ANADOLU'DA LİG ŞAMPİYONLUĞU
Son zamanlarda spor, özellikle de futbol; toplumların, milletlerin ve ailelerin tanıtım aracıdır. Bilimde ve teknikte geri olan toplumlar kendilerini ifade aracı olara sporu görmekteler. Yirmi yıl öncesine kadar Rusya, Çin, Romanya gibi Demir Perde ülkeleri sporu propaganda aracı olarak görüyordu. Belli ölçüde de bu araç ile problemlerini erteliyorlardı.
Günümüzde Afrika ülkeleri futbolu geçim aracı olarak görüyorlar. Birçok göçmen futbolcunun Afrika kökenli olduğunu biliyoruz. Herkes eğitimi, bilimi, okulu unutmuş; çocuğunu futbolcu görmek istiyor. Bu amaçla çocuklarını ne pahasına olsun Avrupa'ya gönderiyor. Belli ölçüde de başarılı oluyorlar. Diğer bir deyişle, Avrupalılar bireysel sporlara yönelirken, göçmeleri futbol gibi takım sporlarına sevkediyorlar. Bu aslında bir çelişkidir. Bunun açıklamasına kafa yormak gerekir.
Ülkemizde de benzer durumun söz konusu olduğunu ifade edelim. Sosyoekonomik ve sosyokültürel seviyesi daha düşük olan ebeveynler çocuklarını okutup meslek sahibi yapmak yerine futbolcu olup kolay yoldan para ve şöhret sahibi olmasını talep ediyorlar. Çocuklarının futbol yeteneğini öğrenmek istemiyorlar, antrenörlerden çocuklarının yeteneğinin zayıf olduğunu öğrendiklerinde öfke gösterip kahroluyorlar. Bu durumu Zeytinburnuspor'da aktif yöneticilik yaptığımız yıllarda bizzat gözlemledik.
Anadolu'da ve İstanbul'da özellikle göçmen, sosyoekonomik ve sosyokültürel düzeyi düşük olan kesim, futbolu zengin olmanın bir aracı olarak görüyor. Bu ailelerin çocukları küçük yaştan itibaren meşhur ve zengin, büyük bir futbolcu olmanın hayali ile yaşıyor, eğitimlerini bir kenara bırakıp bu hayalin peşinden gidiyorlar. Bir çoğu emellerine ulaşamıyor ama futbola olan ilgilerinden vazgeçmiyorlar.
Futbola olan ilgi devlet politikası haline gelince, toplumlar futbolu eğlencenin ve zengin olmanın aracı olarak kabul ediyorlar. Hatta toplumu meşgul etmenin ve kuşatmanın bir aracı olması da söz konusudur. Dünyanın her yerinde futbola ayrılan paraları bu çerçevede görmek gerekir.
Ülkemizde de bir asrı aşan futbol faaliyetleri, en ücra köşelere kadar ulaşmıştır. İstanbul'dan başlayan futbol etkinliği zamanla Anadolu'ya da sıçramıştır. Bugün kıraathaneleri, evlerde erkeklerin en önemli eğlence kaynağı futboldur. Maçlar ile ilgili yorumlar ve tartışmalar hararetle yapılmakta, futbol üzerine yapılan iddialar kumar sayılabilecek boyutlara ulaşmaktadır. Tartışmaların sonucunda kavgalar meydana gelmekte, silahlara başvurulmakta ve maalesef ölümler ortaya çıkmaktadır. Futbolun bir ucu facia, bir ucu para kazanma haline dönüşmüştür.
Yine de bütün bunlara rağmen futbol günümüzde güncelliğini koruyor. Futbol ile yatıp futbol ile kalkar haldeyiz. İnsanların gündemini oluşturuyor. Bu bağlamda Fenerbahçe'nin lig şampiyonluğu ve kutlamaları gündemi tayin ediyor. Yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen Fenerbahçe camiasının gösterdiği dayanışma ve beraberliği takdirle karşılıyoruz.
Şampiyonluk apoletini daha önceden İstanbul dışına taşıyan Trabzonspor ve Bursaspor'un, Avrupa'da önemli başarılara imza atmış Galatasaray ve bir başka büyük spor kulübümüz olan Beşiktaş'ın da isimlerini anmak gerekirken diğer kulüplerimizin de bu lig için olmazsa olmaz unsurlar olduğu ve hepsinin ayrı bir renk kattığını söylemeliyiz. Yetenekli ve ahlaklı sporcularımızın gençlerimize iyi örnek olmaları gerekmektedir. Ayrıca kötü alışkanlıklara karşı spor önemli bir vasıtadır.
Taşradaki futbol faaliyetleri de az da olsa kamuoyunun dikkatini çekiyor. Alt liglerde oynayan takımların şampiyonlukları yerel de olsa yöre insanını ve gurbetteki hemşehrilerini mutlu ediyor, keyif veriyor.
Bu bağlamda memleketimiz Giresunspor'un şampiyonluğundan gurur duyuyoruz. 40 yıl önce Giresunspor Süper Lig'de top koşturuyordu. O zamanki takım, Kamuran Soykıray sayesinde adını Süper Lig'e yazdırmıştır. Soykıray, Samsunspor'u, Trabzonspor'u, Orduspor'u ve Giresunspor'u Süper Lig'e çıkaran tek antrenördü. Aradan yıllar geçmesine rağmen Giresunspor aynı başarı çizgisini bir daha yakalayamadı. O zamanki başarı ve verdiği keyif Giresunluların içinde kalmış, aynı duyguları yaşamak için özlem duymaktadır.
