Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
20 Ocak 2021

Amerika'nın Amerika'yla Savaşı

ABD’de Kongre binasının basılmasıyla başlayan kargaşa, gündemdeki yerini koruyor. Yaşanan buhran bir taraftan ABD’nin küresel hegemonyasının zayıflamasıyla ilgilidir diğer taraftan toplumsal kutuplaşmasıyla ilgilidir.

Farklı eyaletler de yaşayan kişilerle yaptığım görüşmelerde bana söylenen ’20 Ocak’ta yapılması beklenen yemin töreni öncesinde, Washington başta olmak üzere bütün eyaletlerin başkentlerinde, güvenlik görevlileri Trump yanlısı gösteriler için alarma geçmiş durumda’ Amerikan medyasında çıkan haberler de bana verilen bilgileri teyit etmektedir.

Bütün dünyaya kargaşa ihraç eden ABD bu defa kendi içinde kargaşaya muhatap olması Arapların şu meşhur atasözünü bize hatırlattı ‘’men dakka dukka’’ yani ‘’eden bulur.’’

Geçen hafta Pazar günü Amerikan Dışişleri eski Bakanı Colin Powell CNN İnternational kanalının konuğuydu. Eski Bakan 6 Ocak Kongre Baskınını ‘’rezillik günü’’ olarak tanımladıktan sonra Trump’ı suçladı. Daha sonra Amerika’nın güçlü kurumları ile Joe Biden’ın tecrübesi bu sorunları aşacağını söyledi.

Ancak mevcut tablo Joe Biden’ın Amerika’nın sorunlarını öyle kolay aşabileceğini göstermiyor. Zira Kongre Baskını parçalanmış bir ülkenin acımasız gerçeklerini yansıtmaktadır. Trump dört yıl boyunca her türlü anti demokratik uygulamalara imza attığı hâlde hâlâ 74 milyon oy alabilmesi parçalanmışlığın en büyük kanıtıdır.

Ayrıca 6 Ocak Baskını Cumhuriyetçi taban ile tavan arasında keskin bir uçurumun olduğunu ortaya çıkardı. 197 kişiden oluşan Cumhuriyetçi kongre üye sayısının 147’si seçim sonucunun onaylanmasına karşı oy kullandı.

Üst düzey Cumhuriyetçi kadrolar Trump’ın söylemlerinden rahatsız olsa da oy veren geniş halk kitlesi Trump’ın söylemlerini benimsiyor. O zaman zihinlerde oluşan kritik soru: ‘’Cumhuriyetçi tavan tabandaki baskılara ne kadar dayanabilecek?’’ Bu soruyu Amerikalı bir siyaset bilimi hocasına sordum verdiği yanıt kısa ve netti: ‘’Biz de bilmiyoruz’’

Dünyadaki bütün ülkelerin geleceği hakkında öngörülerde bulunan Amerikalı siyaset bilimcilerinin kendi ülkesinin geleceği hakkında bir şey diyememesi ilginçtir. Daha da ilginç olan Amerika’da birçok düşünce kuruluşu olmasına rağmen, daha şimdiye kadar sorunun kaynağıyla ilgili ufuk açıcı ciddi bir analiz göremedik.

Benim gözlemleyebildiğim kadarıyla Demokratlar, Trump’ı sadece ayaklanmaya neden olduğundan dolayı suçlu tutmakla yetinmek istemiyorlar. Aynı zamanda bir daha siyasete dönmemesini sağlamak için Cumhuriyetçileri bölme stratejisini izliyorlar.

Ancak geçtiğimiz günlerde The Washington Post’un yazarı Jennifer Rubin yazısında: ‘’Cumhuriyetçi kitle, bizi şok edecek sayıda hâlâ Trump büyüsünün etkisi altındadır’’ demişti. Irkçılık ve şiddet Amerikan siyasetinin bir parçasıydı zaten. Bunu Trump’ın büyüsüne bağlamak son derece yüzeysel bir bakıştır.

Amerika sürekli dünyada kutuplaşmayı, çatışmayı, şiddeti körüklerken, kendi içindeki kutuplaşmayı, şiddeti görmemeye çalıştı. Kongre Baskınını gerçekleştirenler; bilerek veya bilmeyerek ‘’Amerika’nın Amerika’yla Savaşı’’ gerçeğini ortaya çıkardı.

Amerika’nın Amerika’yla Savaşı dünyadaki sanal imajına gerçek bir darbe vurarak yumuşak gücünü ve itibarını zedeledi. Kargaşanın giderek derinleşmesinin ortaya çıkardığı Amerikan tablosunda bireyler güvensiz, toplum huzursuz, düşünce kuruluşları sesiz, siyaset belirsizdir. Olaylar nereye varır bilinmez ama bilinen bir şey var ki; Amerika’nın rüyasında görünen kâbus Amerika’nın Amerika’yla savaşıdır.