Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Anadolu'nun yazarları

Geçen hafta Perşembe günü Anadolu Yazarlar Birliği'nin Mihrimah Kafe'de tertiplediği buluşmalarına katılmak nasip oldu. Üsküdar akşam ezanlarını kızıl akşamın ufaklarında şiirsel manzaralarla ağırlarken, sıcak bir kış günü anlamlı bir buluşma gerçekleştir. Tarihi dokunun denizin yamacına bir hikaye gibi dokunduğu asırlık çınarların gölgelerinden geçip, ezan sesinin felaha taşıyan sedasından sonra diriliş ve umut aşılayan bir sohbetin içinde olmak manidardı. Ufukta kaybolan kızıl güneşe göç başlatmış küme küme kuşları seyretmek, vapur düdükleri eşliğinde Üsküdar'ın huzur dokunmuş havasını öylesine duyumsamak ve Hicaz toprağında olduğunu hissetmeku2026

Anadolu Yazarlar Birliğiismiyle müsemma buluşmalar tertipliyor. Anadolu'nun bağrından kopup gelmiş nice değeri okuyucuyla buluşturuyor. Samimi, hamasetten uzak, edebiyatın, anıların, yaşanmışlıkların konuşulduğu nezih bir program tertip ediliyor Üsküdar'ın hoş mekanlarından Mihrimah Kafede. Anadolu Yazarlar Birliği Başkanı Yusuf Tosun ve ekibine böylesine güzel çalışmalara imza attıkları için tebriklerimi sunuyorum.

İlk buluşma da Ali Haydar Haksal Hocamız konuk oldu. Yazarların yolunun mutlaka geçtiği daima bir yazar okulu gibi amatör ruhları besleyen Yediiklim Dergisi'nin yayın yönetmeni usta öykücü ve kadim abimiz Ali Haydar Haksal çocukluğunda dedesi İsmail Hakkı'nın kütüphanesinden nasıl beslendiğinden başlayarak anlattı o yoksul ama bereketli, huzurlu günleriu2026 Dedesinin vasiyetini sonuna kadar yerine getirmenin semeresi yazarlığının mayasının da bu kütüphanede atıldığının vurgusunu yaparak o zorlu günleri anlattı Haksal Hoca. Anadolu'nun yoksul şehirlerinde ama manevi zenginliğin kuşatan saran iklimlerinde, bu günün gençliğine örneklik teşkil edecek nice anıyı aktardı. "Annemin fitre ve zekatlardan gönderdiği paralarla, yemeyip, içmeyip kitap alıyordum", derken bir yazarın zorlu ama aşk dolu serencamı adeta ibretlik vesikalarla kuşattı dinleyenleri. Bu günlerin usta yazarı Haksal Hoca'nın şahsında görünen o ki; yoksul Anadolu ikliminin, gönlü ilim deryasına, edebiyat iklimine yolculuğa çıkmış has Anadolu çocuğunun temiz mayasıydı bu günlerin semeresiu2026 Dinleyicileri ürperten nice ibretlik aşk dolu yazı yolculuğunda kimler yoktu ki; Nuri Pakdil, Erdem Beyazıt, Rasim Özdenören, Alaaddin Özdenören, Cahit Zarifoğlu ve daha pek çok usta isimu2026 Mümbit Anadolu topraklarından sızıp gelmiş, yüreğini samimi, sıcak insanımızın hikayesiyle beslemiş hep bize dair öyküler kaleme almış ve Yedi Güzel Adamların izini sürmüş bir güzel insan Ali Haydar Haksal Hocau2026

Anadolu Yazarlar Birliği ikinci buluşmasında Beylerbeyi'nin naif ve her daim güleryüzlü şairi Nurettin Durman'ı konuk etti. Öğrenciliğimizin hızlı ve samimi günlerine 'Savrulan' şiirinin duyarlı mısraları yankı yaparken, soğuk öğrenci evlerinde toplanıp öylece okuduğumuz şiirlerin yazarı mütevazı güzel ağabey Nurettin Durman.

