Anadolu Bitmez!..
O günleri bilenlerin sayısı bilmeyenlerden çok daha azdır;
Rahmetli Necmettin Erbakan ve diğer önde gelen Milli Görüş yöneticileri “Bosna için toplanan yardımları iç etmekle” suçlanmışlardı.
Ne hakaretler, ne iftiralar…
Rahmetli Erbakan,
“Kim erkekse, ne soracaksa, çıksın karşıma sorsun, utanmaz, zelil adamlar!” dedi ama kimse çıkmadı karşısına.
Bosnalı yetkililer, paraların kendilerine nasıl teslim edildiğini ve bu kaynakların “katil haçlılara” karşı nasıl kullanıldığını anlattılarsa da, Rahmetli’nin“utanmaz, zelil adamlar!” dedikleri onları da dinlemedi.
Teslimâtı tevsik eden makbuzların hiçbirini dikkate almadı.
Oy oranını gittikçe arttıran Rahmetli, büyük bir medya kampanyasıyla linç edilmek istendi.
Milli Görüş’ün Bosna’ya, BM’nin Butros Gali kıskacından sıyrılarak ne büyük desteklerde bulunduğu, yapılan yardımların “görünenlerden” kat be kat fazla olduğu o günlerde anlatılamadı ama…
Geçen yıllar bunları ortaya koydu.
Bosna önde gelenleri defalarca “Erbakan Hoca’nın büyük katkıları olmasaydı, katillere karşı koyamazdık” dedi.
“Bosna paraları” yaygarasından geriye iftiraların kiri kaldı.
Bir de koca bir camianın “kampanya boyunca” karşı karşıya bırakıldığı rezil iftiraların izleri.
*********
Evet;
Rahmetli Erbakan Hoca iktidara yürüyordu ve yolunu kesmek için yapmadıkları kalmadı.
O günlerde, Milli Görüş’ün derdini anlatabilmek için ortaya koyduğu vesikalara itibar eden ve amansız saldırılar karşısında “hukuk”a sahip çıkmaya çalışan çok çok az sayıdaki gazeteci arasındaydık.
Sonra sonra neler yaşadık neler, “hukuk”a sahip çıkma çabamızdan dolayı nasıl üzerimize geldiler ve dünyayı dar etmek için neler neler yaptılar…
Bizimkinin lâfı mı olur, en büyük cefayı Rahmetli Erbakan çekti, bildiklerimiz küçük bir kısmıdır herhalde; “Tek Şef Zihniyeti”nin ona çektirdiklerinden hüngür hüngür ağlatan bir roman çıkar.
Ah 28 Şubat, etkinliği “hâlâ devam ediyor” ne hazîn!.
Rahmetli Erbakan Hoca’ya çok çektirdiler, evet.
Daha büyük acıları Rahmetli Adnan Menderes’e çektirmiş bu malûm zihniyet.
Rahmetli Özal’a da neler neler yaptıklarını izlemiştik…
Ne hakaretler, ne saldırılar, “yobaz” mı demediler, “hırsız” mı”, “hain” mi, “düşman” mı…
Fiziksel özelliklerini bile hâyâsızca alay konusu yaptılar..a
Misâl mi?..
Hatırlayın o sloganı:
“Çankaya’nın şişmanı, işçi düşmanı!”
Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, yüksek oy oranlarına ulaşabilen bir lider değildi ama özgül ağırlığı başbakanlardan, cumhurbaşkanlarından fazla idi.
Bir sıkıntı oldum mu onun ne diyeceğine bakılırdı.
O söyledim mi millet düşmanları titrerdi.
Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu da ne iftiralara uğradı, ne saldırılara muhatap oldu.
Isıtamadığı genel merkez binasının doğalgazını iftiracılardan aldığı tazminatla yüklettiğini bilirim.
Varlıklı bir lider değildi, çok güç şartlar altında çok büyük mücadeleler verdi ve arkasında milyonlarca seven bıraktı.
Çok çektirdiler ona çok, yok edilmek istenmesi şüphesiz“dik duruşu”ndandı.
Rahmetli Erbakan’la başladık, Rahmetli Menderes ile devam ettik, Rahmetli Özal ve Rahmetli Muhsin Başkan…
Hepsi de hedefteydi, hepsine de neler neler çektirildi.
Mesajı ne bütün bunların?
Demek istiyorlar ki;
“Menderes denedi, astık. Özal denedi, yok ettik.
Erbakan denedi, yıktık. Muhsin Yazıcıoğlu dik durdu, uçurduk!..
Şimdi…
Bir ‘ümitleri’ daha var.
Onu da bitirdiğimizde…
‘Bu iş olmayacak!’ kanaatini iyice yerleştirmiş olacağız.
Onu da bitirdiğimizde...
‘Öğretilmiş çaresizlik’ batağına iyice saplanmış olacaklar!”
Ve bundan sonra…
‘Yeter! Söz milletin, Yeter! Söz de Karar da Milletin , Yeniden Büyük Türkiye, Büyük Birlik ve Dünya Beşten Büyüktür’ gibi, kocaman kocaman ‘lâfların’ peşine takılmak yerine…
Kendilerine biçilen rolü oynamak mecburiyetinde olduklarına inanacaklar!..”
Demek istiyorlar ki;
“Kaç seçim kazanırsanız kazanın…
İktidar olamayacaksınız!..
Bunu bir kez daha göstereceğiz hepinize!”
Anadolu’yu bilmemek bu.
Bilmezler ki;
Kesmek ne mümkün…
“Her dem yeni doğanların” yolunu.