Amerika’nın planlarını boşa çıkarmalıyız
“Geceleri Tanrı’nın omzuna yaslanıp onunla sohbet ediyorum” diyecek kadar sapkın bir adamdı Başkan Bush. Çünkü o, dünyanın tüm terör örgütlerini çekip çeviren sapkın Evangelist örgütüne (mezhep değil) mensuptu.
Başkan Reagan da bundan farklı değildi. 1980 yılında seçildiğinde ilk sözü; “Armageddon’a hazırlanmamız gerekir” oldu.
Obama ve Trump’ın da farklı olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü ortada nihai hedefi çok önceden belirlenmiş bir proje var.
Bilindiği gibi, Evangelistler ABD’nin kuruluşunu Mesih’in habercisi olarak görür. “Belirlenmiş kader” dedikleri budur. Bu bakımdan Mesih, dünya yönetimini ele geçirinceye kadar ABD’nin görevi; “Yeni Kudüs” olup yeryüzünde kurulacak Tanrı İmparatorluğu’nu Mesih’e hazırlamak ve sunmak olacaktır.
Tanrıyı kıyamete zorlamak dedikleri şey bu.
Bugün Condoleezza Rice’in de ifade ettiği gibi 22 İslam ülkesinde kaos çıkarıp, bölgemizi kan gölüne çevirme planlarının yani Armageddon projesinin arkasında yatan teoloji budur.
Siyaset, finans, medya ve silah teknolojisi de işte bu teolojiye göre inşa edilmiştir.
Öyle ki Türkiye ve İslam âlemi, irrasyonel inanç temelinde gerçekleştirilen reel politik uygulamalarla yakın gelecekte din, siyaset, ekonomi formatlı, nükleer, biyolojik, kimyasal silahlardan oluşan bir küresel hegemonya projesinin tehdidi altındadır.
Çünkü Evangelistler, Yuhanna’nın Vahiy’i ve Eski Ahid’in Daniel bölümüne dayanarak şu üç büyük kehaneti gerçekleştirmek için çaba sarf ediyor. Bunlar; Tek dünya devleti, tek dünya ekonomi yönetimi ve tek dünya din hâkimiyeti.
Demem o ki 300 yıldır durmadan servet ve güç devşiren bu emperyalist düzeni hafife almayalım…
1920’li yıllara kadar İngiltere’de sergilenen Tapınak Şövalyelerinin üstadı Albert Pike’nin 1781’de Mazzi’niye yazdığı mektupta yazılanların hepsi bugüne kadar gerçekleşti. 1. ve 2. Dünya Savaşı oldu. Bugün de Orta Doğu merkezli çıkarılacak bir 3. Dünya Savaşı’nın eşiğindeyiz.
Amerikan emperyalizmi bu noktada Şia, Sünni, Kürt, Türk, Alevi, Arap ayrımı yapmayacak. Bugün Amerika, komşumuz İran’ın bir numaralı adamını öldürdü diye sevinen arkadaşlara diyorum bunu.
Son 20-30 yıllık döneme bir bakınız, bu sürede çıkarılan 30’dan fazla savaşın sadece 9’u Batı ülkeleri taraflarından biriydi. Geriye kalan 21 savaş, ülkelerin iç savaşı şeklinde devam etti. Bu parçalanmanın sonu yok demeye getiriyorum.
Daha evvel bu köşede sıklıkla Evangelist Amerikan emperyalizminin tehdidini dile getirdik. Evangelistlere göre dünya bu günlerde beşinci döneme doğru gidiyor. Bunun sonu malum kıyamet savaşları.
Yani din eksenli çıkarılmak istenen bir 3. Dünya Savaşı. Ancak bunun gerçekleşmesi nükleer, biyolojik ve kimyasal bir savaşın yaşanmasıyla mümkün. Çünkü Rab Yaremya 4:27-28’de şöyle diyor; “Memleketin hepsi virane olacak ancak bütün bütün bitirmeyeceğim. Bundan ötürü memleket yas tutacak ve gökler yukarıda kararacak çünkü ben söyledim, ben tasarladım ve pişman olmadım ve ondan caymam.”
Anlayacağınız, apokaliptik ya da post-apokaliptik kehanetlere bağlı çıkarılmak istenen Armageddon tehdidinin tam merkezindeyiz.
Yeni Dünya Düzeni’ni muştulayan ve ilk Evangelistlerden biri sayılan Yuhanna’nın bazilikası bugün Selçuk’taki Meryem Ana Evi’nin bulunduğu yerdedir. Yani en son seferde fethedilecek yer olan Edom’da yani Tanrı’nın yürüdüğü topraklar olarak kabul edilen Anadolu’da.
Kısacası Türkiye, Amerikan emperyalizminin din eksenli yürüttüğü projenin tehlikelerini görmelidir. Bugün İran için alkış tutan arkadaşlarımız bilmelidirler ki bir sonraki hedef Türkiye’dir.
Aç kurtlar coğrafyamızı elimizden almak için yine acımasız tuzaklar hazırlıyor. Her zaman söylüyorum Türkiye artık kıyıdan çok uzaklaştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bunu defalarca vurguladı. “Ya olacağız, ya öleceğiz.” Çünkü başka Türkiye yok! Başka gidecek hiçbir yerimiz yok!
Bu bakımdan her kesimden insanlarla bir ve diri olmanın çok kıymetli olduğu dönemlerden geçiyoruz. Türk, Kürt, Arap, Alevi, Sünni, Şii, Ermeni, Laz, Gürcü fark etmeksizin dini, ırkı, rengi mezhebi ne olursa olsun Türkiye’nin ve bölgemizin tüm şerefli insanları artık kenetlenmelidir.
Film setine döndürülen İslam coğrafyasında yönetmen koltuğunda Amerika oturmaktadır. Tüm İslam âlemini ve dünya vatandaşlarını uyandırmak durumundayız.