Amerika Döndü
Her hangi bir olayın içinde şeytan (ABD) olma ihtimali varsa
insanın konuyu enine boyuna düşündükten sonra karar vermesi lazım. Hele hele,
bu büyük şeytan (Sam amca) 11 Eylül gibi bir senaryo ile 20 yıl işgal ettiği
ülkeden askerini palas pandıras çektiyse bu sefer insan iki kez düşünmeli.
Hollywood’un ünlü yönetmeni Spike Lee, ikiz kulelerin uçak
çarpması ile yerle bir olamayacağını, binalara önceden patlayıcı madde
döşendiği için çöktüğüne inandığını söylüyor. 11 Eylül’ün faili ilan edilen El
Kaide (Usame bin Laden)’in Afganistan’da bulunduğu, hükümetin Laden’i
yakalayarak kendilerine teslim etmediği gerekçesiyle Afganistan işgal
edilmişti. Yönetim’deki Taliban’a savaş açılmıştı. Usame bin Laden için bölgeyi
ateşe verdi ABD. Türkiye’nin Irak’ın Kuzeyinde yuvalanan teröristleri Irak
topraklarında barındırmayın talebine, biz o dağlık bölgeye hakim değiliz, siz
kendiniz çıkartın cevabını verdiren ABD’nin niçin sadece Laden’in bulunduğu
bölgeye operasyon yapmak yerine Taliban’ı hedef alarak bütün Afganistan’ı işgal
ettiği sorusunu sormamız gerekiyor. Soruyu şu şekilde de sorabiliriz. Ana
omurgası Laden gibi Suud istihbaratından olan bir örgüt için Suudi Arabistan’a
yapılacak yaptırımlar tehdit unsuru olarak rafta bekletilirken ikincil, hatta
üçüncül ülkelere niye operasyon düzenlenir.
Saddam ile El-Kaide ilişkisini hiçbir zaman ispat
edemedikleri halde aynı gerekçelerle Irak’ı işgal eden ABD’nin, Zerkavi’yi 7
yardımcısı ile 2006 yılında Bağdat’ta öldürmesinin ardından, Irak İslam
Devleti, Esed’i indirmekten vazgeçilerek Suriye’ye İran’dan sonra Rusya’nın da
davet edilmesi üzerine de Irak Şam İslam Devleti (DEAŞ) kuruldu. Eski Başkan
Trump, DEAŞ’ı Hilary Clinton ekibinin kurduğunu açık açık söylüyor.
Biden’in Başkan seçilmesi ile politikasını özetleyen slogan
Amerika döndü oldu. Dönen bir Amerika’nın mağlubiyeti kabul ederek Taliban’la
bizim askerlerimize ve destekçilerimizi öldürmemeniz karşılığında Afganistan’ı
size bırakacağız mutabakatı olayın içinde başka şeytanlıkların da olduğuna
işaret ediyor. Biden, biz artık Afganistan’la uğraşmıyoruz kendimizi dünyanın
diğer bölgelerine (Körfez ve Akdeniz) odaklayacağız söylemleriyle Kabil’den 1109
numaralı uçakla algı fotoğrafı verdikten sonra Blackwater gibi özel güvenlik
şirketlerinin para karşılığı tahliye vaadleriyle insanları havaalanı etrafında
topladığı bir sırada DEAŞ’ın tekrar sahneye çıkması büyük oyunun bir parçası
olsa gerek.
Biden demişken şunu da hatırlatalım. Ukrayna’da
yolsuzluklarıyla meşhur oğul Hunter Biden’in 2009’da kurduğu Rosemont Senaca
Partners isimli şirketiyle Rusya ve Çin ile derin ticaret bağları kurması da
bugünü okumamızdaki önemi yadsınamaz. Yani, Rusya ve Çin’den nemalanan Biden
takımının bu iki ülkeyi direk hedef alma olasılığı sıfırın altında.
