Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 Nisan 2017

AMED HAYIR DİYARBEKİR ERE (EVET) DİYOR

Evet. AMED (PKK) hayır diyor. Bu açık bir şekilde ortada. Ama, AMED kavramı Kürtleri veya DİYARBEKİR'i değil, PKK'yı ve arkasındaki derin güçleri temsil ediyor. Hormonlu (İslam dışı) bir Kürt faşizmini, ulusalcılığını, ırkçılığını,u2026 temsil ediyor Amed kavramı.

Kürtlerin büyük çoğunluğu; Amed ismini de, Amed arkasına gizlenen ideolojiyi de benimsemiyor. Çünkü sosyolojisine, dinine, inancına,u2026 yabancıdır bu kavram.

Kürtler, Amed ismini kabul etseydi eğer, yeri göğü inletirlerdi. Amed ismi için referanduma gidelim bile derlerdi. Müslüman Diyarbakırlı, hiçbir zaman Amed demez. Amed kavramı faşizmi, Diyarbekir kavramı da Müslümanlığı, İslamı, insanlığı,u2026 temsil eder.

Kürtlerin de Diyarbekirin de gerçek (tek) kimliği, İslam ve Müslümanlıktır. Diyarbekir, kıyamete kadar böyle kalmaya da devam edecektir.

Diyarbekir'in gerçek kimliğini, Diyarbakır'ı nasıl bilmemiz gerektiğini, Ercan EZGİ, aşağıdaki paragrafta iyi bir (sitemli) şekilde özetlemiş.

"Diyarbakır'ı nasıl bilirsin?

u2026 HZ.SÜLEYMAN'I KAÇIMIZ ZİYARET ETTİK?

Allah aşkına varlığı bilimsel çalışmalarla tescillenmiş 7 peygamber kabrinin, 3 peygamber makamının, 541 sahabenin Diyarbakır'da bulunduğunu, Mekke ve Medine'den sonra en fazla peygamber ve sahabenin Diyarbakır'da yattığını kaçımız biliyoruz? Allah dostu Mevlana Hazretlerini milyonlar bilir, ziyaret eder ve her yıl anma törenleri yapılırken, aynı milyonların çoğu, Allah'ın peygamberlerinin Diyarbakır'daki varlığından habersiz. İslam aleminin 5. Haremi Şerifi olarak bilinen Ulu Camii, büyük İslam Kumandanı Hz. Halid Bin Velid'in oğlu Hz. Süleyman'la yan yana Diyarbakır'ın fethinde şehit düşen 27 sahabenin yattığı Hz. Süleyman Camii'sini kaçımız ziyaret ettik. Dünyanın en eski köyünün Çayönü tepesinde bulunduğunu; 5.5 Km uzunluğuyla, 7-8 metre yüksekliğiyle, 16 kalesi, 5 çıkış kapısıyla Çin Seddi'nden sonra dünyanın en büyük surunun Diyarbakır Surları olduğunu, dünyanın en geniş taş kemer köprüsünün Diyarbakır'daki Malabadi Köprüsü olduğunu kaçımız biliyoruz.

DİYARBAKIR HEPİMİZİN, BUYRUN GELİN KARDEŞLERİM

Kanuni Sultan Süleyman Han'ın 1549 yılının kış aylarında Halep'ten dönerken hastalandığını, hekimlerin tavsiyesiyle Diyarbakır'ın Karacadağ Bölgesindeki meşhur Hamravat suyundan içtikten sonra, şifa bulduğunu ve o meşhur "Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi." sözlerini Diyarbakır'da söylediğini kaçımız biliyoruz? Ahmet Arif'iyle, Cahit Sıtkı'sıyla, Ziya Gökalp'ıyla, Ali Emiri'siyle, Sezai Karakoç'uyla; delilosu, halayı, çaçanı ve çepik oyunlarıyla; kaburga dolması, içli köftesi, saç tavası, ekmekli paçası, ciğeri, burma kadayıfı, karpuzu ve Lice domatesiyle yani acısıyla, tatlısıyla, Diyarbakır hepimizin, tüm Türkiye'nin. Buyurun Diyarbakır'a gelin kardeşlerim. Kardeşçe, sımsıkı sarılalım birbirimize, safları sıklaştıralım, aramıza şer, musibet ve fitne ateşi giremesin artıku2026 , AV. ERCAN EZGİN 29.03.2017, https://milatgazetesi.com/diyarbakir-i-nasil-bilirsin-makale-109898"

İşte Diyarbekir (AV. ERCAN EZGİN 'in dediği gibi) böyle bilinmelidir. Çünkü Diyarbekir; gerçek Kürtleri, İslamı,u2026 Selahaddin Eyyubi'yi temsil diyor.

