Amaç Türkiye'ye diz çöktürmek
İslam dünyası olarak tarihin en zor dönemlerden birini yaşıyoruz. Savaşlar, terör, kan ve gözyaşı, göç ve ölümler, soykırım nerdeyse coğrafyamızın kaderi haline gelmiş durumda. Artık şu iyice anlaşılmıştır; biz er ya da geç Batı ile büyük bir savaşa tutuşacağız. Bu ihtimal gittikçe güçleniyor. Hazırlıklı olmalıyız.
Türkiye yıllardır içerde üretilen suni gündem ve sorunlarla ve bölgesel ihtilaflarla uğraşmak zorunda bırakıldı. Güç kaybına uğradı. Enerjimiz tüketildi. Ekonomimiz büyük yaralar aldı. Batı’nın kullanımına girdi. Böylece ABD ve Batı’nın Türkiye üzerindeki etkisi ve kontrolü artarak devam etti. Ne zamana kadar?
Erdoğan iktidarına kadar. Bu dönemle birlikte ABD ve Batı’nın Türkiye üzerindeki etkisi bitme noktasına kadar geldi. Onların deyimiyle ‘Türkiye kontrolden çıkmıştı.’ Aslında demek istedikleri şu, ‘Türkiye bizim kontrolümüzden çıktı.’ Bağımsız politikalar izliyoruz. Kendi kararlarımızı kendimiz alıyoruz.
Türkiye içerde ve dışarda kendine ayak bağı olan sorunları çözdükçe güçlendi, etki alana arttı. Artık Türkiye bölgesel büyük bir güç konumunda. Dünyada ise büyük oyuncular liginde. ABD ve Batı bu rolde bir Türkiye ister mi?
Asla istemiyor. İstemediklerini de Suriye’de PKK’ya destek vererek, Yunanistan’da askeri üstler kurarak, İsrail’e şartsız ve ölçüsüz destek vererek gösteriyorlar. Yani bağımsız ve güçlü bir Türkiye istenmiyor çünkü böyle bir Türkiye’nin ne anlama geldiğini biliyorlar. Güçlü bir Türkiye onlara Osmanlıyı hatırlatıyor.
Bir soru daha soralım. İsrail’in, ABD ve Batı’nın Müslümanlara karşı bu kadar azgınlaşmasının ve acımasızlığının sebebi ne?
İslam’a ve Müslümanlara duyulan büyük kin ve öfke…
İslam dünyasının dağınıklığı ve parçalanmışlığı onlara cesaret veriyor. Aramızdaki fikir ayrılıklarıyla, siyasi dağınıklık, iç çekişme ve mezhep kavgalarıyla inanılmaz bir ayrışma yaşıyoruz. Maalesef bu görüntü bizde güç kaybına neden olurken düşmana cesaret ve güç veriyor. Topraklarımızı işgal etme iştahlarını kabartıyor.
Allah’ın: “Ey iman edenler kardeş olun” başka bir ayette ise, “Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin” emri ortadayken bizler ne yapıyoruz?
İnadına inadına gidip onları dostlar ve kardeş ediniyoruz. Onlar yekvücut birlik olurken bizler ayrışıyoruz. Bir uçurumun kenarındayız ama umutsuz değiliz. Bu cenderenin içinden mutlaka çıkacağız çünkü hiç bir güç inancımızdan ve imanımızdan daha büyük ve güçlü değildir. Zulüm su üstündeki köpük gibidir gelecek güçlü bir dalgayla yok olacaktır. İnşallah, bu güçlü dalga bu toprakların insanı olacaktır.
Gazze’nin ayakta kalması Türkiye'nin bekası için çok önemli. Savunulması elzemdir. Neden mi? Birinci dünya harbinde biz Türkler İngilizlere karşı Anadolu’nun savunma hattını Gazze’de kurduk. Biliyoruz ki, Türkiye’nin savunması topraklarımızın dışından başlıyor.
Tarihi bir gerçek daha. İngiltere yarım kalmış planlarını gerçekleştirmek için İsrail getirip İslam dünyasının kalbine yerleştirdi. Bir türlü alt edemedikleri Türkleri teslim alma hayallerini devam ettiriyorlar. Yani Haçlı seferleri devam ediyor.
Evet, asıl amaç Türkiye’nin işgalidir. Coğrafyamızı işgal ortamına hazırlama ameliyesinde bulunan PKK bu amaçla kuruldu. FETÖ bu hayaller için sahaya sürüldü. Gezi olayları ve on beş Temmuz kalkışması bu amaca yönelikti.
Gavur işgal planını adım adım işletmeye çalışıyor. Ancak Gavurun bir planı varsa Allah’ın da bir planı var. Eğer bizler, Allah’ın planına göre hareket edersek onların planları çöp olacaktır. Yeter ki inanın, iman edin.
Büyük işgal planı devrede..
Allah korusun, Gazze düşerse eğer ardından Lübnan ve Ürdün’ün defteri dürülecektir. Sonra gelip Suriye’ye yerleşmiş olacaklar. İngiltere ve ABD başından beri bu planın baş aktörleri durumunda. Dünya kamuoyunun tepkisinden çekinildiği için şimdilik arka planda kalıyorlar. İran’ın savaşa dahil olması bekleniyor.
Bu plana, bölgemizin işgal planına Türkiye’nin bitaraf kalması mümkün değildir. Çünkü bu plandan Türkiye’nin işgal edilmesi amaçlanıyor.
Türkiye olarak bizim birlik ve bütün olmamız şart. Güçlü olmamamız gerekiyor. Başka çaremiz yoktur.