Amerika'nın Kuyruğu
Uluslararası arenada oyunun kuralları yeniden değişiyor.
Kuralları kendilerinin galibiyeti üzerine kurgulayanlar kaçınılmaz mağlubiyet
karşısında rakiplerini durdurabilecek yeni kurallar manzumesine sarıldılar.
ABD’nin Afganistan ve Irak’tan çekileceğini açıklamasının
ardından gözler yine Türkiye’ye çevrildi. Kimse Afganistan’da, ABD’nin ezeli
rakipleri Rusya veya Çin’in neler yapacaklarını tartışmıyor. Varsa yoksa
Türkiye. Afganistan Havalimanı’nı işletilmesine devam edilecek mi?
Afganistan’dan gelenlerin Türkiye’ye sokulmaması için neler yapılmalı gibi
eften püften, konunun özüne dokunmayan tartışmalara sürükleniyor toplum.
Allah ve indirdiği ayetler yerine, Batının bilimsel ve teknolojik üstünlüğü
sebebiyle kural koyma ayrıcalığına iman etmiş olan CHP’nin monşeri, Ünal
Çeviköz bile, BM kararları veya NATO görevi olmadan Türkiye’nin Afganistan’da
bulunmasının meşru olmayacağı görüşünü pompalıyor.
Hazır olay meşruiyet zeminine taşınmışken, bu kuralları
kimlerin niçin koyduğu ve niçin değiştirmek istediklerine bir bakalım. Afganistan’ın
işgali hepinizin malumu olduğu üzere 11 Eylül 2001 sonrasında kurgulanmıştı. Berlin
duvarının çöküşüyle düşmanını kaybeden ABD’ye yeni bir düşman gerekiyordu. 11
Eylül’e kadar ABD’nin dost ve müttefikleri safında yer alan El-Kaide bir anda
şeytanlaşmış, El-Kaide bahanesi ile Afganistan ve Irak’a çökülüvermişti.
Afganistan ve Irak’ın günahının ise sunni Müslüman bir ahaliye sahip olmaları
ve kurulu düzenin tekerine çomak sokma ihtimalleri oldu. Ne İspanyol gribiyle
şekillenen (Birinci Dünya Savaşı) birinci globalizasyon, ne Asya gribiyle son
halini alan soğuk savaşa evrilen (İkinci Dünya Savaşı) ikinci globalizayon, ne
AİDS ve SARS’larla şekillendirilen terörle (İslamla) mücadele evresi ABD ve
yandaşlarının dünyayı istedikleri gibi yönetebilmelerine el vermedi. Dünya’nın
(parayı ve teknolojiyi yönetenlerin) güvenlik tehdit algılarını tatmin için Koronavirüsün
getirdiği kontrollü kaosu perde yaparak insanlığı kontrol altında tutmanın yollarını
arıyorlar.
11 Eylül ile başlayan evrede ABD’nin Irak’ı işgaliyle Türkiye’nin
başına ne geldiyse, ABD’nin Afganistan işgaliyle Pakistan’ın başına aynı şeyler
geldi. ABD bugün güney ve orta asya politikalarını Pakistan karşıtlığı
üzerinden kurgularken, Ortadoğu politikaları da Türkiye karşıtlığı tezine
dayanıyor. ABD’nin Akdeniz’de Kıbrıs dahil uyguladığı politika, Filistin,
Libya’da, Mısır’da, İsrail, Lübnan, Suriye, Tunus hatta hatta Yunanistan’ın
silahlandırılması politikalarının hedef
ülkesinin Türkiye olduğunu anlamamak için kör olmak bile yetmiyor. ABD’nin
kuyruğuna takılarak ikbal arayan o kadar çok sözde aydın, siyasetçi, bilim
adamı var ki, sadece şaşırıyoruz.
Koronovirüsle şekillenen, dijital para ile yutturulan yeni
dönemin adı kontrollü kaos dönemi. Bu dönemde Çin’in elinde bulunan dolarların
ABD ekonomisini çökertmek için hiçbir işe yaramadığını gördük. Karşılıksız
olarak trilyonlarca doları yardım adı altında piyasaya süren ABD ekonomisi
bugüne kadar yazılmış iktisat teorilerini alt üst edercesine yüzde 5
enflasyonda sıfır faiz uygulasa bile kımıldamıyor. Bu da rezerv para ve
karşılıksız para basma imtiyazından geliyor. ABD’li şirketler hiç üretim
yapmasalar da piyasa değerlerini zenginliklerini artırabiliyorlar. Beyaz Saray
baskınından sonra kira yardımları kesilen milyonlar sokağa dökülmezse Sam amca
bir kaosu daha kendinden uzaklaştırır. ABD gibi AB de aynı güçler tarafından
korunmuş ekonomik bölge imtiyazını sürdürmek için ABD’nin kuyruğuna takılmaya
mahkum.