Referandumda Amed/PKK hayır derken.

Kürtler (İstanbul/VAN, Bitlis, Ağrı, Muş, Siirt, Şanlıurfa, Gaziantep, Kahramanmaraş, Ankara, İzmir, Antalya, Adana,u2026); KÜRTLER; 81 ilde ERE diyor, EVET diyor.

HDP tabanından da EVET diyecek belli bir kitle var. Bundan dolayı PKK, son haftaya kadar bekleyip, BOYKOT seçeneğini devreye sokmaya hazırlanıyordu ama, BARZANİ taraftarlarının boykot kararı alması ile birlikte, bu seçenek ortadan kalktı. EVET oyları; HDP (PKK)'nin seçimlerde aldığı oylardan yüksek çıkarsa (ki bu ihtimal oldukça yüksektir), PKK'nın marjinalleşme süreci daha da hızlanacaktır. Bu durum PKK ve yandaşlarını oldukça endişelendirmekte ve korkutmaktadır.

ERDOĞAN ve AK Parti, Kürtlere güvenerek çözüm sürecini başlattı. Kürtler değil, PKK çözüm sürecine ihanet etti. Erdoğan ve AK Parti, Kürtlere güvendiği için, hiçbir zaman hayal kırıklığına uğramayacaklardır. Referandumda, Kürtler üzerine düşeni yapacaktır. Referandum süreci (cumhurbaşkanının seçilme süreci daha önemli) aynı zamanda bir geçiş dönemidir. Kürtlerin PKK'dan tamamen kurtulması için bir geçiş dönemidir. Bu geçiş dönemi iyi bir şekilde, stratejik olarak değerlendirilmelidir.

BARZANİ NEDEN ACELE EDİYOR?

Barzani, PKK yüzünden acele ediyor. PKK'nın; ABD, Rusya, İsrail, İngiltere, AB,u2026 gibi güçlerin piyonu, maşası olup, onların oyuncağı durumuna düşmesi, Barzani'yi acele etmeye itiyor. Barzani acele ettiği için de ciddi hatalar yapabilir. Barzani bu şekilde; Türkiye'yi de, ERDOĞAN'ı da, Türkiye Kürtlerini de, çok zor durumda bırakıyor. Barzani, adeta PKK (ABD/PYD) ile bağımsızlık yarışına girmiş durumda.

Ya PKK ya BARZANİ devlet kuracak.

Konjoktür (ABD-RUSYA) gittikçe zorluyor. ABD, Türkmeneli Kantonu da kurarak, Türkiye'yi ikna (zorlama) etmeye çalışabilir. İslam dünyasında kantonlaşma süreci bir anda hızlanabilir. Türkiye; 2. İsrail PKK devleti ile, 2. Azerbaycan-HATAY (BARZANİ) devleti arasında kalacak gibi görünüyor. Türkiye; ya Barzani'nin kuracağı devleti ya da PKK'nın kuracağı devleti tanımaya zorlanacaktır. Bu durumda da Kerkük belirleyici olacak.

Kerkük; Barzani'de mi kalsa, Irak'ta mı kalsa daha iyidir? Misakı Milli'nin gerçekleşmesi için, Kerkük'ün Barzani'de kalması, Türkiye açısından şimdilik daha avantajlı görünmektedir.

MİLLİ KÜRT HAREKETİ GEREKİYOR

Türkiye Kürtleri, Barzani ya da başka bir yapılanmanın peşinden sürüklenmemelidir. Dünyadaki bütün Kürtler; Türkiye merkezli, Milli bir Kürt hareketinin peşinden gelmelidir. Kürtlerin PKK'dan tamamen kurtulabilmesi için de, milli bir hareket (bir geçiş dönemi için ) gerekiyor. Burada bir boşluk var ve bu boşluk doldurulmalıdır. Devlet de AK Parti de bu boşluğu henüz doldurabilmiş değildir. Geçiş dönemi referandum sürecinde iyi bir şekilde değerlendirilemedi. Cumhurbaşkanlığı (BAŞKANLIK) sürecinde ve sonrasında stratejik bir şekilde değerlendirilmelidir.

