Aniden kaygılanmışlar(!)
Gezi olaylarının başladığı günlerde Newyork Tımes'te bir ilan çıktı. "Türkiye'de neler oluyor?" başlıklı tam sayfa ilanda, "Türkiye'nin geleceği için, kendi geleceğimiz için kaygılıyız" deniliyordu.
Önceki gün de "sanatçı" olduklarını söyleyen bir kısım aydın, Hürriyet ve Cumhuriyet gazetesine tam sayfa ilan verdi. İlanın başlığı şuydu: Kaygılıyız!
Ne bitmek bilmez "beyaz" bir kaygıymış bu arkadaş?
***
"Başbakan sert üslup kullanmasaydı, polis şafak baskını yapmasaydı, gaz kullanmasaydı" diyenler.
"Bunlar olmasaydı Gezi'dekiler evlerine dağılacak mıydı", "beyaz kaygıların yerini mutluluk sarhoşluğu alacak mıydı", "tüm kaygılar kaybolacak mıydı?" sorularına ne cevap verir acaba?
***
Kürt ve Alevi meseleleri için adımlar atılıyor. Beğenir beğenmezsiniz ama atılıyor.
Altı aydır şehit haberleri gelmiyor. Azınlık Vakıflarının malları iade ediliyor. İşkence ve faili meçhuller sona erdi. Gezi'den sonra son bir haftadır olanlara bakalım.
Polis gazına sınırlama gelmesi, Alevi açılımının tekrar başlaması, darbelere dayanak edilen TSK'nın İç Hizmet Kanunu'ndaki 35. Maddenin kaldırılıyor olması, Gezi Parkı için plebisit kararı, hatta İBB'nin otobüs duraklarını bile halka soracağını açıklaması kaygıları neden körükledi?
Bunların hiçbiri "kaygı"yı ilaç niyetine olsun bir nebze azaltmıyor mu?
Kürt sorununun çözümü de dahil iç barışı temin için atılan adımlar mıdır acaba kaygının sebebi?
Gezi'den çıkmayan "devrim"in, Lice'den çıkarılmak istenmesi 'oyunu'nu göremeyecek kadar aptal mı sanıyorlar milleti?
***
Gezi'de baş çeken bir artis, ilanla ilgili aynen şöyle diyor:"Öldürülen sanatçılara, gazetecilere bakarsanız, sayılarının ne kadar çok olduklarını görürsünüz ve bu, bizim neden kaygılı olduğumuz konusunda yeterince bilgi verici."
Bu nasıl yalandır ki, gözümüze baka baka söyleniyor. Son on yılda böyle kitlesel sayıya ulaşmış sanatçı ve gazeteci cinayetlerinden birkaç örnek saysa ya artıs!
Biz geçmişte, İpekçi, Mumcu, Emeç, Üçok, Anter vs. çok cinayet gördük! Gördük de bu "kaygılılardan", böyle ilanlar göremedik nedense?
Milleti sokağa çağırırken, öldürülen çok sayıdaki gazeteci ve sanatçı için çağırmıştın değil mi?
***
"Kaygı" metnine imza koyan bildik artistlerin yanı sıra, Ermeni meselesinde, Kürt meselesinde, laiklik ve başörtüsü meselelerinde çok farklı refleksler gösteren isimler de vardı.
Kimisi, bu konulardaki düşüncelerinden dolayı geçmişte "linçe" bile uğramıştı.
Ama şimdi ortak "korku-kaygı" motivasyonu ile bildiri imzalıyorlar!
Çünkü normalde birbirilerine düşman da olsalar onlara göre durum çok korkunç(!)
Beş benzemez bir araya gelip "ortak düşman"dan nasıl da korktuklarını ilan ediyor.
İmza koyan farklı isimlerin, 'korku'dan hariç ortak bir noktası var mı?
Mesela iktidarda istedikleri ortak bir isim, ortak bir proje, ortak bir talep veya ortak bir gelecek önerisi var mı? Yok!
Sadece kaygılılar, sadece korkuyorlar!
Medya da tek kaygılanan onlarmış gibi yaygara yapıyor.
***
Örneğin bu kadar 'korkmalarına' rağmen, neden bu ülkede sadece onlar "kaygılarını" dile getirebiliyor?
Bu memleketin artislerinden ve beyaz azınlığından gayrı kimsenin kaygısı yok mudur?
Tek kaygı "yaşam tarzı" ve "İçte kalmış devrim" kaygısı mıdır?
Bütün kaygılar beyaz mıdır, bütün kaygılar Nişantaşı mıdır?
***
Ya başka başka dertleri olan milyonların kaygısı?
Ya "bu dünyada evime, öte dünyada ahrete çıkınımda ne rızık götüreceğim?" diyenlerin kaygısı?
Tüm bu kaygılar çok mu anlamsızdır beyaz sokaklar için?
"Tamamen yıkılıyor mu?" diye 'kaygılandıkları', 90 yıllık "korku cumhuriyetidir" aslında!