Geçtiğimiz hafta meclis başkanımız Mustafa Şentop, Bakü’de,
Azerbaycan ve Pakistan Meclis başkanlarıyla üçlü parlamento başkanları
toplantısında tehlikenin farkında olduklarının altını çözerek Bakü
deklarasyonuna imza attı. Deklarasyonda, dış destekli terör eylemleri tehdidi,
siber saldırılar, hibrit savaş biçimleri, dezenformasyon kampanyaları ve
Müslüman toplulukların barış içinde bir arada yaşamasını etkileyen İslamofobi
eğilimleri gibi bir çok tehditle ortak mücadeleye vurgu yapıldı.
Barış ve İstikrar Türkiye’nin İşi
Afganistan da, ABD’nin dostları arasında yer almayan oluşan
yeni eksenin zincirlerinden biri. Afganistan sahasında istikrar ve huzurun
temin edilmesi kontrollü kaosla bugüne kadar kazanımlarını ellerinde tutmak
isteyen Rusya, Çin, AB ve ABD’nin işine gelmez. Türkiye eğer Afganistan’a
sırtını dönerse doğu güvenliği çöker. 40 yıldır NATO şemsiyesi altında
Afganistan’da bulunduğu halde hiçbir grup tarafından düşmanca muameleye tabii
olmayan Türkiye’nin bundan sonra düşmanca muameleye tabii tutulması ise
emperyalist uşaklarının arzuları. Onların arzularına rağmen Türkiye ve
Pakistan, İran’a rağmen Afganistan’da huzur ve güveni bütün gruplarla görüşerek
temin edebilir. Tehdit Afganistan’da karşılanarak berteraf edilmezse bu sefer
Anadolu, ABD-AB-Körfez örsü ile Çin-Rusya-İran çekici arasında dövülmeyi göze
almalıdır. Korono gibi bilimsel bağnazlıkla korkutulmuş insanlığa, Batı hegemonyasına
köle olmadan, Allahın ayetleri doğrultusunda özgürce yaşama şansı verilir.
ABD’nin terörizmle mücadele (İslam düşmanlığı) oyunu yeni kurallarla
sahaya sürüldü. Bu kurallarda işbirlikçilere ve hainlere büyük görevler
düşüyor. Irak’tan çekiliyorlar ama kurdukları zulüm düzeninin devam etmesi için
onlarca yıl daha kaos ve belirsizliğe ihtiyaçları var.
Ülkemizin yeşilini katleden 28 Ağustos-1 Eylül tarihleri
arasında çıkartılan 112 yangını kimin çıkardığını merak ediyorsanız, Yangınları PKK’nın, FETÖ’nün, Yunan istihbaratının çıkarmış olmaları bize
sadece piyonu ele verir. Arkasındaki gücün ABD olduğu gerçeğini değiştirmez.
Fail olmasa bile azmettiren ve bundan yararlanan, dostlarıyla birlikte iktidarı
devirmek için kontrollü kaos politikasına sarılan Biden’dir. Yakanlar yerine,
söndüremeyenleri hedef alan yaklaşım, gezi ile olmadı, 17-25 olmadı, 15
Temmuz’la olmadı, ekonomik operasyonlarla olmadı, pandemiyle de olmadı, sel ve
yangın gibi felaketlerin istismarı ile olabilir hülyasını görüyoruz
birilerinde.
Allah’a ve getirdiği değerlere iman edenlerle, batı ve
değerlerine iman edenler arasında günümüzde süren mücadele hiçbir zaman
bitmeyecek. Onlar kahpece ormanlarımızı yakacaklar, milleti birbirine düşürmeye
çalışacaklar, çeşitli yalan ve iftiralarla yöneticileri yıpratmaya çalışacaklar
ancak hak ve hakikat karşısında asla ve asla galip olamayacaklar. Zalimler için
yaşasın cehennem…. Kafirler istemese de Allah dinini tamamlayacaktır. ABD’nin
kuyruğuna takılarak nemalanacağını zanneden terör örgütleri ve sözde muhalefet
ise bulundukları karanlık çukurda, hizmet ettikleri efendileriyle birlikte
hüsrana uğrayacaktır….
Vesselam…..