Dolar (USD)
35.24
Euro (EUR)
36.80
Gram Altın
2967.60
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
09 Aralık 2019

Amerika''nın düşmanları

ABD’nin düşmanlarına yaptırımlar yoluyla mücadele etme yasası dünyanın başını az ağrıtmadı. İran, Kuzey Kore ve Rusya’ya uygulanan bu yaptırımlardan 2018 yılında Rusya’dan S-400 alan Çin de nasibini aldı. Düşmanca yaptırımların S-400 ve Barış Pınarı Harekatı sebebiyle Türkiye’ye de uygulanması için tehditler havada uçuşuyor.

NATO’nun Londra zirvesinde, her zaman olduğu gibi ABD 29 müttefikini peşine takarak istediği metinlere imzayı attırdı. Türkiye’nin ağzına sürülen bir parmak bal mesabesindeki, ‘her türlü terörle mücadele edileceğine’ dair ifadenin güya 2016 yılında NATO tarafından PKK/YPG’nin terör örgütü olduğuna dair metni kapsadığı yorumlarına rağmen ABD Suriye ve Irak’ta iş tuttuğu terör örgütünü bir kez daha terör listesine almadı. Yani kendini akladı.

Yeni düşmanlar oluşturarak varlığını sürdüren NATO’nun, Londra zirvesinden sonraki ana düşmanları Rusya’nın yanı sıra terör örgütleri ve Çin. Birçoğu ABD-İsrail-İngiltere istihbaratı tarafından oluşturulan ve kullanılan terör örgütleri İslam dünyasında yapılacak operasyonlara zemin hazırlamaya devam edecekler. Yeni süreçte Orta ve Güney Asya’da Çin, Hindistan gibi devletlerin zulmlerine kapı aralanarak, daha sonra Müslüman etnisitelerin terörize edileceği yeni bir politika NATO’nun Çin’i çevreleme politikalarının ana eksenini oluşturuyor.

Çin’e gelince, ABD’nin Çin’e operasyon yapacağı haberlerini 1980-90’lı yıllarda çok duyduk. ABD savaş lobisinin hedefini Çin’den Ortadoğuya çeviren güç ABD içindeki savaştır. Dünya egemenliği için gerektiğinde birbirleriyle bile savaşan kaç Amerika olduğu sorusu geliyor aklımıza. O gün ciddi manada Çin’e yatırım yapan ABD sermayesi, Saddam’a gaz vererek Kuveyt işgaline sebep olmuş, Saddam’ın petrol ticaretinde dolar yerine yeni para birimi kullanma girişimi işin tuzu biberi olarak Saddam ve Ortadoğu’yu hedef haline getirerek, Çin’in törpülenmesinin önüne geçilmişti. ABD, Çin ve Londra dedik ama Trump’ın Çin’e baskı politikasına bakarak Çin’i ABD’den bağımsız bir ülke zannetmeyin. Çin küresel sermayenin ucuz işgücü olarak seçtiği parasına para katarak büyüttüğü bir güçtür. Çin’de yapılan mallar, ABD pazarına girmese Çin diye bir devden söz etmek mümkün olmaz. ABD’nin Çin’e itirazı ileri teknoloji ürünlerini kendisine rakip olacak şekilde üretmesidir. Üretenlere baktığımızda ise İngiliz Rothscild sermayesi tarafından beslenmektedir. Yani Çin’deki savaş da İngilteredeki Kraliçe-Rothscild çatışmasının bir ürünüdür.

NATO toplantısında Türkiye’nin Akdeniz hamlesine ses çıkartılmamasının Baltık planına yaptığı jestin yanısıra , Akdeniz’de Kraliçe’ye rağmen bağımsız bir güç gibi davranmak isteyen Rothscild destekli Macron’un kulağının çekilmesi hadisesidir. Merkel, Kraliçe-Rothscild çekişmesinde tarafsız kalarak üzerine gelebilecek belayı defederken, çatışmadan güç devşirmek isteyen Macron, şimdi de emekli isyanıyla Paris’in yanmasını seyretmek zorunda bırakılmıştır. Brexit ile AB’den ayrılmak İngilizleri ne kadar etkiler zannediyorsunuz. İngiltere’de en zengin 6 para babasının sahip olduğu 39.5 milyar sterlinin dar gelirli 13.2 milyon kişinin toplam varlığına eşit olduğunu dikkate alırsanız, Brexit’in faturasının halka yüklenerek ekonomiyi sürükleyen lordların, kontların ve para babalarının gelirlerine hiç dokunmayacağı gün gibi aşikar. ABD-İngiltere-İsrail’in Türkiye’yi düşman ilan edeceği o kadar çok bahanesi var ki; Türkiye’nin İran ile ticareti bahane edilerek Halkbank davası gibi bir ucubeyle karşı karşıya kaldığımızı bir kenara bırakırsak, Barış Pınarı ve Suriye politikası, Filistin’e verilen destek, Akkuyu Nükleer santrali, S-400 alımı, Kanal İstanbul Projesi... Satır arasında Trump’ın allayıp pullayarak Araplara yedirdiği yüzyılan ihanetine ABD kongresi darbeyi vurdu. 2020 seçimlerinden Trump’ı zor durumda bırakmak isteyen Kongre, Filistin’de iki devletli çözüm yönünde kararını aldı.

ABD açısından o kadar çok Türkiye’yi düşman ilan etme sebebi var ki, bir kuşak bir yol projesini de yarın düşmanlık sebebi olarak karşımıza çıkacaktır. Süveyş Kanalı projesi nasıl bir Osmanlı projesi ise, Don ile Volga’nın birleştirilme projesi de bizimdir.

Devlerin tepişme alanının tam ortasında bulunan Türkiye’nin ise elinin kolunun bağlı olarak oturduğunu düşünmeyin. ABD’nin katlettiği TÜBİTAK mühendislerine rağmen Savunma Sanayimiz destanlar yazıyor. Savunma Sanayi Başkanı İsmail Demir, 2002 yılında savunma sanayii sektöründe 56 firma faaliyet gösterirken bugün 1448 firmanın çalıştığını söylüyor. Derin Amerika Türkiye’yi durdurmanın yolunun ekonomisini çökertmek olduğunu çok iyi biliyor. Güçlü ekonomi ise sömürgecilere boyun eğerek her istediklerini yapmaktan değil siyasi ve ekonomik istikrardan geçiyor. Biz ABD’yi kendimize düşman olarak görmek istemesek de, onların düşmanlık tarifleri ortada. Uyumadığı söylenen düşmanın, Akdeniz’de gözlerinin faltaşı gibi açıldığı gibi yeni hamlelerle düşmana bir bardak soğuk su içirtme dönemidir. Vesselam.