Dolar (USD)
35.23
Euro (EUR)
36.70
Gram Altın
2979.51
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 Ocak 2021

​​Amerikan Hanedanlığı

Amerika Birleşik Devletleri diye bir devlet yoktur, Amerikan hanedanlığı vardır.

1630 yılında 102 kişilik kadın, erkek ve çocuktan oluşan bir kafilenin Mayflower (Mayıs çiçeği) adlı bir gemiyle o dönemin küresel finans merkezi olan Amsterdam'dan Londra'ya oradan da Amerika'ya göç(!) etmesiyle başlıyor hikâye.

Belgelerde onlardan “hacca giden evliyalar” olarak söz ediliyor. Yolculara da “Pilgrim” (hacı) deniliyor. Çünkü onlar, Tanrı Yehova tarafından “yeni İsrailoğulları” olarak seçildiklerini düşünüyorlardı.

Bu yüzden ilk yerleştikleri Massachusetts’i, yeni Filistin, Atlantik’i Kızıl Deniz, Amerika’yı İsrail toprağı, Amerikan yerlilerini de ( Kızılderililer) Kenanlılar olarak gördüler.

Öyle ki Eski Ahit’e göre seçilmiş kullara yer açmak için Tanrı, Kenanlıların beşikteki bebeklerine varana kadar kılıçtan geçirilmesini emrediyordu. Öyle de yaptılar.

İşte ABD'ye gelen bu ilk kafile “Pilgrim Fathers” olarak görülüyor. Yani Amerika’nın kurucu babaları. Yani Amerikan hanedanlığının asli banileri. Ve Tanrı artık Yeni Kudüs’ü yani Boston’u kutsamıştır!

Bu kafile yerleştikten kısa bir süre sonra ilk iş olarak Harvard Üniversitesini kurmuştur. Bugünkü misyonunu bilmeniz açısından bu önemli.

ABD’ye başkanlık yapan birçok başkanın söz konusu Mayflowers adlı gemiyle ABD'ye gelen kafileden olması bizleri şaşırtmıyor. Öyle ki Amerika’da başkanlık yapan kişiler hemen hemen aynı soydandır.

“Sırlar Ailesi: Bush Hanedanlığı" adlı kitabın yazarı Russ Baker ve “Tüm Başkanların Akrabaları: Siyasi Rolleri” adlı kitabın yazarı Prof. Barbara Kellerman bize bu konuda ipucu veren iki yazardır.

Baker, "Düşünsenize “ diyor. “Baba başkan, dede güçlü bir ABD Senatörü, sonra gelen oğul tekrar başkan. İkinci oğul da şimdi başkanlığa yarışıyor. Torun da Teksas eyaletinde yönetimde önemli görevde. Bu, ülke üzerinde muazzam bir etkiye sahip olmak demek.”

Amerika’da 1989’dan 2008’e kadar yani 19 yıl boyunca başkanlık koltuğunda sadece iki isim vardı: Bush ve Clinton.

ABD başkanı John Adams’tan sonra oğlu John Quincy Adams ülkenin altıncı başkanı olarak seçilmişti mesela.

Obama ve Başkan Bush'un 1662'de ölen ortak bir akrabaları bulunuyor. Obama’nın uzaktan kuzenleri arasında Amerikan başkanları baba Bush, Gerald Ford, Harry S. Truman'ın yanı sıra ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney ve eski Britanya Başbakanı Winston Churchill de var.

Baba George ve eşi Barbara 1099 yılında haçlı seferiyle ele geçiren Godfroi de Bouillon’ın torunları oldukları söyleniyor.

Kendilerini seçilmiş elit bir zümre olarak gören bu hanedan, tüm dünyayı esaret altına alacak iç içe geçmiş birden fazla sistem inşa etti.

Ülkelerin para birimlerini dolar karşısında değersizleştiren ve sürekli borçlandıran, ülkeleri krize sokarak diz çöktürmek suretiyle egemenlik kurma, yıldırma ve dirençlerini kırma yolunda operasyonlar düzenleyenler de bu zümredendir.

Yıllardır istedikleri ülkeleri haydut ülke statüsüne sokarak o ülkelere sözüm ona demokrasi götürmek bahanesiyle savaşlar çıkardılar. Türkiye gibi birçok ülkede de darbe yaptırmak suretiyle o ülkelerin yönetimlerini değiştirdiler.

Örneğin Saddam Hüseyin, petrol alışverişinde dolardan çıkarak Euro’ya geçiş yaptığında Bush, İran ve Kuzey Kore’yi de dahil ederek bu ülkeleri “Şer Ekseni” olarak nitelendirmiş ve Saddam’ın ipini çekmişti.

Bırakın onu, bu sisteme muhalif olan kendi başkanlarının bile kellesini almaktan çekinmediler. Bugün de Trump’ı farklı bir yöntemle tasfiye ettiler.

Rahmetli Ömer Lütfi Mete: Yağmacılık, kolonicilik, sömürgecilik, uluslararası kapitalizm, yeni liberalizm ve küreselleşme… Hepsi de aynı yağma düzeninin birer parçası. Sadece isimleri değişik ve her dönem başka maskelerle karşımıza çıkıyor “ demişti.

Bugün demokrasi ve özgürlük maskesi de düşmüş oldu. Görüldü ki demokrasi dedikleri şey bir araç, özgürlük ise koca bir yalan.

Asıl olan Amerikan hanedanlığıdır. Bu da maskeli bir balondur. Son yıllarda sermayeyi Çin’e taşıma kararı alan bu zümrenin “yeni dünya düzeni planlarıyla” uzunca bir süre mücadele edeceğiz gibi görünüyor.