ABD, Taliban’dan Afganistan’ı terketmek isteyenlere mani
olmamasını şart koşuyor. Yüz bine yakın insan Kabil Havalimanı’ndan tahliye
olurken onbinlercesini de Pakistan ve İran sınır kapılarına yığıyor. Yani
açıkça bir göç dalgası ile hem Afganistan’da etnik yapı ile oynuyor hem de İran,
Türkiye ve Pakistan’ı hedef ülke haline getirerek, global politikalarda
ellerini ayaklarını bağlamak istiyor. Kabil Havalimanı’ndan Türk askerinin
çekilme dayatması da Taliban’dan çok bir ABD fikri olduğundan emin
olabilirsiniz.
Bu hengamede Kabil’de 6 ayrı noktadaki patlamalarda şu ana
kadar 170 kişi hayatını kaybetti çoğu ağır 150 kişi yaralandı. 13 ABD askeri
ölürken 15 tanesi de yaralandı, 28 Taliban üyesi hayatını kaybetti. Saldırılar
her nedense ABD ve İngiliz devletlerinin saldırı olacağı uyarısı üzerine geldi.
Saldırı istihbaratı var ama siz havaalanı çevresindeki güvenlik zaafiyeti
oluşturmak için her şeyi yapıyorsunuz. Yani bile bile lades detirtiyorsunuz.
Şimdi şu soruyu soruyoruz: Afganistan’da alan hakimiyetini
kaybeden istihbarat servislerinin kontrolü dışına çıkamayan bir terör örgütünün
Kabil’in göbeğinde dünyanın gözüne baka baka bir devlet istihbaratının yardımı
olmadan böyle bir eylem yapma şansı var mı? Elbette ki yok! Peki bu örgüte
eylem için istihbari bilgi veren hangi devlet dersiniz? Tabi ki tekfirci
hilafet anlayışı ile İslam ümmetini bölmek için kurulmuş DEAŞ’ın itikaden bağlı
olduğu(Muhammed Abduh/Selefi ideolojisi) İngiliz Sarayı. Yani gölge istihbarat
MI6. Kraliçe hazretleri bir şeylerin dizaynından razı olmamış ki, “Benden
izinsiz kimse pozisyon alamaz” diyor! Biden, eylemi kimin yaptığını
netleştirememiş. Buckingham Sarayını arar, bağlılıklarını bildirirse
eylemcileri tek tek öğrenebilir.
Patlamaların ardından Biden, ekrana çıkıyor, olayı üstlenen
DEAŞ’ın Horosan kolu için intikam yemini ediyor. ABD, 1 Eylül itibarıyla
Afganistan’dan askerini çekeceğine göre, yeni operasyon alanı olarak DEAŞ’ın
konuşlandırıldığı Suriye, Irak, Mısır (Sina), Libya, Somali, Nijerya,
Filipinler gibi ülkeleri hedef tahtasına oturtacaktır. Özellikle Suriye, Irak,
Somali, Libya’da DEAŞ üzerinden ABD ve Türkiye menfaatleri çatışacaktır.
Türkiye, Kandil, Sincar, Mahmur operasyonlarını bir an önce tamamlayıp,
Suriye’de yeni bir operasyon alanı açmazsa, Afganistan’dan DEAŞ ile mücadele
bahanesiyle nakledilecek paralı katillerin PKK/YPG elbisesi ile saldırılarına
maruz kalacaktır.
Gelelim Taliban-DEAŞ savaşına, Taliban-DEAŞ savaşının
kızıştığı 2018 yılından itibaren ABD uçakları DEAŞ’e operasyon yapan Taliban
mevzilerini vurdu. Suriye’den DEAŞ militanlarını Afganistan’a taşıyarak,
DEAŞ’ın direncini artırmaya çalıştı. ABD’nin Taliban’a karşısında DEAŞ’ı
kullanma politikası günümüze kadar sürdü.
Bugün ise, Sam amca 11 Eylül’ün intikamı için savaşa
tutuştuğu Taliban ile kol kola girerek, alan açma aparatı DEAŞ bahanesi ile
yeni bölgeleri karıştırmaya, buna da özgürlük ve demokrasi savaşı demeye devam
ediyor. Kabil patlamalarının hezimet sonrasında vurulan darbe mi, yoksa kurulan
yeni oyunun gerekçesi mi olduğunu ileriki yıllarda göreceğiz.
Biden’in dediği gibi
Amerika döndü ama nereye, evine mi yoksa karıştıracağı diğer bölgelere mi, hep
beraber göreceğiz. Vesselam.