AK PARTİ'nin REFERANDUM SÜRECİNDE YAPTIĞI BAZI HATALAR

  1. Her zamanki gibi bütün yükü ERDOĞAN üzerine yıkarak kenara çekilme devam ediyor. AK Parti'nin önde gelen çok sayıda ismi (bazı bakan ve bakan yardımcıları da dahil) yine sahaya inmediler ve etkili bir şekilde çalışmadılar.
  2. İstanbul mitinginin zamanlaması yanlış. Miting son güne bırakılmalıydı. Final İstanbul olmalıydı. Hatta VAN ve İstanbul aynı günde de olabilirdi. Sabah VAN akşam İSTANBUL olabilirdi.
  3. Referandumu büyük ölçüde, CUMA ve CUMARTESİ günü belirleyecek. CUMA ve Cumartesi günleri EVET yürüyüşleri yapılmalı. Cuma ve Cumartesi günleri, 81 ile ve bütün ilçelerde yapılacak EVET yürüyüşleri, referandum oylarını % 65 üzerine çıkarabilir. % 65 altında kalabilecek EVET bir başarı değil, başarısızlıktır.
  4. FETÖ mağdurları gün geçtikçe belirginleşiyor. Darbeden dolayı mağdur olmuş önemli bir kitle mevcuttur. Bu kitle şu anda kararsız durumdadır. Bu kitlenin kazanılması gerekiyor ve AK Parti bu konu ile ilgilenmelidir. Resmi bir açıklama yapılarak; referandumdan sonra bütün işlemlerin inceleneceği ve adil bir şekilde değerlendirileceği ifade etmelidir.
  5. ABD'nin Suriye müdahalesine hazırlıksız yakalanma. ABD'nin Astana sürecini sabote edeceği, Suriye'yi fiili olarak işgal edeceği zaten ortadaydı. Kimyasal saldırı bir bahane olarak kullanılıp, Suriye fiili olarak işgal edilebilir. Buna göre hazırlıklı olmak gerekiyor. Suriye, 2. Irak olmamalıdır. Bu algı referandum öncesinde oluşmuştur. Bu algı çürütülmelidir. Suriye'nin Irak gibi olmayacağı, Türkiye'nin Suriye'de etkili olacağı, büyük acıların yaşanmasına Türkiye'nin izin vermeyeceği, ikna edici argümanlarla ifade edilmelidir. Her şeyden önemlisi, Türkiye'nin elinden gelen her şeyi fazlasıyla yaptığı tekrar tekrar anlatılmalıdır.

Suriye ABD tarafından fiili olarak işgal edildiğinde;

Türkiye, ABD yanında yer alırsa; ABD'nin kurmak istediği 2. İsrail PKK devletini önleyebilir ve Barzani'nin 2. Azerbaycan ya da 2. Hatay devletinin yolu açılabilir.

Türkiye, Rusya'nın yanında yer alırsa; ABD, Barzani'den önce PKK devletini kurabilir. Irak Kürtleri de PKK'ya yakınlaşır. PKK, Kürtlerin cazibe merkezi haline gelir.

Burada bir "Merkez-Denge Stratejisi" izlenebilir. Türkiye; ABD'ye de, Rusya'ya da güvenmemelidir.

ABD'nin Suriye'yi işgal etme süreci ancak, "Merkez-Denge Stratejisi" ile aşılabilir.

  1. MHP ile ittifak etkili bir şekilde anlatılamadı. Bu konuda MHP, AK Parti'den daha çok çalıştı. Özellikle Güneydoğu'da bu ittifakın gerekçeleri iyi bir şekilde anlatılamadı. AK Parti teşkilatları bu konuda oldukça yetersiz kaldı.
  2. Tembel teşkilatlar. Bazı AK Parti teşkilatları son derece rahat davranarak, ciddi bir çalışma içerisine girmediler. Özellikle Güneydoğu teşkilatları, son derece önemli bir fırsatı iyi değerlendiremediler. En azından son 2 günde (CUMA ve CUMARTESİ) etkili yürüyüşler yapılabilir. Bu fırsat son 2 güne kadar da kaçmış değildir.

