Anayasa önerisini bir fırsata çevirebiliriz
Rahmetli Turgut Özal, ‘Türkiye
için yeni bir anayasa yazalım. Bu anayasayı siviller yapsın. Çağa uygun olsun”
dediği gün, malum gazetelerin manşeti hazırdı.
“Sivil diktatör.” “Özal’ın
tek adam olma hevesi.”
Bugün de; “tek adam
rejimini devam ettirmek için anayasayı öneriyorlar” diyerek tepki
koyuyorlar.
Bu işler böyledir. İnsanlık
tarihi, özgürleşerek insan olma bilincine varmak isteyenlerle, insanın
özgürleşmesini yani insan olma vasfını elinden almak isteyenler arasında
süregelen kıyasıya bir mücadeledir. Bu dün de böyleydi bundan sonra da
böyle devam edecektir.
Bu ülkede yıllardır yasaklarla, dayatmalarla, darbelerle,
baskı ve işkencelerle insanları tek tipleştirmeye çalışan bir mekanizmanın
ağırlığı altında ezildik.
Bir darbe anayasası olan 1982 Anayasası geçirdiği çok sayıda
değişikliğe rağmen bugün hala özgürlükleri daraltan bir içeriğe sahip ve bir
türlü değiştirilemiyor.
Hatırlarsınız, 12 Eylül 2010’da yapılan referandumda 26
maddelik bir değişikliği içeren paket, TBMM tarafından kabul edildikten sonra
referanduma sunulmuş ve yüzde 57.88 evet oyuyla kabul edilmişti.
12 Haziran 2011’de gerçekleşen genel seçimlerde, öne çıkan
tartışma konusu ise kuşkusuz yeni anayasa idi.
Ve bu konuda bir adım atıldı. TBMM’de temsil edilen dört siyasi partinin, üçer üye ile eşit biçimde
temsil edileceği bir komisyonun kurulmasında uzlaşıldı. Bu çerçevede, yeni
anayasayı yazmak üzere TBMM’de, “Anayasa Uzlaşma Komisyonu” kuruldu.
Komisyon, 4 Mayıs
2012’ye kadar, üç ayrı alt komisyonda, 42 siyasi partiyi, 39 meslek örgütü ve
sendikayı, 79 dernek, vakıf ve platformdan oluşan sivil toplum kuruluşlarını
üniversiteler ile çeşitli kurumları dinledi.
Hatta Anayasa web sitesi, e-posta gibi iletişim kanalları
aracılığıyla yaklaşık 64 bin kişi görüş bildirdi. Ülke aylarca anayasa
tartıştı. Her şeyi ama her şeyi konuştuk.
Bilhassa temel hak ve hürriyetler ana başlığının altında yer
alan vatandaşlık tanımının nasıl olacağı, din
ve vicdan özgürlüğü, kanun önünde eşitlik ile anadilde eğitim ve anadil eğitimi
konuları vs. her konuyu özgürce dillendirdik.
Sonuç itibariyle 1982 anayasası değiştirilemedi.
Bu toprakların sosyal, ekonomik ve siyasal gerçekliğine
yaslanan, otoriter anlayışlardan uzak ilk kez kendi ellerimizle yazacak olduğumuz
bir sözleşmeden mahrum bırakıldık.
Muhalefet dün olduğu gibi bugün de yeni anayasa önerisine,
“Erdoğan’ın tek adam olma hevesi” bahanesiyle sıcak bakmıyor. Daha ilk günden
cumhurbaşkanlığı sistemi ve parlamenter sistem kıskacına sokulmuş bir anayasa teklifi
var karşımızda.
Her ne olursa olsun yeni anayasa önerisini bir fırsata
çevirebiliriz. Nasıl mı? Anlatayım.
Epey zaman oldu ki,
muhtevası özgürlük olan hemen her meseleye karşı mesafeliyiz. Bilhassa AK
Parti’yi destekleri ifade edilen medyada, ülkenin farklı kesimlerine yönelik
hak ve özgürlük talebi mevzubahis edilmiyor.
Eleştiri kanalları tamamen olmasa da büyük oranda tıkandı.
Çünkü en ufak bir eleştiri neredeyse ihanetle eş tutulur oldu. Öyle ki, samimi
bir dille dahi eleştiri yapılmamalı yazıları bile döşendi.
Aleviler, Kürtler,
farklı etnik gruplar, gayrimüslimler vs. neredeyse unutuldu. Oysa siyasete,
aklıselim, sivil toplum yön vermelidir. Sivil toplumun, yazarların, aydınların,
sanatçıların siyasetin gerisinden geldiği bir ülkede farklı düşünceler
yeşermez. Dolayısıyla sağlam bir anayasa fikri de gelişmez.
Bugünlerde yeni anayasa önerisini fırsat bilerek ülkede
düşünce anlamında bir hareketlilik yaşatabiliriz. Bu ülkenin her kesimden
vatanperver, sağlam duruş sergileyen, aklı başında insanı var.
Neden onlarla bir
araya gelemiyoruz. Neden farklı görüşten, inançtan, dilden, mezhepten
insanların hak ve özgürlüklerini biz dillendirmiyoruz.
Demem o ki; önce yeni anayasa için bir iklim oluşturmalıyız.
Her eleştireni “sende mi Brutus”
diyerek ciddi anlamda bir daralma yaşatıyorlar.
Bizler büyük bir insan kalabalığı değiliz. Kurmalı saat de
değiliz. Bizim bu topraklarda bir arada huzur içinde yaşamak gibi soylu
duygularımız var.
Ülkemizde düşünce özgürlüğünün, insan haklarının, hukukun,
erdemin ve ahlakın tam anlamıyla yerleşmesini istiyoruz.
Kısacası özgür, bağımsız, büyük bir devletin şerefli vatandaşları olmak istiyoruz. Bu bakımdan kendi ellerimizle yazacağımız içinde biz olan, insan olan, adalet ve özgürlük olan yeni bir anayasa istiyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni anayasa önerisini tam da bu noktada ortaya attı diye düşünüyorum.