Ana Meselemiz-1
Artık sistem değişikliği konuşulmalı. İktidar değişikliği, seçim sistemi değişikliği, yargı sistemi değişikliği, eğitim sistemindeki değişiklik, tarım politikasında yapılan değişiklikler değil, gerçek manada topyekün bir sistem değişikliğini konuşmalıyız artık.
Komplo teorisyenleri de dahil, dünyada kimse gidişatın hangi yöne olduğunu kestiremiyor. Yaşanan hadiselerin izahı yapılacak gibi de değil. Dünyanın en güçlüsü, en medenisi, en çağdaşı, en gelişmişi denilen ülkelerin haline bir bakın. Korona virüsü ile yaşanan rezillikler, ayrımcılıklar, çuvallamalar ayyuka çıktı. Yıllarca mazlum milletlere ve özellikle Müslüman dünyaya gösterdikleri içlerindeki vahşi yüzü kendi halklarına da gösterdiler. Şimdi yeni bir dalga başladı, Amerika başta olmak üzere yeni yeni Batı ülkelerine de sıçrayan “ırkçılık” tartışmaları.
***
Batı düzeni zulüm ve sömürü düzenidir… Yıl iki bin yirmi olmuş, ırkçı fantezilerle siyahileri katledip, Latin kökenlilere hayvan gibi davranan, gelir
dağılımı eşitsizliğinde zirvede, hak arama meselesinde sadece güçlüden yana, parası olmayan beyazları bile adam yerine koymayarak her yıl kendi istatistik verilerinde bile dünyanın en ırkçı ülkesi olma başarısını gösteren Amerika, aynı zamanda dünyaya demokrasi götürme görevinin kendisinde olduğunu iddia ederek, insan hakları ihlallerinden dolayı bir çok ülkeye gizli/açık
operasyon çekebilmekte.
Dünyaya ülkelere dair bildiğiniz birçok şey tersine doğrudur aslında. Amerika/Batı yalan üzerine kurdukları politikalarını danışıklı bir şekilde sürdürerek dünyayı sömürürler.
Medeniyetin başkentinin Batı olduğu, insana değer verildiği, doğanın korunduğu, hukukun üstün olduğu, milletlerin iradesine saygı duyulduğu, herkesin eşit haklara sahip olduğu, halkların özgür olması gerektiği, bilimin aydınlık getirdiği, demokrasinin bireylerin özgürlüğü için istendiği falan filan…
Bunların hepsini tam tersinden okumalı ve bunu sadece kelimelerle değil, fiili uygulamaları izleyerek, görerek yapmalısınız. O zaman anlarsınız eşitliği medeniyeti, hakkı ve hukuku…
***
Asıl söylemek istediğim şu benim.
Gelinen noktada, demokrasi paravanı ile dünyayı sömüren güçler, kendi sistemlerini yenilemekten, yeni, daha tutarlı ve mevcut sömürü düzenini çağın şartlarına adapte edecek bir sistem değişikliğini konuşup tartışıyorlar. Buna rağmen biz, hâlâ emperyalist düzene entegre edilmiş, habire yama yaparak yürütülmek istenen ve her yeni hamlenin “sistemi kurgulayan anlayışın” çelmesiyle akim kaldığını bir zamana hapsedilmiş durumdayız.
Bugün Libya’dan Suriye’ye, Somali’den Irak’a kadar coğrafyamızın birçok noktasında “emperyalistlerin bölgeleri yeni sömürü düzenine göre dizayn etme” çabasına karşı direnir ve çıkarlarımızı korumaya çalışırken, mevcut sistem, mevcut yasalar ve hala bazı noktalarda köşe başını tutmuş olan fosil
anlayışlılarla bunu gerçekleştirmenin/sürdürebilmenin imkanı yoktur.
Sistem olarak ülkemiz, “emperyalist dünya düzenine entegre edilmiş” bir sistem. Kuralını emperyalist egemen güçlerin koyduğu ve koyduğu kurala uyduğunuz müddetçe ayakta kalmanıza izin verdiği bir düzende oyunculuk yapmak gibi bir şey bu.
İktidarın veya başa gelecek bir aktörün emperyalizme karşı olması, o zulüm düzeniyle mücadele etmesi çok önemli ve sonuna kadar desteklenmesi gereken bir şey. Fakat “demokrasi Batının üçüncü dünya ülkelerini daha rahat sömürmek ve kendi menfaati için kullandığı bir argümandır” sözünü başa alarak, herhangi bir iktidar değişikliğinde Batıyı seven, Batının da sevdiği bir aktör dün
yaşananları bugün neden yapmasın? Bu mücadele haliyle bile gençlik zihnen elimizden kayarken, varmak istediğimiz noktanın çok gerisinde ve mevcut ile ulaşamayacağımız ortadayken…
Sistem değişikliği, Türkiye’nin tarihi misyonunu gerçekleştirecek ruh bünyesini diriltecek ve, içte ve dışta buna mani olmaya çalışacak zihniyetin hamlelerini durduracaktır.
Dünyanın kaotik bir döneme girdiği bir zaman dilimindeyiz. Atılan müspet hamlelerin, siyasi ve askeri olarak kazanılan zaferlerin, dış politikadaki gayret ve başarının daim olmasını istiyorsak, ki bu vatanın evladı olan herkesin istediği şey güçlü ve bağımsız bir Türkiye’dir, sistemi kendi inancımıza, tarihimize,
milletimizin kültürüne ve ahlakına uygun bir şekilde yeniden inşa etmeliyiz.
Bu konuya devam edeceğiz inşallah.