Acılar edebiyata gebe oluyor, anneden babadan yoksunluk. Çocuk yaşta yetimlik hepsi birikerek duygu sağanağıyla çocuksu masum günlerde büyük sanatkarların yüreğine bir tohum gibi düşüyor. Nurettin Durman da küçük yaşta annesiz kalarak yüreğinin dayandığı ve şair olmasına vesile gördüğü kıymetini kaybediyor. Anne toplar cem eder. Kanatlarını yokluğun yoksulluğun üzerine her dem şefkatle gerer ve korur yavrularını. Çaresiz dağılan yuvadan uçuyor kalabalık şehirlerin karanlık gecelerine doğru Nurettin Ağabey. İlkokul yıllarında gördüğü teşvikle duyarlı yüreğinden şiirler dökülüyor. Bingöl'den İstanbul'a uzanan, şiire, sevdalara uzanan yolculuğu anlatırken elinin altında sararmış, çocukluk günlerinde yazdığı şiirlerin bulunduğu defter. O günlerin hüznünü ve yalnızlığını bu günlere taşır gibi şairin ıslak gözlerinde anılar geçiyor mütebessim çehresi yer yer ayrılığı ve vuslatı ağırlıyor gibiu2026 Ondokuz yaşından bu yana şiirler yazdığını söylerken, nasıl da zorluklarla karşılaştığının, zorlu ve seçici edebiyat dergilerinde yer bulmanın ne denli onu yıprattığından bahsediyor Durman. Şiirlerini gönderdiği Mavera dergisinden olumlu cevap gelmeyince yakıyor hepsini ve soğuk evi ısınıyor. Bir taraftan da üşüyor yüreği. Sonra Mavera' nın usta şairi Cahid Zarifoğlu'nun dükkanına traş olmaya geldiğinden ve onu görünce bütün kızgınlığım geçerdi diyerek bahsediyor o günlerden. Uzun yıllar yazarların, şairlerin uğrak yeri oluyor Beylerbeyi sırtlarındaki berber dükkanı. İsmet Özel de dükkanın müdavimlerinden. Özel; Nurettin Duruman'a adeta destek oluyor ve " şiir yazmaya devam etmelisin" diyor. Bu sözlerle daha bir aşkla ve şevkle sarılıyor dizeler Durman. Saçını ve sakalını bu yolda ağartan usta şair Anadolu topraklarından İstanbul'un kalabalık caddelerine, sokaklarına şifa gibi dağıtıyor şiirleriniu2026 Beylerbeyindeki mütevazi berber dükkanı muhabbetin, beraberliğin, dostluğun mekanı olduğu gibi adeta bir okul gibi yazan gençleri kuşatıyor.

Üsküdar'ın manevi atmosferinin gölgeliklerindeki Mihrimah Kafe'de en son Anadolu Yazarlar Birliği Şair Mürsel Sönmez'i ağırladı. Yine önceki yazarlar gibi köyünden, Karadeniz'in yeşil ve mavi ikliminden kopup gelerek çocuk yaşlarda İstanbul'a yerleşiyor Sönmez.

Yazarlığının ve şairliğinin hikayesini anlatırken, yazmanın ondaki karşılığını, bu topraklarda şair duyarlılığla aşk olan şiirin onun damarlarından coğrafyanın acılarına nasıl şifa niyetine yazdığını aktığını anlatıyor. Heyecanı, aşkı, coşkusu mütevazı salonu dolduran kalabalığın yüreklerine öylece akarken bıçkın seslenişiyle şair yüreğinin samimiyeti duyumsanıyor : "Bankasız bir dünya hayali kuruyordum. Arıza bir çocuktum. Filipinler'i, Eritre'yi, Moro'yu, Filistin'i düşünüyordum. Mavera dergisinde şiirler yazdım. Müştehir Karakaya ile omuz omuza Kardelen Dergisini kurduk" derken mücadeleci günlerinin çetelesini seriyor dinleyicilere heyecanla aşklau2026

Dimdik, sarsılmadan ve kimseye eyvallah demeden yürüdükleri sanat yolculuklarında her zaman sancılı coğrafyaya duyarlı kaldığının altını çiziyor Sönmez. Zor zamanlarda 36 sayı süren Kardelen Dergisi'yle özgün bir duruş, dik durarak ve sarsılmadan yürümeye çalıştıklarını aktarırken: "Kardelen Dergisi bıçkın, kır gerillasıydı. Hama'yı, Şam'ı, Filistin'i yazıyorduk. Dergi kapandıktan sonra yazarları olarak 'Ey Yürek" adlı bir antoloji yayınladık. Bunun geliriyle cezaevlerindekilere paralar gönderiyorduk. Biz kesinlikle hiçbir ırkçı, faşizan eğilim içine girmedik. O dönem ümmetçi ve evrenselci bir yaklaşımla siyasi bakışı da dillendiren bir ekiptik. Biz hiçbir zaman işlevsiz bir edebiyata inanmadık." diyerek manifesto gibi sözlerine devam ediyor.

Üsküdar sıcak bir Şubat akşamı rüzgarın, denizin, vuslatın şarkısını sessizce söylerken; halen yayınlanmakta olan Bir Nokta Dergisi'nden de bahsediyor ve "Birlikte bir türkü söylüyoruz." Diyerek manidar konuşmasına devam ediyor Mürsel Sönmez:"Bir Nokta dergisi bir barikat gibi halen varlığını sürdürüyor. Yaş ilerledikçe bazı doğrularınız demleniyor. Sonra zaman geliyor. Dünyanın en büyük makamının garibanlık olduğunu anlıyorsunuz. Ondan sonra yaralara merhem olmaya çalışıyorsun. Bu sefer sen yaralanıyorsun. Bu tarz işlerle Bir Nokta Dergisi yayın hayatına devam ediyor. Edebiyat bahanesiyle bir dostluk oluşturup, birlikte bir türkü söylüyoruz."

Anlamlı buluşmalarla Anadolu'nun mümbit bağrından kopup gelen Ustaları ağırlayarak güzel işlere vesile olan Andolu Yazarlar Birliğine şükranlarımı sunuyorum. Bizleri, bizi kuşatan, her daim dua sağanağıyla dertlerimize derman olan, şifa olan, yazdıklarıyla öncü ve yol olan müstesna şair ve yazarlarla buluşmalar sağlaması çok anlamlı. Dileğimiz odur ki bu buluşmalar sürsün ve güzel insanlarla, onların ibretlik yazı ve yaşam hikayeleri ile her daim buluşalımu2026