Aman ha! Bu iş gevşekliğe, rehavete gelmez!
“Bir kişiden olacak” demeyin!
Nerede olursanız olun, sandığınıza gidin!..
Sandığınıza sahip çıkın!..
Pazar günü…
Vatandaşlık görevinizi ihmal etmeyin!
Ne kadar kırgın olursanız olun…
Mesele “Memleket Meselesi” deyin...
Bazı noktalardaki yanlışlıklara, eksikliklere takılmayın…
Memleketimize sahip çıkın…
“Nasıl olsa bu iş bitti, ben gitmesem ne olacak, sanki benim oyumla mı
kazanacak ya da kaybedecek” demeyin…
Bir kişi, çok kişidir!
***
Öyle bir memleketteyiz ki, bu birkaç günde, hatta son birkaç
saatte bile büyük tezgâhlarla, sarsıcı olaylarla karşı karşıya kalabiliriz!
Her an “kötü bir
şeyler olacakmış” hissiyle yaşamak çok zor elbette.
Bu seçimden sonra hızla normalleşmeliyiz…
Bunun için de “anormal
yapılara”, “proje yapılara” net bir
şekilde “hayır” demeliyiz!
***
Ortalığa dökülen “by
lock-sosyal medya kayıtları”na bakın…
Memleketimizi sarsan
çok kayıplı büyük patlamaların…
15 Temmuz dehşetinin…
Daha gerilere gidecek olursak;
Gezi tezgâhının, MİT kumpasının, 17-25 Aralık’ın..
Politikaya yeni “parlak”
simaların girmesinin.
“Büyük Siyaset
Projesi”nin…
Birçok şeyin arka plânını büyük ölçüde aydınlatıyor!
***
İçerideki, dışarıdaki, “Marksist-leninist,
muhafazakâr, aşırı dinci” görünümlü “CIA güdümlü” terör örgütleri aynı anda faaliyete geçmişse…
Türkiye’yi “Kaynamayan
tencere iktidar götürür!” sonucuna ulaştırmak için her türlü ekonomik tezgâh
kurulmuşsa…
Gezi sahnesindeki “pembe,
kızıl, yeşil, mor, sarı-kırmızı yeşil” renkler daha sonra “ittifak şemsiyesi” altında
toplanmışsa…
“Yerli Otomobil-
TOGG” projesinin önüne bile, Mustafa Varank Bakan olana kadar
“dahili takozlar” döşenmişse…
Selçuk Bayraktar
hedefe yerleştirilmişse…
Bizim gibi iktidarla hiçbir menfaat ilişkisi olmayan
insanlar, AK Partili yıllar boyunca
sürekli olarak ambargolara muhatap olmuşsa….
Ve hâlâ da oluyorsa….
Ehl-i Sünnet Âlimler,
sürekli olarak “psikolojik”
operasyonlara maruz kalıyorsa…
İlahiyatlarda bile “hadis
ve sünnet karşıtları” inceden inceye güç arttırıyorsa…
Bizler…
“Allah Allah, Recep
Tayyip Erdoğan’a en fazla destek verenler, nasıl oluyor da bu süreçte mağdur
ediliyor” diyorsak…
Politikada tuhaf işbirliği çerçeveleri oluşturuluyorsa…
Şekilsiz-biçimsiz- uyumsuz
sıralar, masalar kuruluyorsa…
Bu işbirliği çerçevesine girenler, durumun vahametini
kavrayıp da “uzaklaşmak”
istediklerinde, türlü tehdit ve şantajlarla karşı karşıya bırakılıyorsa…
ABD ve İngiltere’nin “yıkım
ekibine” açık desteği, her alanda belli oluyorsa…
“Fondaş medya”
yapılanmalarına büyük miktarda kaynaklar akıtılıyorsa…
“Yandaş” denilen
medyanın bazı yerlerinde bile tuhaf tuhaf işler görülüyorsa…
Birçok il ve ilçe başkanlığı ve belediyede “Erdoğan’a zarar veren işler”, büyük
bir pervasızlıkla yürütülüyorsa…
Sayın Erdoğan
sürekli olarak “ikaz etmek”
mecburiyetinde bırakılıyorsa…
“Kırılanların”
sayısı gittikçe artıyorsa…
Her seferine “Ya
Sabır!” çekiyorsak…
Ara sıra taşıp taşıp tepkimizi dışa vuruyorsak...
