Amerikan bayraklı İnönü
DP dönemi Türkiye’nin demokrasiye geçtiği, halk iradesinin yönetime yansıdığı dönemdir. Fakat bir taraftan da ABD’nin etkisini gösterdiği bir dönem olduğu şeklinde de algı vardır. En azından benim üzerimde. Resmi algı DP’nin ABD etkinliğinde, İnönü ve CHP ise ABD karşılığında lanse edildi hep. Bizlerde bu algılara göre hareket ettik. İdeolojik kamplaşma dönemlerinde sol görüşlülerin bizleri ABD’ci ve emperyalist politikaların destekçisi, kendilerini ise emperyalistlerle savaşan, özgürlükçü, kapitalizme karşı mücadele verenler gibi. Hatta Filistin meselesi sol görüşlülerindi. Gelinen noktada sol zihniyetin konumu kapitalist, batıcı durumuna dönüştü.
Bugünlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ısrarla gündeme taşıdığı 1940’larda İsmet İnönü’nün ABD bayrağı sallayan fotoğrafı konusu. Şu an belki AK Parti içinde de tartışılıyor. “Üzerinden yıllar geçmiş. Adam ölmüş gitmiş. Bunun üzerinden CHP’ye yüklenmeye gerek var mı?”diye. Çıplak gözle bakıldığında herkes haklı. Önümüze bakmak gerektiği söylenebilir.
Kimseyi savunacak, kimsenin yaptığına tevil yapacak değilim. Her halde bizim getireceğimiz eleştiriler Erdoğan’ın da aklına geliyordur. O zaman işin içinde başka şeyler mi var? Asıl üzerinde durulması gereken odur.
Gençliğimizde oluşturulan algı gibi 1950’lili yıllar Türkiye’nin bir defa batı ve ABD’ye teslim edildiği, yörüngesine girdiği bir dönem değildir. Tam aksine CHP dışında başka bir partinin iktidara gelmesi kesinleşince Türkiye’nin ABD’nin kucağına teslimi için bütün alt yapıların 1940’larda hazırlanması gerçeği karşımıza çıkıyor. Tıpkı 1980 askeri yönetimin üzerinden Anavatan iktidara gelmeden önce içinde PKK paketinin de olduğu belaları Özal’ın kucağına attıldığı gibi.
Türkiye’nin elini kolunu bağlayan bazı uluslar arası anlaşmaların 1940’lı yıllara dayandığını bugün yeni öğreniyoruz. Zaten İkinci Dünya Savaşı ile birlikte Türkiye’de İngiliz etkinliğinin ABD etkinliği ile nöbet değişimine girdiğini unutmamak gerek.
Bizde yöneticiler sıkıştıklarında ulusular arası destek arayışına düşerler. İşte bu destek ciddi derecede tavizi de beraberinde getirir. Bu açıdan 1940’lı yıllar İnönü ve 1990’lı yıllar Demirel dönemleri enteresandır.
Erdoğan’ın İnönü’nün elindeki ABD bayrağına takmasını bu açıdan farklı değerlendirmekte yarar vardır. ABD’nin bir taraftan Brunson bir taraftan savaş gemilerinin Akdeniz yolculuğuna dikkat çekelim.
İnönü dönemindeki bazı antlaşmaların bugün hangi krizlere sebebiyet verdiğini “Eldeki bayrak” sembolü ile değerlendirmek lazım. Aynı şekilde bu sıkıntıların devlet krizi düzeyinde olduğunu da düşünmekte yarar var.
Kalın sağlıcakla…