin yargıç/savcı babasının gücü kullanıp bizleri mahkeme koridorlarında süründüreceğini bize iletilmesi için ulu orta konuşuyorlar, tehdit mesajları gönderiyorlar.

Bu kişi ve kurumların tepe yöneticileri hiç mi Fetullahçıların düştüğü bu rezil durumdan ders almadılar? Bu millet, yargıyı bir sopa olarak kullananlara bu ülkeyi nasıl dar ettiklerini bilmiyorlar mı?

Öyle Türk ismi kullanmak veya havada uçmuş gibi yapmakla, hükmettiği milyar dolarlık kaynakları, basın özgürlüğünün susturulması ve adaletin yanıltılması için kullanamazlar.

Sincan adliyesinde bulunan yargıç/savcılar üzerindeki nüfuzunu kullanarak bizleri mahkeme kapısında süründüreceği tehditlerini savuran Atılgan veletlerin tehditleri vız gelir tırıs gider.

Kendini Atılgan zannedip ortalığa dökülen tırsakları biz ve bu memleket çok gördü. Bu yazımda isterim ki Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı makamının da bu ahlaksızlardan haberdar olmasıdır.

O Ankara adliyesi ki Türkiye'nin tek GAZİ ADLİYESİDİR. Darbeye aslanlar gibi direnip ülkemizi ve bizleri Fetullahçı terör örgütünden adalet çerçevesi içerisinde koruyan ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI, kendi bölgesinde bulunan yargıç ve savcılara yönelik bu çirkin iftiralarla ilgili derhal harekete geçmelidir.

FETÖ terör örgütü ile şanlı mücadele yaparak dünya hukuk tarihine adını altın harflerle yazdıran Ankara ve Sincan adliyelerinin başsavcıları bir an önce ortalıkta Atılgan modunda dolaşan bu veletlere yönelik adli mekanizmayı derhal harekete geçirmelidir.

FETÖ ile içli dışlı olan bu hain alçakların tehditleri bize vız gelir tırız gider. Biz onların ağababası olan Pensilvanya Şeytanı'na dünyayı nasıl dar ettiysek, yine hukuk çerçevesinde ve kamunun hakkını korumak amacıyla bu Atılgan veletlerle de hukuki mücadelemizi basın ahlak ve ilkeleri ile Basın Yasası çerçevesinde onlara da dar edeceğiz.

Devletin gücünü ve Gazi Ankara ve Sincan adliyelerinin adını kullanan bu şer odakları ile mücadelemiz, adalet tesis edilene kadar süreceğinden kimsenin kuşkusu olmasın. Ve kamu adına vazife icra eden bir gazeteci olarak aynı hassasiyeti Ankara ve Sincan Cumhuriyet Başsavcılıklarından bekliyor ve bu konu ile ilgili bilgi vermek için davetlerini bekliyorum.