Dolar (USD)
34.56
Euro (EUR)
36.30
Gram Altın
2995.65
BIST 100
9370.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
25 Temmuz 2022

Amasya ve Yeşilırmak

Gideceğim şehir sıradan bir şehir değildi. Şehzadeler şehri Amasya’ya gidiyordum. Amasya’ya bu yaz mevsiminde niçin gidilir? Gerçi bu mevsimde sürekli yağan yağmurdan dolayı sadece takvim sayfasında bir yaz günü Amasya’ya gittiğimiz kayıtlara geçmişti. İnsanların çöl sıcaklarından kaçıp Yeşilırmak’ın sularıyla serinlettiği, yağmurun vakitli vakitsiz yağdığı, herkesin yağmurluk ve şemsiye ile dolaştığı Amasya’ya gidilse yeridir.

Amasya’da öncelikle bir şairin izini sürmek için geldiğimi söylemeliyim. Ve bu şair dostumun pek çok şiirine ilham veren mekânları görmek için de heyecanlandığımı söyleyebilirim. Aslında her yeni şehrin, yeni mekânlarının, yeni sosyal yapının insanda uyandırdığı bir heyecanı vardır. Var olan bu heyecan, şehri ve şehirdeki mekânları gezerken kişide adeta adrenalin etkisi yapar.

Seyyahların, düşünürlerin, ilim adamlarının yeni vardıkları bir şehirden beklentisi hiç şüphesiz tüccarların beklentisi gibi değildir. Tüccar mal alır, mal satar. İsmini zikrettiğim diğer cenah ise yeni insanlar, görür, yeni insanlar tanır. Yeni mekânlar, kütüphaneler ilim meclisleri…

Kimdi bu şair dostumuz? Cevabımız: Merhum Seyfettin Karahocagil olacaktır. Üç yıl önce bu dünya göçünü tamamlayan Seyfettin Karahocagil Hocamızın taziyesine olağanüstü şartlardan dolayı- Taçkıran salgını (Koronavirüs) gidememiştik. Şimdi yol açıktı ve üstadın mezarını ziyaret edecektik. Bu vesileyle merhum şairimiz Seyfettin Karahocagil’in oğlu Prof. Dr. Mustafa Kasım Karahocagil’e Haziran yirmi altısında Amasya’da olacağımızı ve Seyfettin Karahocagil üstadımızın mezarını ziyaret edeceğimizi söylemiştik. Mustafa Hoca, Kırşehir’de mukim. Ahi Evran Üniversitesi Tıp fakültesinde dekanlık vazifesini yürütüyor. Kendisi de yirmi altı Haziran’da Amasya’da olabileceğini söylemişti. Şayet kendisi gelmezse Amasya Cihannüma başkanımız Av. Nuri Eken hocamızla beraber mezar ziyaretini yapacaktık.

Mustafa Kasım Hoca, bir gün önceden bizi arayıp Amasya’da olduğunu, yarın öğle vakti burada beklediğini söylemişti. Yirmi Altı Haziran günü Çorum’dan İskilip’e, İskilip’ten tekrar Çorum’a gitmiş, oradan aracımızı almış, hatta Çorum merkezde Alaca’da mukim şair Durdu Şahin’in muhakkak uğramalısın dediği İsmail Tekkeli hocamıza uğramış ve öylece yola çıkmıştık.

Yol arkadaşlarım yol üstünde Merzifon’a uğramalıyız dese de Prof. Dr. Mustafa Kasım Karahocagil hocamız, bizi Amasya’da bekliyordu. Ve güneş batmadan Kırşehir’e varmak istiyordu. Bu nedenle yanında teğet geçtiğimiz Merzifon’u selamlayıp bu şehrin yetiştirdiği koda sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’ya bir Fatiha okuyarak Amasya yoluna koyulduk. Amasya’ya iki yoldan gidiliyormuş. Mecitözü üzerinden ve Merzifon üzerinden. Mecitözü üzerinden gidilen yol çok yakın ama yol kalitesi iyi değil, Merzifon yolu da İstanbul yolu. (Daha doğrusu Orta Karadeniz’in en işlek yolu.)

Mustafa Kasım Hoca ile Amasya’nın girişinde buluştuk. Ağaçlık bir alandan şehrin yeni mezarlığına gittik. Burada onların aile mezarlığı vardı. Seyfettin Hocamızın mezarı ve aynı zamanda ilk hocam dediği Müftü ağabeyinin mezarı ve ablasının mezarları vardı. Diğerlerine de birer fatiha okuduk. Seyfettih Hocamızın müftü olan ağabeyinin oğlu Sadrettin Karahocagil dostumuz ile Dursunbey kaymakamıyken tanışmıştık. O zamanlar Su Çıktı şiir akşamlarını düzenlemişti kendileri. Biz de o zamanlar Su Çıktı şiir akşamlarından bir tas su içmiştik. Müftü ağabeyin diğer oğlu Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagil Beyi gıyaben tanıyorum.

Mezarlık ziyaretimiz sonrasında Mustafa Kasım Hoca, bizi yaklaşık bin metre yüksekte bir mekâna çıkardı. Bu mekâna kış şartlarında zor çıkılır. Karşınızda Amasya kalesi, biraz aşağıya bakıyorsunuz muhteşem manzarasıyla Yeşilırmak ve nehrin kıyısında sağlı sollu Amasya Evleri… Amasya evleri; burada iç turizm ve dış turizmin canlı olmasından neşet sürekli tadilat görerek günümüze ulaşmayı başarmıştır. Bazı yıllarda Amasya’da şiddetli yağışlardan dolayı Yeşilırmak taşıyormuş. En büyük taşkının olduğu sene Beyazıt Camisi bütünüyle nehir suları altında kalmış. Buradaki birçok yazma eser tahrip olmuştu.

Not: Gelecek yazımızda Amasya ve Yeşilırmak İzlenimlerimize devam edeceğiz