Vakt-i zamanında “zaman”ın
el üstünde tuttuğu, Abant toplantılarında ağırladığı kişilerin, öne
çıkartılışlarına şahitlik ediyorsak…
Derinlerde, çok derinlerde bir takım yapılar hâlâ aktif
demektir.
***
Elbette kırgınlıklarım var.
Seçimden sonra dile getirmek istediğim bazı hususlar var!..
Elbette her yapılanı doğru bulmuyorum…
Amma velâkin…
Devletimizin tamamlaması gereken birçok iş var.
Büyük projelerin tamamlanması şart!
Devletimizin bağımlılıktan kurtulması şart!
Önümüzdeki süreçte “Hindistan-Çin
Savaşı”nı bile görebiliriz…
“Ukrayna-Rusya gerginliği sıcak savaşa gider” dediğimizde,
“Ne Ukrayna ileri gidebilir, ne de Rusya bütün batıyı karşısına almaya cesaret
edebilir!” diyen çok bilmiş dış politikacılar yine yanılabilir!..
Her şey olabilir…
Bir dağınıklık anında, sınırlarımızın ötesinde Arz-ı Mev’ud Devleti kurulabilir…
Bir dağınıklık anında, memleketimizin bir bölümü “özerklik
mözerklik” dalgasına elimizden gidebilir…
Bir dağınıklık anında, eşcinsel evlilikler yasallaşabilir!..
Bunların emarelerini hep birlikte görüyoruz…
“Proje”nin
önündeki en büyük engelin “Kim”
olduğunu da görüyoruz…
Bütün terör örgütleri O’nu hedef alıyor…
Terör örgütlerini besleyen terör devletleri O’nu hedef alıyor…
Şimdi seçim var.
Vatandaşlık görevimizi yerine getireceğiz Allah’ın izniyle…
Sandıktan Meclis’teki
yapıyla uyumlu bir sonuç çıktığında, “sağlıklı
muhalefet”in yolu da açılmış olacak!..
Yerli ve milli muhalefet…
Yapıcı muhalefet!..
Ve elbette iktidara gelebilmek için var gücüyle çalışan
muhalefet!
***
Bakalım; Tabela
Partisi’ni “sosyal medyada” kurduk.
Kimseden para pul almadan ilerlemeye çalışacağız!
Siyasetin finansmanı sıkıntısını, finansmansız aşabilmenin
gayreti içinde olacağız.
Görenler, ismine bakanlar gülümsüyor, dalgaya alıyor ama…
Bir bakmışsınız, doğruya doğru, yanlışa yanlış diyen tek
parti olarak o kalmış!..
Ya da hadi, biraz mütevazı olalım, böyle yapan birkaç parti
arasında yer almış…
Ve hepsini “tabelası”
altında toplamış!
AMAN HA!.. SAKIN
HA!.. BU İŞ ŞAKAYA, GEVŞEKLİĞE, REHAVETE GELMEZ!
Başladığımız gibi bitirelim en iyisi bu yazıyı:
Pazar günü…
Vatandaşlık görevinizi ihmal etmeyin…
Ne kadar kırgın olursanız olun…
Mesele “Memleket Meselesi” deyin...
Bazı noktalardaki yanlışlıklara, eksikliklere takılmayın…
Memleketinize sahip çıkın…
Bunun için de, “Nasıl
olsa bu iş bitti, ben gitmesem ne olacak, sanki benim oyumla mı kazanacak ya da
kaybedecek” demeyin…
Bir kişi, çok kişidir!