An İtibariyle Çağrılıyoruz Kutlu Ramazan'a
An itibariyle çağrılıyoruz kutlu yolculuğa. Samanyolunda ziyafet var dostlar. Oruca, gök şahidi oruca mahsus nimetlere çağrılıyoruz. Yükseltilen dualara, derinleşen secdelere çağrılıyoruz. Kur'an sesiyle sedalaşan yeryüzünden Allah ismiyle aydınlanan gökyüzüne çağrılıyoruz.
Çağrılıyoruz dostlar, üstün insanların yani eşref-i mahlukatın çağrıldığı gibi çağrılıyoruz bu kutlu yolculuğa. Bu yolculuktur bizi hesap gününde ari kılacak, hafifletecek, selamet ve emniyette tutacak.
Bu yıl da çağrı, sabır beldesinden geliyor. Adeviyye meydanından, Humus'tan, Haleb'ten; Mısır'dan, Suriye'den, nefesimizin hissedildiği yerlerden geliyor. Sıcaklık, susuzluk ve suskunlukla imtihan ediliyoruz dostlar. Başınızı nereye çevirirseniz çevirin çağrılıyoruz.
Çağrı ötelerden gelir de uyulmaz mı. Bu ay, en sevgilinin "Miraç Yolculuğunda" bize kalan miras değil miydi.
Ateş'in İbrahim'i yakmadığı kentte bir Ramazan'ı yad etmek, idrak etmek ne güzel. Sıcakların bizi kavurmadığı bir zamanda ve bu şehirde yaşamanın manasını çözmek üzreyiz. Annemizin yaptığı sıcak bazlamalarla iftarı açıyoruz. Eve dönen adam misali. Batı'nın uçarılığına ve doğunun kaderine dair tasarladığımız ağır, trajik büyük şiirlerimin tomarlarını ateşe vererek eve dönüyoruz. Kendi oymak ve ülkümü günü geçmiş bir uygarlığa değişmeden.
Evet Nemrud'un İbrahim'i yakamadığı bir şehirde çağrılıyoruz kutlu yolculuğa. Sarayönünde Şerbetçi Abdullah Ustanın meyan şerbetini devşiriyoruz ve fırından taze çıkmış akşam pidesiyle evimizin yolunu tutuyoruz her baba gibi. Evde iftar sofrası hazır, bütün bereket ve duasıylau2026
Üstad Sezai Karakoç haklıydı galiba; "İftar sofrası, Allah'ın Hz. İsa'ya indirdiği "gök sofrasından bir parçadır." Derdi. Bu sofra peygamberimizin nice kereler ashabıyla oturduğu bir anlam da taşımakta. Ocaklarda yanan ateş, Nemrud'un yaktığı ateş değil, Hz. İbrahim'i yakmayan ateştir.
Çağrılıyoruz çocukluk yıllarımızın Ramazanlarına. Çocukluğumuzdaki o iftar öncesindeki manevu00ee derinleşme, iftarın yaklaştığı anlarda toprak damlı evlerimizin yücesinde minarenin ışıklarını gözlemlemek, o anlardaki çocuksu telaş ezan sesiyle bizi bir sükunete bırakıyordu. Sofra başında babamızın iftar sofrasında duası, aileyi gözleriyle kucaklayışı o günden bu güne kalan tatlı hatıralar örgüsüdür.
Yine o günlerden kalan en canlı hatıra babalarımızın elini tutup korka korka gittiğimiz mahalle Camileriydi. Sonra akranlarımızı görünce buraların bize, bizim de buralara ait olduğumuzu anlıyorduk. Teravih kelimesini ilkin o zamanlar duyuyorduk.
Halilülrahman'dan Nuru Osmaniye caddesine selam olsun. Ramazan'ın son haftasını, Doğunun Yedinci Oğlunu bir şifa niyetine ziyaret edeceğiz inşallah.
Bedenimizi ve ruhumuzu örümcek ağlardan, kirli emel ve düşüncelerden temizleyen oruç ve onu idrak ettiğimiz ay Ramazan ayının bütün ümmete hayırlı olmasını dileriz. Bu kutlu ayın ve orucun yüzü suyu hürmetine Mısır'da Suriye'de, Arakan'da ve diğer İslam coğrafyalarında esaret zincirlerini, parangaları kırmak adına şehadete koşan kardeşlerimizi selamlıyorum. Allah'ın vaat ettiği zafer yakındır.
Bütün Müslümanların Ramazanı hayırlı ve bereketli olsun.
Not: Ümmetin bağrından çıkan İHH dün Adevviye meydanında iftar verdi. Bu gün de Urfa'da 400 yetime iftar veriyor. İHH'nın iftarına katılıyoruz. Bu güzel çalışmadan dolayı Urfa İHH temsilcisi Behçet Atilla ve yol arkadaşlarını selamlıyorum.