Angarya Yasak mı?
Yıl 1982…
Liseye başladığım yıllardı… O
günlerde TRT’den başka haber kanalı yoktu. Bir de gazeteler aracılığıyla
gecikmeli olsa da haberleri alabiliyordu insanlar. 12 Eylül darbesinden sonra
yeni Anayasa yapımı ile
ilgili haberler gazetelerde sıkça yayımlanmaktaydı. Prof. Dr. Orhan
Aldıkaçtı’nın (1924-2006) adını çok sık duyuyorduk. Kurucu Mecliste 18.10.1982tarihinde
kabul edilen Ana Kanun 7.11.1982 tarihinde halkoyuna sunuldu ve büyük ekseriyetle
kabul edildi. Halkoyu sonucu yeni anayasa Resmî
Gazete’de (Tarihi: 9.11.1982-17863 Mükerrer) yayımlandı. Gazeteler de
Anayasanın tam metnini yayımladılar. Nereden geldi ise aklıma ben de bir gazete
alarak Anayasayı okumaya başladım. İşin doğrusu biraz anlıyor, biraz
anlamıyordum.
Şimdi
diyeceksiniz ki 40 yıl önceki bir hatırayı niçin yazıyorsun? Biraz sabır, hemen
asıl konuma başlıyorum...
Yeni anayasayı okumaya devam
ederken; ikinci bölümde Kişinin Hakları ve Ödevleri başlığında II. Zorla Çalıştırma
Yasağı diye bir kısma gelince ilgimi bazı cümleler ve kelimeler çekti: “Hiç
kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır…” (Madde 18)
Daha doğrusu ilgimi çeken kısmı
“Angarya yasaktır” cümlesi oldu…
Angarya…
Yasaklanan nedir? Yasaklandığına
göre angarya kötü bir şey olmalıydı…
Halkoylaması
sonucu halkımızın yüzde 91.37’i “angarya yasaktır” demişti. (Not: 7 Kasım 1982'deki
halk oylaması ile 1982 Anayasası, yüzde 8.63 'hayır' (1.626.431
seçmen) oyuna karşılık, yüzde 91.37 'evet' (17.215.559 seçmen) oyuyla kabul
edildi.)
O zaman böyle
internet falan yok… Başladım angarya kelimesini sözlüklerde aramaya… Sözlük bu
önce a, sonra n sonra g harfi olan sayfalara yöneldim. Nihayet o sihirli
kelimeyi buldum: Angarya!
Bakıyorum angarya’nın birinci manası: “Hıyar,
salatalık”. Tam aklımda bir yere oturmuyor ama argodaki
anlamı ile yasaklansa da fena olmaz diye için için gülüyorum. Daha sonra asistanlığımın
ilk yıllarında “Cucumis sativus
kimdir” diye bir köşe yazım olduğunu hatırlatırım.
İkinci anlama bakıyorum: Bir kişiye görevi dışında
yaptırılan iş…
Bir başka anlamı bir kimseye veya bir topluluğa zorla,
ücret vermeden yaptırılan iş…
Bunlar olabilir diyorum…
O zaman halkımızı kutluyorum! Çünkü angarya yasaktır
dediği için…
Tarih boyunca
İnsanoğlunda bir grubun diğer
bir gruba veya bir topluluğa (bir kimsenin diğer bir kimseye de olabilir),
zorla, ücret vermeden iş yaptırması çok eski bir husustur… Angarya (İng.
(unpaid) forced labour); Orta Çağdaki kölelik düzeninde köylünün derebeyine
zorla ve ücretsiz hizmet etmesi olarak açıklanmakta. Mısırda devasa piramitler,
yer altında derin metrolar, geniş plantasyonlarda Afrika’dan getirilen insanlarla
yapılan bitkisel üretim… Devasa pramitler MÖ 2-3 bin yılında yapılırken; MS 6.yüzyılda
hurma dalları ile mescit yapmak olsa olsa angaryadan kaçınma mesajıdır…
Dünya tarihine bu gözle bakılsa
acıları, göz yaşlarını görürüz. Bir şiirimde (bk. https://www.antoloji.com/feraset-10-siiri/
Feraset Şiiri) şunları söylemiştim:
Feraset
Yüzyıllar var mağrurların dönen
çarklarında,
Piramidin tepesindeki sıcak
taşlarda,
Elinin izini, gözünün yaşını
gördüm.
İçli içli söylenen türkülerin
sözünde,
Diri diri gömülen çocukların
gözünde,
Özlemi, acıyı, kalpteki sızıyı
gördüm.
Derin maden ocaklarında,
karanlıklarda,
Yazın tarlada can suyu veren
ırgatlarda,
Alın terini, göz nurunu, emeği
gördüm.
Niçin başarısızlar
Bazı ulusların (bireyde diye
okunabilir) bazılarının niçin başarılı olduğu çok sorulmuştur. Kanaatimce bazı
ulusların başarısında veya başarısızlığında sömürü önemli faktördür. Sömürmek
(TDK), birilerinin başkalarının emeğine ve onların yarattıkları değerlere el
koymasıdır. Angarya da sömürünün başka şekilde ifadesidir. Bu bakış acısıyla
anayasada böyle bir maddenin olması isabetlidir.
Peki, lise çağında okuduğum “angarya
yasak” ilkesinin pratik hayatta nasıl işlediğini sorarsanız anlatacaklarım var
derim…
Son söz: Bal demekle ağız tatlanmaz