Amerika'nın ve İsrail'in PKK Devleti Projesi
İsrail’in ve Amerika’nın Kürdistan’a/PKK Devleti’ne ihtiyacı var. Son 300 yıllık gelişmelere bakıldığında bu açık ve net ortadadır. Dolayısıyla “dünya imparatorluğu” yolunda engel olarak gördükleri Türkiye’nin bu anlamda direncinin kırılmasını istiyorlar.
Zira bu projeyi
eninde sonunda hayata geçirmek niyetindeler.
O yüzdendir ki
Türkiye’deki gerçek vatanseverler Devlet-i Aliyye-i Osmaniye’nin yıkılmasıyla
birlikte gerçekte İsrail devletinin temellerinin atılmasıyla sonuçlanan bu
büyük ihanetle mücadele etmektedir.
Bakınız İsrail’in Türkiye’nin azınlık ve etnik sorunlarıyla
ilgilenmeye başladığı tarih 1983 yılıdır. PKK terör örgütünün de ortaya çıktığı
ve Barzani’nin izniyle Kuzey Irak’a yerleşmeye başladığı tarihler…
Bir yıl sonra PKK terör örgütü de ilk saldırısını
gerçekleştirecektir.
Kürdistan projesinin
fikir babalarından Ariel Şaron’un o dönem Büyük İsrail projesi kapsamında
söylediği şu sözü hatırlatalım: “Türkiye, bu proje çerçevesinde ilgi alanımız
içerisindedir.”
İsrail merkezli Begin
Sadat Stratejik Araştırmalar Merkezi uzmanı Edy Cohen, Rudaw’da 'İsrail'in
bağımsız Kürdistan'a ihtiyacı var' başlıklı bir yazı kaleme almıştı. O
yazıda Cohen; “Birinci Dünya Savaşı'ndan
sonra kazanan güçler, Kürtlere bağımsızlık sözünü verdi ancak bu söz yerine
getirilemedi şimdi bunun zamanı geldi” diyordu.
Düşünebiliyor musunuz? 1.
Dünya Savaşı sonrasında İsrail Devleti’nin kurulması ve akabinde onu büyütecek
bir Kürt devletinin planlanması yapılıyor. PKK terör örgütünün de daha o
yıllarda bu planlamanın bir parçası olduğunu düşünüyorum.
ABD Başkanı Obama'nın eski Danışmanı ve Dışişleri Bakan
yardımcılığı da yapan Philip Gordon'un
hazırladığı “Deescalation and
Decentralization” planı belki duymuşsunuzdur. Beyaz Saray tarafından da
kabul görmüştü.
Gordon'un hazırladığı bu rapor, “Çatışmayı bitirmek ve
adem-i merkeziyetçiliği güçlendirmek” konulu idi.
Jewish Weekly'de “Self-Determinasyon:
Kürtler Hala Bekliyor” başlıklı bir yazısında özetle Türkiye, İran, Suriye,
Irak ve Rusya'da dağılmış olan Kürtler bağımsız bir devlet kurmadıkça Orta
Doğu'ya huzur gelmez” diyordu.
Anlayacağınız Gordon,
Suriye’yi üçe bölüyor ve Suriye’nin kuzeyine PYD güdümlü bir Kürt devleti
öneriyordu.
Clinton seçildiğinde de ilk gündem maddesi, Kürdistan
projesi idi. Şimdi anladınız mı, Amerika’nın tüm tepkilerimize rağmen neden
PKK/YPG/PYD terör örgütünü meşrulaştırmak istediğini.
Çünkü PKK, İsrail’in
“vaat edilmiş topraklar” dediği ve bunu da Amerika’nın “Yeni Dünya Düzeni”
adına yürüttüğü projenin gerçekleşmesi için palazlandırılan bir terör
örgütüdür.
Abramowitz, Edelman, Wilson, Pennington gibi Amerikalı
diplomatların Güneydoğu Anadolu sevdaları hiç bitmedi. Tansu Çiller’in yalı
komşusu olan Elizabeth Shelton gibi
isimlerin bölge için sundukları raporlarda kullanılan ifade hep Güney Kürdistan
idi mesela!
Hillary Clinton, “Suriye devletinin yıkılması İsrail’in
çıkarınadır” demişti. 2016 yılında
İsrailli Bakan Ayelet Şaked ise, Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt devleti(ikinci
İsrail) kurulmasını teklif etmişti.
Hatta o tarihlerde Suriye Kürdistan’ı adı altında federal
bir bölge kurduklarını ilan ettiklerinde ilk tepki Erdoğan’dan gelmişti. “Suriye’nin kuzeyinde Kürt Devletine asla
müsaade etmeyeceğiz” diyordu Erdoğan.
Hendek terörünün patlak verdiği tarihlerde; Bayık’ın, "Erdoğan'ı ve AKP'yi devirmek istiyoruz”
Demirtaş’ın da “Seni asmayacağız adil
yargılayacağız” türünden çıkışları hep bu projenin asli unsurları
olmasından ötürüdür.
Şayet 7 Haziran’da
CHP ile koalisyon yapılmış olsaydı ve Davutoğlu’nun Suriye’deki ABD planı
başarılı olsaydı belki de bugün bu ittifakları bir arada görmeyecektik. Ne var
ki Erdoğan tüm bu planları boşa çıkardı.
Bugün yine kaldıkları yerden başlama kararı aldılar. Ne
yapmak istedikleri ortada değil mi? PKK eliyle kadim Kürt halkından Selahaddin
Eyyubi’nin intikamını almaya çalışıyorlar.