Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

02 Ağustos 2021

Amerika'nın Kuyruğu

Uluslararası arenada oyunun kuralları yeniden değişiyor. Kuralları kendilerinin galibiyeti üzerine kurgulayanlar kaçınılmaz mağlubiyet karşısında rakiplerini durdurabilecek yeni kurallar manzumesine sarıldılar.

ABD’nin Afganistan ve Irak’tan çekileceğini açıklamasının ardından gözler yine Türkiye’ye çevrildi. Kimse Afganistan’da, ABD’nin ezeli rakipleri Rusya veya Çin’in neler yapacaklarını tartışmıyor. Varsa yoksa Türkiye. Afganistan Havalimanı’nı işletilmesine devam edilecek mi? Afganistan’dan gelenlerin Türkiye’ye sokulmaması için neler yapılmalı gibi eften püften, konunun özüne dokunmayan tartışmalara sürükleniyor toplum.

Allah ve indirdiği ayetler yerine, Batının bilimsel ve teknolojik üstünlüğü sebebiyle kural koyma ayrıcalığına iman etmiş olan CHP’nin monşeri, Ünal Çeviköz bile, BM kararları veya NATO görevi olmadan Türkiye’nin Afganistan’da bulunmasının meşru olmayacağı görüşünü pompalıyor.

Hazır olay meşruiyet zeminine taşınmışken, bu kuralları kimlerin niçin koyduğu ve niçin değiştirmek istediklerine bir bakalım. Afganistan’ın işgali hepinizin malumu olduğu üzere 11 Eylül 2001 sonrasında kurgulanmıştı. Berlin duvarının çöküşüyle düşmanını kaybeden ABD’ye yeni bir düşman gerekiyordu. 11 Eylül’e kadar ABD’nin dost ve müttefikleri safında yer alan El-Kaide bir anda şeytanlaşmış, El-Kaide bahanesi ile Afganistan ve Irak’a çökülüvermişti. Afganistan ve Irak’ın günahının ise sunni Müslüman bir ahaliye sahip olmaları ve kurulu düzenin tekerine çomak sokma ihtimalleri oldu. Ne İspanyol gribiyle şekillenen (Birinci Dünya Savaşı) birinci globalizasyon, ne Asya gribiyle son halini alan soğuk savaşa evrilen (İkinci Dünya Savaşı) ikinci globalizayon, ne AİDS ve SARS’larla şekillendirilen terörle (İslamla) mücadele evresi ABD ve yandaşlarının dünyayı istedikleri gibi yönetebilmelerine el vermedi. Dünya’nın (parayı ve teknolojiyi yönetenlerin) güvenlik tehdit algılarını tatmin için Koronavirüsün getirdiği kontrollü kaosu perde yaparak insanlığı kontrol altında tutmanın yollarını arıyorlar.

11 Eylül ile başlayan evrede ABD’nin Irak’ı işgaliyle Türkiye’nin başına ne geldiyse, ABD’nin Afganistan işgaliyle Pakistan’ın başına aynı şeyler geldi. ABD bugün güney ve orta asya politikalarını Pakistan karşıtlığı üzerinden kurgularken, Ortadoğu politikaları da Türkiye karşıtlığı tezine dayanıyor. ABD’nin Akdeniz’de Kıbrıs dahil uyguladığı politika, Filistin, Libya’da, Mısır’da, İsrail, Lübnan, Suriye, Tunus hatta hatta Yunanistan’ın silahlandırılması politikalarının hedef ülkesinin Türkiye olduğunu anlamamak için kör olmak bile yetmiyor. ABD’nin kuyruğuna takılarak ikbal arayan o kadar çok sözde aydın, siyasetçi, bilim adamı var ki, sadece şaşırıyoruz.

Koronovirüsle şekillenen, dijital para ile yutturulan yeni dönemin adı kontrollü kaos dönemi. Bu dönemde Çin’in elinde bulunan dolarların ABD ekonomisini çökertmek için hiçbir işe yaramadığını gördük. Karşılıksız olarak trilyonlarca doları yardım adı altında piyasaya süren ABD ekonomisi bugüne kadar yazılmış iktisat teorilerini alt üst edercesine yüzde 5 enflasyonda sıfır faiz uygulasa bile kımıldamıyor. Bu da rezerv para ve karşılıksız para basma imtiyazından geliyor. ABD’li şirketler hiç üretim yapmasalar da piyasa değerlerini zenginliklerini artırabiliyorlar. Beyaz Saray baskınından sonra kira yardımları kesilen milyonlar sokağa dökülmezse Sam amca bir kaosu daha kendinden uzaklaştırır. ABD gibi AB de aynı güçler tarafından korunmuş ekonomik bölge imtiyazını sürdürmek için ABD’nin kuyruğuna takılmaya mahkum.

