Amerika Kaos Peşinde
ABD’nin dünya üzerindeki siyasi, askeri ve ekonomik gücü gittikçe azalıyor. Daha önceki yıllarda ABD dünyadaki sosyal ve siyasal olayları kulağa hoş gelen söylemlerle kendi lehine çevirmeyi başarabiliyordu. Ancak son yıllarda bazı yerlerde bunu başaramadığını görüyoruz. Bu durumun en somut örneği Türkiye ile Venezuela’dır. ABD, Türkiye ile Venezuela’dan henüz vazgeçmiş olmasa da şu ana kadar istediğini alamadı.
ABD’nin dış politikasına yön veren yayın kuruluşlarından biri olan FP’de çıkan bir analizin başlığı ‘’Amerika gelecek savaşı nasıl kazanacak?’’ Analizin girişinde şöyle diyor: ‘’Amerika büyük düşmanlarla karşı karşıyadır.’’ Büyük düşmanlar olarak nitelediği ülkeler ise, Çin, Rusya ve İran’dır. Yazının devamında şöyle diyor: ‘’Eğer ABD, yeni bir yaklaşım geliştirmekte gecikirse, Çin ve Rusya karşısında kaybetme riskiyle çıkarlarını koruyamamanın yıkıcı sonuçlarıyla karşı karşıya kalacaktır.’’
Yukarıda aktardığım paragrafın en dikkat çekici ifade ‘’yeni bir yaklaşım geliştirmekte gecikirse’’ cümlesiydi. Yazıda ‘yeni yaklaşımın ne olacağı?’ ile ilgili olarak herhangi bir ipucu yok. Bana öyle geliyor ki, ABD dünyadaki siyasi gelişmeleri kendi lehine çevirebilmek için ‘’yeni bir yaklaşımdan’’ kast ettiği; eski kaos planlarına yeni bir kılıf bulma çabasını taşıyor.
Çünkü ABD şimdiye kadar tüm dünyaya en vahşi ihtiraslarını ‘’daha insancıl’’ insanı hiçe sayan uygulamalarını ‘’daha duyarlı’’ hukuk tanımaz uygulamalarını ‘’hukuka saygılı’’ dünyadaki tüm diktatörlere verdiği desteği ‘’demokratik değerlere bağlı’’ imajıyla pazarlıyordu. Ama artık bu söylemlerin hiçbir inandırıcılığı kalmadığı için yıllardan beri sürdürdüğü kaos planlarına yeni bir kılıf bulmaya çalışıyor.
Uzun bir zamandan beri ABD medyasını takip ediyorum, ilk defa ABD’nin acizliği bu yazıda bu kadar net ifade edilmiş. Çin ve Rusya’nın A2/AD sistemiyle ABD’yi bazı bölgelerde engellediğini itiraf etmiş.
A2/AD sisteminin ne anlama geldiğini kısaca hatırlatmak gerekirse; geçişe kapalı alan hâkimiyeti anlamına’’ geliyor. İngilizce açılımı ise, Anti Acsess-Anti Denial. Böylece tek süper güç olmanın verdiği sarhoşlukla sürekli burnu uzayda olan ABD’nin ayakları nihayet yere bastığını görüyoruz.
Sonuç
ABD, dünyadaki siyasi gelişmeleri eskisi gibi belirleyemediğinin farkındadır. Bu nedenle, kullanabilecekleri terör örgütleri ve yerli işbirlikçileriyle çatışma alanlarını çoğaltmaya çalışacaklar.
Dolaysıyla önümüzdeki süreçte ABD’nin yıkıcı eylemlerine daha sık tanık olacağımızı söyleyebiliriz. ABD’nin eski kaos planlarını hangi kılıfla pazarlayacağını bekleyip göreceğiz. Ama bu kılıfın işine yarayıp yaramadığını dünya halklarının basireti belirleyecektir.
Note: Tüm Müslümanların Ramazanını tebrik ediyor, hayırla geçirmelerini diliyorum.