Dolar (USD)
35.37
Euro (EUR)
36.42
Gram Altın
3039.15
BIST 100
9916.07
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
07 Eylül 2020

Analar destanı

Diyarbakır’da analar, babalar çocukları dağa kaçıran Çağdaş Tepegözlere karşı direniyorlar.

Evlat nöbetindeler.

On altı çocuğu kurtardılar.

Terör ve misyonerlik atbaşı gidiyor..

Diktatörler, teröristler aynı çarkın dişlileri…

PKK( PensilvanyaKandil Konseyi), DEAŞ…

Değerleri ifsat ederek toplumu kendi değerlerinden koparmak, İslam’ın içini boşaltmak, Misyonerliğe elverişli bir zemin oluşturmak için terör en etkili yöntem olarak kullanılıyor.

Eşitlik, kardeşlik, adalet, demokrasi, insan hakları vb.kavramlarla gerçek niyetler gizleniyor. Bunlarla birlikte çağdaşlık ve modernite üzerinden yıkıcı propaganda devreye sokuluyor.

PKK, Kürtlere, FETÖ de mütedeyyinlere özgürlük getirme vaadiyle terörist devşiriyor.

Biri dinsiz, diğeri münafık…

Şeflik- Cunta döneminde Kürtçenin yasaklanmasını PKK, inancın yasaklanmasını da FETÖ istismar aracı olarak kullandı.

Her evden bir cenaze” sloganıyla katliama başlayan terör örgütlerine, şimdilerde ‘Demokratik Güç Birliği / İttifakı’ adı altındaki yapılar, “ Her evden bir oy” kampanyasıyla destek vermekteler.

Doğu Akdeniz’de, Libya’da, Kafkasya’da Türkiye aleyhine faaliyet içinde olanlara bakıldığında bu ‘ittifakın’ ne olduğu gayet sarih bir şekilde anlaşılmaktadır.

Sapkınlıkların, kutsallara saldırıların arkasındaki güç Misyonerliktir.

Misyonerlerin PKK ve FETÖ içinde yer almaları tam bir suçüstü halidir.

15 Temmuz’da tankları çıplak elleriyle durduran halk, çocuklarını kaçırıp terörist yapanlardan hesap sormakta.

"Ciğerim için buradayım." ’diyor, bir yıl önce 22 Ağustos 2019'da Diyarbakır’da terör yandaşlarının karşısına geçip evlat nöbetini başlatan Hacire AKAR:

"Ailelere de tavsiyem çocukları dağa kaçırıldığı zaman gidip HDP önünde oturup eylem yapsınlar. Diğer oğlumu da onlar kandırıp kaçırdı ve öldürüldü. Ondan sonra kırk gün yeme içmeden kesildim, bana böyle bir acı yaşattılar. Çocukları kaçırılan aileler, anne ve babalar korkmasın, cesaretli şekilde HDP önüne gidip çocuklarını istesin. Çocukları dağa giden aileler mutlaka gelip HDP önünde eylem yapsın."

3 Eylül 2019'dan itibaren bu mücadeleye katılan yüzlerce aile çocuklarına kavuşmayı bekliyor. Çağdaş Tepegözlere karşı analar ön safta…

O günlerde Hacire AKAR’ın "Ciğerim için buradayım. HDP oğlumu kaçırdı. Oğlum HDP binasına girdi, bir daha çıkmadı. Oğlumu istiyorum. Yerde yoksa gökten de olsa oğlumu getirecekler. Oğlum getirilene kadar bu binadan çıkmıyorum." bu sözleri bir vahşeti daha hatırlatıyor;

Binaya girip de bir daha çıkamayan birini; Cemal Kaşıkçı’yı hatırlatıyor.

Cemal, 2 Ekim 1918’de girdiği Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğundan bir daha çıkamadı. Yok ettiler onu. Tıpkı, PKK’nın 12 Mayıs 2016’da on beş tonluk bombayla Diyarbakır’ın Dürümlü’de on altı vatandaşı buharlaştırıp yok ettiği gibi..

Bugün de Suudi Arabistan’ın, terör örgütlerine yardım ve yataklık etmesi terörün bağlantılarının derinliğini göstermektedir.

Bu necasetin başı, Siyonizm’dir.

Joe Biden ve ‘çocukları’

Dünya susuyor…

Çocuklar dağa kaçırılıyor, evlatları dağa kaçırılan ebeveynler feryat ederken terörün uzantıları, demokrasiden, insan haklarından dem vurmaya devam ediyorlar.

Hacire Akar, Dede Korkut Destanı’ndaki Basat’a,Tepegöz’ün zulmünü anlatan ana sanki : "… İki çocuğumu daha önce bunlar kaçırıp götürdüler, bu üçüncüsü. Her yıl birini götürüyorlar. 16-17 yaşına geldiler mi kaçırıyorlar."

"Dört oğlu olan birini verdi, üçü kaldı. Üç olan birini verdi, iki kaldı. İki olan birini verdi, biri kaldı. İki oğlancığım vardı, birini verdim, biri kaldı. Çevrildi sıra yine bana geldi, onu da isterler, hanım, bana yardım dedi."(Orhan Şaik Gökyay, Dede Korkut Hikayeleri,s.136)

Analar, oy karşılığı cinayetlere ses çıkarmayanları, zalimler ittifakını dize getirecek.

Çünkü adalet yerini bulur.