Amasya'da Halveti Dergâhı Ve
Amasya; şehir, nehir ve dağ havasını teneffüs etmek isteyenlerin mutlaka gitmesi gerekir. Şehrin yaylasında çok güzel bir tesis kurulmuş. İnsanlar burada Amasya kalesini, eski çağlardan kalan kaya mezarlıklarını, Yeşilırmak’ı, Hazeranlar Evini, Beyazıt Camiinin muhteşem manzarasıyla karşılaşıyor.
Mustafa Kasım Karahocagil
hocamızla çıktığımız bu yaylayı Amasya Cihannüma başkanımız Av. Nuri Eken Beyle
iniyoruz. Mustafa Kasım Hoca, akşam vakti Kırşehir’e dönecekti. Bu yüzden erken
ayrılmıştı. Nuri Eken hocamız, bizi Amasya’da Halveti Tekkesine götürdüydü.
Burası bir tekke ve çilehane vazifesi görüyormuş. Padişah Çelebi Mehmet
zamanında Yakup Paşa tarafından yaptırılan bu tekke, şimdilerde camii statüsünde
ibadete açık vaziyettedir. Aslında burası bir medrese ve külliye şeklindedir.
İçeride ayrıca itikâf odaları da vardır. Nuri Eken hocamız bizleri bu itikâf
odalarında birkaç dakikalığına da olsa ağırladıydı. Sufi meşrebli olmak yetmez
sufi olarak bu mekânda bulunmak gerekir.
Tekkedeki bu itikâf odalarından
on bir adet vardı. Bu sayının herhangi bir anlama işaret midir, bilmiyorum.
İtikâf odaları, sufilerin özellikle Halvetiler’in nefislerini terbiye etmek ve
seyrüsülûklerinde mesafe almak amacıyla ibadet ve tefekküre daldıkları, mânevî
lezzetleri tatmalarına imkân tanıyan halvet (çile) dönemleri süresince de kullandıkları
mekânlardır. Bu mekânları ve işleyişini cumhuriyet döneminde kapatan zihniyet
çağa ayak uyduramadıklarını çok geçmeden anlamış oldular ama iş işten geçti.
Batıyı taklidî mecrada geçmişi
inkâr politikası yakın zamanda post Moderncilerin işe atılmasıyla birlikte
kısmen de olsa durdu. Tekke ve zaviyeler yeniden önem kazandı. Kişisel gelişim
uzmanların yakın zamanda insanların mutluluğu için itikâfa girme merasimleri de
düzenleyecek. Ki daha önce NLP uzmanları zihinleri formatlamak adına Mevlana ve
meşhur eseri Mesnevi’den faydalanıyordular. Mevlana'nın eserlerinden derlenmiş
bilgelik hikâyeleri başlı başına kitaplar olarak okuyucuya sunuluyor. Mevlana’nın
bilgelik ateşi, post Modernciler sayesinde yeniden harlanarak yanmaya devam
ediyor, okuma faslından sonra kişisel gelişimcilerin bir sonraki durağı
Halvetilerin ve diğer tekke ve zaviyelerin kullandığı itikâf odaları olacaktır.
İnsanlık için okumadan sonra dinleme ve dinlenme de gerekir.
Amasya’ya her ne kadar şehzadeler
şehri desek te padişah hanımlarından Beyazıt Han’ın hanımı Bülbül hanımı da
zikretmek gerekir. Bülbül Hanım’ın burada vakfiyelerine rastladık. Kendisi
kocası Amasya’da valiyken kalmış daha sonra oğlu Şehzade Ahmet de buraya vali
olarak tayin edildiğinde oğlunun yanında kalmıştır. En önemlisi Bülbül Hatun
külliyesidir. Bu külliyeyi gezmek ve görmek bir sonraki sefere nasip olur
inşallah. Bir önceki gün uzaktan da olsa görmüş idik.
Yeşilırmak’ın öte yakasında
Amasya’da gerek Beyazıt camiinde yazma eserler ve gerekse de diğer
medreselerdeki yazma eserlerin sergilendiğini düşündüğümüz Amasya Yazma Eserler
Müzesi ile karşılaştım. İçeri girip eserleri incelemek istedim. Görevli arkadaşlar
buranın ücretli olduğunu, belediye tarafından işletildiğini söylediler.
Kendilerine Yazma Eserler kurumunda rahatça çalıştığını, Süleymaniye, Konya
Diyarbakır Yazma eserler kütüphanesinde ücretsiz faydalandığımı söyleyince izin
verdiler, ücret istemediler. Buradaki görevlilerin ücret isme nedenini sonradan
anladım. Tesis, belediye tarafından işletiliyor. İçeride sadece bazı yazma
eserlerin fotoğrafı var. Ve Yazma eser dediğimiz şey aslında bir arkeoloji
müzesi şeklinde tasarlanmış. Araştırmacıların hizmetine değil de turistlerin
hizmetine sunulmuş bir vaziyeti var buranın. Görevli arkadaşların samimiyetine
ve ilgilerine teşekkür ederim. İnşallah bir dahaki sefere doğru adrese -Amasya
Yazma Eserler kütüphanesine -gideriz.
Amasya öğretmenevinde oturup
Yeşilırmak’ın akışını buradaki kuğuların, kazların, ördeklerin manzarasını
seyredecektik. Ama her yerde olduğu gibi öğretmenevi, öğretmen dışında herkesin
mekânı haline geldiği için mahrum kaldık. Bir gece kaldığımız yer ise orman
bölge müdürlüğü misafirhanesiydi. Urfa bölge müdür yardımcımız Cesim Karadağ
Bey’in burada yer ayırtmasıyla kalabildik.
Amasya’nın Ferhad’ı ve Şirin’i
başka zaman kalsın…