Amellerimiz Boşa Çıkmasın
Tartışma programlarında "Kur'an, din, peygamber, hadis, ,ahlak, terbiye, edep, usu00fbl" öğrenmeye çalışıyoruz. Heyhat!
İzlediğim ve gördüğüm kadarıyla öncelikle bir "usu00fbl" problemimiz var. Bilgi ve nezaketin ağır gelmesini beklediğimiz programlarda ne yazık ki şiddet, tahkir ve taciz ağır geliyor. Bize ne oldu böyle? Nereden nereye geldik?
Bir başkaldırıdır gidiyor. Herkes alim durumda. Kimse, kimsenin ilmine, izzetine hürmet etmiyor. Herkes kendisini rahatlatacak fetvalar bekliyor. Herkes, tartışmacılardan kendi vicdanlarını rahatlatacak cümleler duymak istiyor. Takım tutar gibi tartışmacı tutuyoruz.
Tarihten, edebiyattan nasibini alamamış onca diplomalı cahil var ki pervasızca konuşabiliyor. Bu milletin tarihinden ve kalbinden Peygamber sevgisini çıkarırsanız geriye hiçbir şey kalmaz. Amaç da budur. Hz. Peygamber'in hayatı, örnekliği, tavsiyeleri bizzat kendisinin tasarrufta bulunduğu bir durumdan çok ötedir. O bakımdan onun hayatı Kur'an, ahlakı ise Kur'an ahlakıdır.
İslam tarihi boyunca maruz kaldığımız tehlikeli akımların hiçbiri bize doğrudan zarar veremedi. Hakikati görmek yerine ayrıntılardan, hikayelerden yola çıkarak saldırdılar. Ancak şu ayetleri görmek istemediler:
"Allah'a ve Peygamberu02bce itaat edin ki size merhamet edilsin." (u00c2l-i İmran, 132)
"Ey u00eeman edenler! Allah'a itaat edin, Peygamber'e itaat edin. Amellerinizi boşa çıkarmayın." (Muhammed, 33)
Hz. Peygamber'i sıradan bir insan gibi görerek akıl yürütmeye kalkanlar, onun müjdelenen ve muhafaza edilen aklının ve ilminin yerine neyi ikame ediyorlar? Elbette kendi akıllarını!
Tabii ki Peygamber de ölümlüdür. Ancak hayatından geriye kalanlar ölümsüzdür. Onun hayatı Kur'an'ın açık tefsiridir. Kur'an'ın mesajlarını anlamak için aklı zora sokmaya, felsefeye yapmaya gerek yok. Hz. Peygamber, Kur'an'ı hayatına tatbik ederek tefsir etmiştir. Bize de itaat düşüyor! Yok itaat etmiyorum, benim de aklım fikrim var, diyorsanız ayetin devamında ne diyor: "u2026..Amellerinizi boşa çıkarmayın!" Yeter mi?
Gelelim tasavvufau2026
İnsanın arzuları sonsuza uzanır. Bu sonsuz istekleri dizginlemek neyle mümkündür? İradenin kontrolü, nefsin terbiyesi nasıl mümkündür? Mektepsiz bir hayat olamaz! İşte tasavvuf bu mektebin en önemli dersidir. Bu derste "ihlas, takva, huşu00fb, tevbe, rıza" gibi insanı yücelten ve "riya, ucup, kibir, haset" gibi insanı eriten ve uçuruma götüren konuları öğrenmek kötü müdür?
Anadolu'yu gezdiğimizde her asırda kendi dönemini aydınlatan önderler vardır. Kimdir bunlar?
Fuad Köprülü'nün " Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar" isimli eserini satır satır okumak gerek. Ne Türkler ne Anadolu asla kılıçla İslamlaşmadı! Önce gönüller fethedildi. Bunu sağlayan güç ise tasavvuf mekteplerinin irfan sahibi erenleriydi. Ahmet Yesevu00ee, Yunus Emre, Hacı Bektaş, Hacı Bayram bu mekteplerin öncüsüdür, önderidir. Tasavvufu yok saymak, bu isimleri yok saymaktır. Yani bin yıllık tarih ve kültürü, irfanı ve edebiyatı yok saymaktır!
Günümüzdeki tartışmalaru2026
Aslına bakılırsa bu tartışmalar yeni değil. Bu türden tartışmalar İslam tarihinde hep olmuş. İslam düşmanlarından geri kalmayacak şekilde özellikle Haricu00ee yaklaşımlar Müslüman toplumlara zarar vermiştir. Zararı aza indirmek, tamir ve onarmak yerine; tahrip, tahrik ve ihtilafa yol açacak yaklaşım ve tutumlardan neden uzaklaşamayız? Müslüman dünyası kan ağlıyor, Kudüs muhasara altında, kan ve gözyaşı her yeri kaplamışken bizler "zayıf hadis, sahih hadis, sünnet" tartışmaları ile ayrılıyoruz. Yazık!
Aklımızı başımıza almamız lazım. Yoksa amellerimiz boşa çıkacak!