***

SAADET PARTİSİ REFERANDUM FIRSATINI İYİ DEĞERLENDİREMEDİ

SP, AK Parti kurmayları tarafından ikna edilebilirdi. Büyük ihtimalle SP, çantada keklik ya da küçük görüldü. SP de referandum sürecini (BÜYÜK FIRSAT) iyi değerlendiremedi. EVET ile hayır arasında gidip geldi. Açıktan hayır çalışması yapmayarak, tabanını serbest bıraktı. SP şu anda hayır çalışmasını, sadece çekirdek kadrosu üzerinden yapıyor. Eğer SP, EVET tarafında yer alsaydı (ki hala geç değil), % 70 gibi bir orana ve kendisine yakın bir sosyolojiye oynayacaktı. Hayır tarafında yer alarak, kendisine fayda getirmeyecek % 30 tarafında yer aldı. Geleceğin partisi ve geleceğin iktidarına oynama fırsatını büyük ölçüde geri tepti.

***

BAYRAK FOBİSİ TAMAMEN AŞILDI SIRADA DİKTATÖRLÜK FOBİSİ VAR

15 Temmuz darbesinin, bayrak fobisinin aşılmasında payı elbette çok büyük. Referandum sürecinin en büyük kazanımı; bayrak fobisinin tamamen aşılmasıydı. Güneydoğu'da bayrak fobisi büyük ölçüde aşıldı. PKK baskısından dolayı, bayrağımız, uzun zamandır açık bir şekilde kullanılamıyordu. Referandum süreci ile birlikte bu korku da tamamen aşıldı.

Şimdi sıra başka korkuların aşılmasında. Bir kesimin en büyük korkusu ise; diktatörlük geliyor korkusu. Diktatörlük rejimi değil, İSTİKRAR rejimi geliyor. Herkes rahat olsun. Türkiye sosyolojisi hiç kimseyi diktatör yapmaz. Buna ERDOĞAN da dahildir. Cumhuriyet tarihinde diktatörlük yoktur. İç ve dış gelişmelerden dolayı yapılan bazı uygulamalar, diktatörlük (GAZİ ATATÜRK) olarak değerlendirilemez.

DÜNYAYI PARA YÖNETİYOR. PARANIN GÜVENLİĞİ ŞART

Türkiye, paranın güvenliğini sağlamadığı müddetçe, küresel bir güç olamaz. Paranın güvenliği için, Azerbaycan, Filistin, Kuzey Irak (VAN merkezli), Türkmenistan,u2026 gibi stratejik bir yer seçilebilir. Anadolu Coğrafyası (İslam dünyası/Ortadoğu)'ın bir İsviçre'ye ihtiyacı var. Sermayenin güvende olacağı bir liman gerekiyor. Özellikle İslam dünyasının parasının güvende olacağı bir merkez gerekiyor. Türkiye; içeride (İSTANBUL/VAN) ve dışarıda (Azerbaycan, Filistin, Kuzey Irak, Türkmenistan,u2026), paranın güvenliğini sağlayacak merkezler kurmalıdır. Türkiye'yi küresel güce götürecek yol, sermayenin (PARA) güvenliğinden geçer. SPOR üzerinden, spor (futbol, basketbol,u2026) bir araç olarak kullanılarak sermaye/para merkezleri kurulabilir.

NOT: Referandumdan hayır oyu çıkarsa, Haziran ayında erken seçime gidilir. HDP baraj altında kalır. MHP'nin de baraj altında kalma riskli var. Ama MHP, baraj altında kalmazsa da AK Parti ile zaten ittifak halinde. AK Parti (MHP ittifakı) erken seçimde, 400 üzerinde vekille gelir. Sonuçta tam başkanlık sistemi bu sefer meclisten geçer. AK Parti isterse halk oylamasına da götürebilir. Hayır çıkması halinde, tam başkanlık sistemine, daha hızlı ve daha erken de geçilebilir. Sonuçta EVET de çıksa hayır da çıksa, erken seçim de başkanlık sisteminin gelmesi de kesindir.