Analar destanı
Diyarbakır’da
analar, babalar çocukları dağa kaçıran Çağdaş
Tepegözlere karşı direniyorlar.
Evlat
nöbetindeler.
On
altı çocuğu kurtardılar.
Terör ve misyonerlik atbaşı gidiyor..
Diktatörler,
teröristler aynı çarkın dişlileri…
PKK( Pensilvanya
– Kandil Konseyi), DEAŞ…
Değerleri
ifsat ederek toplumu kendi değerlerinden koparmak, İslam’ın içini boşaltmak,
Misyonerliğe elverişli bir zemin oluşturmak için terör en etkili yöntem olarak
kullanılıyor.
Eşitlik, kardeşlik, adalet, demokrasi,
insan hakları vb.kavramlarla
gerçek niyetler gizleniyor. Bunlarla birlikte çağdaşlık ve modernite üzerinden
yıkıcı propaganda devreye sokuluyor.
PKK,
Kürtlere, FETÖ de mütedeyyinlere özgürlük getirme vaadiyle terörist devşiriyor.
Biri
dinsiz, diğeri münafık…
Şeflik-
Cunta döneminde Kürtçenin yasaklanmasını PKK, inancın yasaklanmasını da FETÖ istismar aracı olarak kullandı.
“Her evden bir cenaze” sloganıyla katliama
başlayan terör örgütlerine, şimdilerde ‘Demokratik
Güç Birliği / İttifakı’ adı altındaki yapılar, “ Her evden bir oy” kampanyasıyla destek vermekteler.
Doğu
Akdeniz’de, Libya’da, Kafkasya’da Türkiye aleyhine faaliyet içinde olanlara
bakıldığında bu ‘ittifakın’ ne olduğu
gayet sarih bir şekilde anlaşılmaktadır.
Sapkınlıkların,
kutsallara saldırıların arkasındaki güç Misyonerliktir.
Misyonerlerin PKK ve FETÖ içinde yer
almaları tam bir suçüstü halidir.
15
Temmuz’da tankları çıplak elleriyle durduran halk, çocuklarını kaçırıp terörist
yapanlardan hesap sormakta.
"Ciğerim için buradayım." ’diyor,
bir yıl önce 22 Ağustos 2019'da Diyarbakır’da terör yandaşlarının karşısına
geçip evlat nöbetini başlatan Hacire AKAR:
"Ailelere de tavsiyem çocukları dağa kaçırıldığı
zaman gidip HDP önünde oturup eylem yapsınlar. Diğer oğlumu
da onlar kandırıp kaçırdı ve öldürüldü. Ondan sonra kırk gün yeme içmeden
kesildim, bana böyle bir acı yaşattılar. Çocukları kaçırılan aileler, anne ve
babalar korkmasın, cesaretli şekilde HDP
önüne gidip çocuklarını istesin. Çocukları dağa giden aileler mutlaka gelip HDP önünde eylem yapsın."
3 Eylül 2019'dan itibaren bu
mücadeleye katılan yüzlerce aile çocuklarına kavuşmayı bekliyor. Çağdaş
Tepegözlere karşı analar ön safta…
O
günlerde Hacire AKAR’ın "Ciğerim
için buradayım. HDP oğlumu kaçırdı.
Oğlum HDP binasına girdi, bir daha çıkmadı. Oğlumu istiyorum. Yerde yoksa
gökten de olsa oğlumu getirecekler. Oğlum getirilene kadar bu binadan
çıkmıyorum." bu sözleri bir vahşeti daha hatırlatıyor;
Binaya
girip de bir daha çıkamayan birini; Cemal
Kaşıkçı’yı hatırlatıyor.
Cemal,
2 Ekim 1918’de girdiği Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğundan bir daha çıkamadı.
Yok ettiler onu. Tıpkı, PKK’nın 12 Mayıs
2016’da on beş tonluk bombayla Diyarbakır’ın Dürümlü’de on altı vatandaşı buharlaştırıp yok ettiği gibi..
Bugün
de Suudi Arabistan’ın, terör örgütlerine yardım ve yataklık etmesi
terörün bağlantılarının derinliğini göstermektedir.
Bu necasetin başı, Siyonizm’dir.
Joe Biden ve ‘çocukları’…
Dünya
susuyor…
Çocuklar
dağa kaçırılıyor, evlatları dağa
kaçırılan ebeveynler feryat ederken terörün uzantıları, demokrasiden, insan haklarından dem vurmaya devam
ediyorlar.
Hacire
Akar, Dede Korkut Destanı’ndaki Basat’a,Tepegöz’ün zulmünü anlatan ana sanki : "… İki çocuğumu daha önce bunlar kaçırıp götürdüler, bu üçüncüsü. Her yıl
birini götürüyorlar. 16-17 yaşına geldiler mi kaçırıyorlar."
"Dört oğlu olan birini verdi, üçü
kaldı. Üç olan birini verdi, iki kaldı. İki olan birini verdi, biri kaldı. İki
oğlancığım vardı, birini verdim, biri kaldı. Çevrildi sıra yine bana geldi, onu
da isterler, hanım, bana yardım dedi."(Orhan Şaik Gökyay, Dede Korkut
Hikayeleri,s.136)
Analar, oy karşılığı
cinayetlere ses çıkarmayanları, zalimler ittifakını dize getirecek.
Çünkü
adalet yerini bulur.