Geçtiğimiz hafta meclis başkanımız Mustafa Şentop, Bakü’de, Azerbaycan ve Pakistan Meclis başkanlarıyla üçlü parlamento başkanları toplantısında tehlikenin farkında olduklarının altını çözerek Bakü deklarasyonuna imza attı. Deklarasyonda, dış destekli terör eylemleri tehdidi, siber saldırılar, hibrit savaş biçimleri, dezenformasyon kampanyaları ve Müslüman toplulukların barış içinde bir arada yaşamasını etkileyen İslamofobi eğilimleri gibi bir çok tehditle ortak mücadeleye vurgu yapıldı.

Barış ve İstikrar Türkiye’nin İşi

Afganistan da, ABD’nin dostları arasında yer almayan oluşan yeni eksenin zincirlerinden biri. Afganistan sahasında istikrar ve huzurun temin edilmesi kontrollü kaosla bugüne kadar kazanımlarını ellerinde tutmak isteyen Rusya, Çin, AB ve ABD’nin işine gelmez. Türkiye eğer Afganistan’a sırtını dönerse doğu güvenliği çöker. 40 yıldır NATO şemsiyesi altında Afganistan’da bulunduğu halde hiçbir grup tarafından düşmanca muameleye tabii olmayan Türkiye’nin bundan sonra düşmanca muameleye tabii tutulması ise emperyalist uşaklarının arzuları. Onların arzularına rağmen Türkiye ve Pakistan, İran’a rağmen Afganistan’da huzur ve güveni bütün gruplarla görüşerek temin edebilir. Tehdit Afganistan’da karşılanarak berteraf edilmezse bu sefer Anadolu, ABD-AB-Körfez örsü ile Çin-Rusya-İran çekici arasında dövülmeyi göze almalıdır. Korono gibi bilimsel bağnazlıkla korkutulmuş insanlığa, Batı hegemonyasına köle olmadan, Allahın ayetleri doğrultusunda özgürce yaşama şansı verilir.

ABD’nin terörizmle mücadele (İslam düşmanlığı) oyunu yeni kurallarla sahaya sürüldü. Bu kurallarda işbirlikçilere ve hainlere büyük görevler düşüyor. Irak’tan çekiliyorlar ama kurdukları zulüm düzeninin devam etmesi için onlarca yıl daha kaos ve belirsizliğe ihtiyaçları var.

Ülkemizin yeşilini katleden 28 Ağustos-1 Eylül tarihleri arasında çıkartılan 112 yangını kimin çıkardığını merak ediyorsanız, Yangınları PKK’nın, FETÖ’nün, Yunan istihbaratının çıkarmış olmaları bize sadece piyonu ele verir. Arkasındaki gücün ABD olduğu gerçeğini değiştirmez. Fail olmasa bile azmettiren ve bundan yararlanan, dostlarıyla birlikte iktidarı devirmek için kontrollü kaos politikasına sarılan Biden’dir. Yakanlar yerine, söndüremeyenleri hedef alan yaklaşım, gezi ile olmadı, 17-25 olmadı, 15 Temmuz’la olmadı, ekonomik operasyonlarla olmadı, pandemiyle de olmadı, sel ve yangın gibi felaketlerin istismarı ile olabilir hülyasını görüyoruz birilerinde.

Allah’a ve getirdiği değerlere iman edenlerle, batı ve değerlerine iman edenler arasında günümüzde süren mücadele hiçbir zaman bitmeyecek. Onlar kahpece ormanlarımızı yakacaklar, milleti birbirine düşürmeye çalışacaklar, çeşitli yalan ve iftiralarla yöneticileri yıpratmaya çalışacaklar ancak hak ve hakikat karşısında asla ve asla galip olamayacaklar. Zalimler için yaşasın cehennem…. Kafirler istemese de Allah dinini tamamlayacaktır. ABD’nin kuyruğuna takılarak nemalanacağını zanneden terör örgütleri ve sözde muhalefet ise bulundukları karanlık çukurda, hizmet ettikleri efendileriyle birlikte hüsrana uğrayacaktır….

Vesselam…..