Dolar (USD)
35.20
Euro (EUR)
36.69
Gram Altın
2973.65
BIST 100
9959.11
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 Şubat 2021

Anayasa önerisini bir fırsata çevirebiliriz

Rahmetli Turgut Özal, ‘Türkiye için yeni bir anayasa yazalım. Bu anayasayı siviller yapsın. Çağa uygun olsun” dediği gün, malum gazetelerin manşeti hazırdı.

“Sivil diktatör.” “Özal’ın tek adam olma hevesi.”

Bugün de; “tek adam rejimini devam ettirmek için anayasayı öneriyorlar” diyerek tepki koyuyorlar.

Bu işler böyledir. İnsanlık tarihi, özgürleşerek insan olma bilincine varmak isteyenlerle, insanın özgürleşmesini yani insan olma vasfını elinden almak isteyenler arasında süregelen kıyasıya bir mücadeledir. Bu dün de böyleydi bundan sonra da böyle devam edecektir.

Bu ülkede yıllardır yasaklarla, dayatmalarla, darbelerle, baskı ve işkencelerle insanları tek tipleştirmeye çalışan bir mekanizmanın ağırlığı altında ezildik.

Bir darbe anayasası olan 1982 Anayasası geçirdiği çok sayıda değişikliğe rağmen bugün hala özgürlükleri daraltan bir içeriğe sahip ve bir türlü değiştirilemiyor.

Hatırlarsınız, 12 Eylül 2010’da yapılan referandumda 26 maddelik bir değişikliği içeren paket, TBMM tarafından kabul edildikten sonra referanduma sunulmuş ve yüzde 57.88 evet oyuyla kabul edilmişti.

12 Haziran 2011’de gerçekleşen genel seçimlerde, öne çıkan tartışma konusu ise kuşkusuz yeni anayasa idi.

Ve bu konuda bir adım atıldı. TBMM’de temsil edilen dört siyasi partinin, üçer üye ile eşit biçimde temsil edileceği bir komisyonun kurulmasında uzlaşıldı. Bu çerçevede, yeni anayasayı yazmak üzere TBMM’de, “Anayasa Uzlaşma Komisyonu” kuruldu.

Komisyon, 4 Mayıs 2012’ye kadar, üç ayrı alt komisyonda, 42 siyasi partiyi, 39 meslek örgütü ve sendikayı, 79 dernek, vakıf ve platformdan oluşan sivil toplum kuruluşlarını üniversiteler ile çeşitli kurumları dinledi.

Hatta Anayasa web sitesi, e-posta gibi iletişim kanalları aracılığıyla yaklaşık 64 bin kişi görüş bildirdi. Ülke aylarca anayasa tartıştı. Her şeyi ama her şeyi konuştuk.

Bilhassa temel hak ve hürriyetler ana başlığının altında yer alan vatandaşlık tanımının nasıl olacağı, din ve vicdan özgürlüğü, kanun önünde eşitlik ile anadilde eğitim ve anadil eğitimi konuları vs. her konuyu özgürce dillendirdik.

Sonuç itibariyle 1982 anayasası değiştirilemedi.

Bu toprakların sosyal, ekonomik ve siyasal gerçekliğine yaslanan, otoriter anlayışlardan uzak ilk kez kendi ellerimizle yazacak olduğumuz bir sözleşmeden mahrum bırakıldık.

Muhalefet dün olduğu gibi bugün de yeni anayasa önerisine, “Erdoğan’ın tek adam olma hevesi” bahanesiyle sıcak bakmıyor. Daha ilk günden cumhurbaşkanlığı sistemi ve parlamenter sistem kıskacına sokulmuş bir anayasa teklifi var karşımızda.

Her ne olursa olsun yeni anayasa önerisini bir fırsata çevirebiliriz. Nasıl mı? Anlatayım.

Epey zaman oldu ki, muhtevası özgürlük olan hemen her meseleye karşı mesafeliyiz. Bilhassa AK Parti’yi destekleri ifade edilen medyada, ülkenin farklı kesimlerine yönelik hak ve özgürlük talebi mevzubahis edilmiyor.

Eleştiri kanalları tamamen olmasa da büyük oranda tıkandı. Çünkü en ufak bir eleştiri neredeyse ihanetle eş tutulur oldu. Öyle ki, samimi bir dille dahi eleştiri yapılmamalı yazıları bile döşendi.

Aleviler, Kürtler, farklı etnik gruplar, gayrimüslimler vs. neredeyse unutuldu. Oysa siyasete, aklıselim, sivil toplum yön vermelidir. Sivil toplumun, yazarların, aydınların, sanatçıların siyasetin gerisinden geldiği bir ülkede farklı düşünceler yeşermez. Dolayısıyla sağlam bir anayasa fikri de gelişmez.

Bugünlerde yeni anayasa önerisini fırsat bilerek ülkede düşünce anlamında bir hareketlilik yaşatabiliriz. Bu ülkenin her kesimden vatanperver, sağlam duruş sergileyen, aklı başında insanı var.

Neden onlarla bir araya gelemiyoruz. Neden farklı görüşten, inançtan, dilden, mezhepten insanların hak ve özgürlüklerini biz dillendirmiyoruz.

Demem o ki; önce yeni anayasa için bir iklim oluşturmalıyız. Her eleştireni “sende mi Brutus” diyerek ciddi anlamda bir daralma yaşatıyorlar.

Bizler büyük bir insan kalabalığı değiliz. Kurmalı saat de değiliz. Bizim bu topraklarda bir arada huzur içinde yaşamak gibi soylu duygularımız var.

Ülkemizde düşünce özgürlüğünün, insan haklarının, hukukun, erdemin ve ahlakın tam anlamıyla yerleşmesini istiyoruz.

Kısacası özgür, bağımsız, büyük bir devletin şerefli vatandaşları olmak istiyoruz. Bu bakımdan kendi ellerimizle yazacağımız içinde biz olan, insan olan, adalet ve özgürlük olan yeni bir anayasa istiyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni anayasa önerisini tam da bu noktada ortaya attı diye düşünüyorum.