Giresunspor bu sezon 3. Lig'de mücadele ediyordu ve kulüp hem içerden hem dışarıdan oldukça yoğun destek gördü. Destek verenler arasında Nurettin Canikli, Mehmet Geldi, Adem Tatlı, Selahattin Kararaahmetoğlu gibi milletvekillerimiz, Lokman Çağrıcı, Murat Aydın, Remzi Aydın, Şükrü Genç, Kerim Aksu gibi belediye başkanlarımız, iş adamlarımız ve daha bir çok değerli kişi ve kuruluşlar sayılabilir. Giresunspor'a gurbette en çok desteği Giresun Federasyonu vermiştir. Federasyon Başkanı Hasan Turan ve yöneticileri tebrik ediyoruz. Giresun Federasyonu yöneticilerinin gurbette nasıl çabaladıklarını gözlemledik. Bu kıymetli dostlarımızın çalışmalarını, çabalarını ve maçlar için nasıl tribün desteği oluşturduklarını fark ettik.
Doğaldır ki, Giresunspor'un şampiyon olmasında büyük pay sahibi olan yöneticileri unutmamalıyız. Başkan Mustafa Temel Bozbağ ve arkadaşlarını canı gönülden kutluyoruz. Başkan ve arkadaşlarının ne gibi sıkıntılar çektiklerini tahmin ediyoruz. Parasını, zamanını, hatta sağlığını bu yolda tüketen yöneticileri tebrik etmek gönül borcumuzdur. Mayıs ayını Giresunlular için saadet ve keyif ayına dönüştüren başkana teşekkür etmek bile azdır.
Başarıda diğer büyük pay sahipleri ise antrenörler ve futbolculardır. Bu kıymetli evlatlarımızı en içten duygularla kutluyorum; onların azimleri, çabaları ve emekleri sayesinde bu başarının geldiğini göz ardı etmemek gerekir. Bu başarıyı daha destansı hale getirense umutsuz bir anda yola çıkıp zirveye tırmanmaktır. Bu destanı yazanlara selam olsun.
Valimiz Hasan Karahan'ın da çalışkanlığını ve bu davayı sahiplenişini unutmamak gerek. Giresun'un ve Giresunlunun olduğu her yerde olan Sayın Valimiz her türlü övgüyü hak etmektedir. Bu satırları yazarken valimizin kıymetli babasının Hakk'ın rahmetine kavuştuğunu öğrendik, kendisine sabır ve baş sağlığı diliyor, Cenab-ı Allah'tan yerini cennet kılmasını ve nur içinde yatırmasını niyaz ediyoruz. Dualarımız bu kıymetli büyğümüzledir.
Giresunspor'a ciddi katkı sağlayan iftihar kayağımız Mavi Karadeniz TV'yi ve sahibi Fuat Kuş'u da anmak gerekir. Kuş, ekibiyle her yerde ver her zaman ekibiyle kulübümüze destek sağlamıştır. Gurbet ve sıla arasında köprü kuran, maçları izlememizi sağlayan ve taraftarlarımıza övünç veren Fuat Kuş'a ve Mavi Karadeniz Televizyonu'na teşekkür ediyorum, onlar olmasaydı bir çok etkinlikten haberimiz olmayacaktı.
Sevgili Fuat Kuş'un telefonu ile üzerimize düşen vazifeyi yerine getirmek için 9 Mayıs günü Giresun'a hareket ettik, doğruca kulübün Aksu Tesisileri'ne gittik. Sevgili Fatih Hocaoğlu bizi karşıladı ve antrenörlerle tanıştırdı, akabinde futbolcular ve antrenörlerle birlikte şampiyonluk öncesi sağlık ve spor üzerine sohbet ettik. Futbolculara stres, beden ve ruh sağlığı, stresle başa çıkma yolları ve spor ile ilgili birikimlerimiz aktardık. Bilinç düzeyi oldukça yüksek ve formda olan sporcularımızla yaptığımız bu sohbetten büyük keyif aldım.
Bu arada takım antrenörleri Mehmet Birinci ve Suat Tekelioğlu ile tanışıp sohbet ettim. Suat Hoca, değerli antrenör Sadi Tekelioğlu ve meslektaşımız Prof.Dr. Yavuz Tekelioğlu'nun kardeşi. Mehmet Hoca ise akademiyi bitirip üzerine yüksek lisans tamamlamış eğitimli bir spor adamı. Her ikisi de hemşehrimiz olan bu hocaların Giresunspor için büyük bir şans olduğu kanısına vardım. Futbolcularımıza ve bu hocalarımıza şampiyonlukta sağladıkları katkılar için teşekkür ederiz.
Bir başka açıdan bakacak olursak; Giresunspor'un bu şampiyonluğa ihtiyacı vardı. Ordu, Samsun, Trabzon gibi büyük kentler ve onların sportif başarıları arasında sıkışan Giresun için bir soluk alıp ferahlama imkanı sağladı. Moral kaynağı olarak bu kupayı alınca, atılım yapmak için hazır halde olduğunu hissetti. Bu ufak kıvılcıma ihtiyaç vardı ve umarım bu başarı, kulüp için büyük bir atılım yapma fırsatı meydana getirir.
Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel, FIBA Avrupa Başkanlığına seçilmiştir. Kendisini kutluyor ve başarılar diliyorum.
SONUÇ: Anadolu kentlerimizin atağa kalkması için moral ve şampiyonluklara ihtiyacı vardır.