Anayasa Değişikliği
Gündem olanca hızı ile Anayasa. Keşke kısmi değil de yeni bir anayasa tartışması yaşıyor olabilseydik. Oysa şu an yaşamakta olduğumuz çift başlı yürütme nedeni ile doğan anayasa değişikliği tartışmalarının fitilinin aslında 2006 aralık ayında tutuşturulduğunu çoğumuz hatırlamıyor. Bugünü o günleri hatırlayarak daha iyi okuma imkanımız olacağı kanaatindeyim.
26 Aralık 2006 da Cumhuriyet Gazetesindeki yazısında Yargıtay Eski Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Sabih Kanadoğlu Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 367 toplantı yeter sayısının olması gerektiğini belirtmişti. Cumhuriyet Halk Partisi sistemi kilitlemek ve Sayın Abdullah Gül'ü seçtirmemek için 27 Nisan 2007 tarihindeki ilk tur oylaması sonrası Anayasa Mahkemesine müracaat etti. Aynı gece Genelkurmay'ın internet sitesine kamuoyunun e-muhtıra olarak isimlendirdiği ilkokul seviyesinde bir metin konuldu.
Akabinde AYM bu oylama sonuçlarını iptal etti. Erken genel seçim kararı alındı. Anayasa değişikliğine gidildi ve Cumhurbaşkanını halkın seçmesine karar verildi. Bu değişikliği dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer Referanduma götürdü. Aynı zamanda AYM'ye iptali için götürdü. Netice AYM başvuruyu reddetti. Referandumdan da %68 ile değişiklik geçti. Şimdi 2007 yılındaki değişiklikten sonra 2014 yılında halkoyu ile ilk Cumhurbaşkanını seçtik.
Yürütmeyi seçememe ya da yürütmenin çift başlılığı nedeni ile bu güne kadar yaşanan tüm sorunları çözmek için gündeme gelen Anayasa değişikliği Meclisten geçti ve halkoyuna sunulacak.
Yürütmenin seçilememesi ya da sürekli düşürülmesi tehlikesi bizim ülkemizde her zaman sorun olmuştur. Yürütmenin çift başlılığı da başka sorunların doğmasına sürekli zemin hazırlamıştır. Şimdi Ak Parti ve MHP anlaştıkları metin ile bu sorunların çözülebileceğini düşünüyorlar. Kısıtlı bir alanda yapılan değişiklik metninin içeriği ile ilgili yapılan eleştiriler ve övgüler bir tarafa bırakarak, yaşananlar daha önceki değişiklik süreçlerini hatırlatıyor.
1980 yılında yapılan Fahri Korutürk'ün yerine 7. Cumhurbaşkanının seçimi 6 Nisanda başlamış 11 Eylül 1980 de 124. Tura kadar devam etmiş akabinde de malum darbe ve 7. Cumhurbaşkanlığı Kenan Evren tarafından 7 yıl işgal edilmişti.
Şimdiu2026 Tüm bunları anlatırken dikkat çekmek istediğim nokta sürekli vurgusu yapılan demokrasidir. Özgürlük, hukukun üstünlüğü, demokrasi ve bunun gibi süslü tüm kelimelerin ifade ettiği ortam işleyen bir sistemle mümkündür. İşletilemeyen ya da sürekli tıkanan bir sistem demokrasinin değil anti demokratik uygulamaların doğmasına neden olmaktadır. Mecliste yaşananlar bu topluma yakışmadı. Muhalefet etmek kabul ancak sistemi işlettirmemek kabul edilebilecek bir durum değil. Öyle ki 2015 yılında üzerinde anlaşılan Anayasada değişiklik öngören 60 maddenin neden değişmediğini ifade etmeyenler bugün bu değişikliği de istemiyorlar.
2010 yılında sayın Numan Kurtulmuşun ifade ettiği daha sonra da genel olarak karşılık bulan "yetmez ama evet" bugünde geçerli. Biz sadece sistemsel olarak değil ama her kesimi kucaklayan toplumsal mutabakatı azami ölçüde sağlayacak yeni anayasa yolunda küçük bir adım olarak gördüğümüz bu değişikliği de destekliyoruz. Sistemi işletmeyenler, yapılan her değişikliği olumsuz olarak niteleyenler önce kendi hazırladıkları değişikliği neden istemediklerini ifade etmeliler. Mevcudu korumak gelişen değişen büyüyen ve talepleri olan bu ülke vatandaşlarına karşı haksızlıktır. @CavitTatli