Altın Milyar Teorisi ve Türkler
Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, geçen hafta Cumartesi günü beşinci Küresel Genç Diplomatlar Forumu'nda yaptığı bir konuşmada; ABD liderliğindeki Batı'nın “altın milyar” projesini kınadı.
Lavrov; “ABD liderliğindeki Batı tarafından dayatılan yeni sömürgeci, kurallara dayalı düzeni kategorik olarak reddediyoruz” dedi.
Ayrıca; “Bu düzen, dünyanın, her şeyi peşinen yapma hakkına sahip ayrıcalıklı bir ülkeler grubuna ve bu "altın milyarın" ayak izlerini takip etmek ve hizmet etmekle yükümlü olan dünyanın geri kalanına ırksal olarak bölünmesini öngörmektedir” diyerek bu projeyi ırkçılıkla itham etti.
Putin de “sözde altın milyar projesinin toplam hakimiyet modelinin adaletsiz olduğunu” açıklamıştı. Ve “Neden dünyadaki tüm nüfusun bu altın milyarı herkese hükmetsin ve kendi davranış kurallarını dayatsın?” diyordu.
Putin’e göre “Altın milyar projesi, dünyayı birinci ve ikinci sınıf insanlar olarak bölüyor, bu nedenle de bu planlama ırkçı ve yeni sömürgecilik biçimidir.
Bu konuda, Anatoly Tsikunov adlı bir Rus yayıncı tarafından “Dünya Hükümetinin Komplosu: Rusya ve Altın Milyar” başlıklı bir de kitap yayınlandı.
Peki, nedir bu altın milyar teorisi?
1727 yılında kurulan 300’ler komitesinin bir projesi olarak biliniyor. Yalnız bu projeyi anlamak için evvela Malthusizm’den bahsetmemiz gerekiyor.
Thomas Malthus, populasyonların yiyecek kapasitesinden daha çok büyüdüğünü ortaya koymuştu. Gruptaki pek çok birey açlık nedeniyle yok olacaktır. Sınırlı kaynaklar, en kapasitelinin ancak geçebileceği bir filtre görevini görmektedir.
Malthus’un “An Essay
on Population” (Nüfus üzerine bir deneme 1798) adlı kitabındaki fikirleri de “Nüfus
Teorisi” olarak isimlendirilir. Bu kitapta, nüfusun geometrik bir artışla
çoğaldığını ve 25 yılda bir iki katına çıktığını buna karşılık besin
maddelerinin aritmetik olarak çoğaldığını dile getirmiş ve nüfus artışlarını
dengelemek için sosyal yardımların kesilmesini önermiştir.
Ona göre sosyal yardım yerine nüfus artışının zararlarını anlatan eğitimin önemi daha fazladır.
Bu fikirlerle 300'ler komitesi tarafından hazırlatıldığı hedeflenen “Altın Milyar” aslında, dünyada yaşayan insanlar olarak yaşaması ve genel olarak kapsamlı şekilde faydalanılması için bir hayali yaşaması planlanıyor.
Bunun içinde, dünya nüfusunun 1 milyara çekilmesi gerekiyor. Tabi bu sayıların inilmesi için, dünyanın bazı bölgelerine atom bombası atılması gerekmiyor. Özellikle çocuklarımıza zararlı alışkanlıkların kazandırılması ve muhakeme yetilerinin köreltilmesi gibi bir amaç güdülüyor.
300'ler komitesi tarafından hazırlatılan “Altın Milyar” modeline göre dünya ikiye ayrılıyor zenginler ve zenginlere hizmet edenler.
Altın Milyar
statüsünde olacak olan ülkelerden bazıları şunlar; ABD, Kanada, AB, Japonya,
Avustralya, Yeni Zelanda ve İsrail. Görül gibi, bu ülkeler arasında Türkiye, Rusya ve Çin gibi ülkeler yer almıyor.
Bu teorisyenlere göre
dünyada Türklerin yaşamasına bile gerek yok!
Diğer taraftan Rusya’nın 15 milyon kadar olması düşünülüyor. Margaret Thatcher’in böyle bir cümle sarf ettiği söyleniyor.
Ne var ki olaylar her zaman Batı’nın planladığı gibi
ilerlemiyor. Rus analist LeonidSavin’in de dediği gibi; dünya halkları artık Washington'un tek kutuplu hamlelerinden bıktı ve
dünya çok kutupluluk yönünde ilerliyor.
İnsanlık son 300 yıldır küreselcilerin tek kutuplu, acımasız operasyonlarından bıktı. Son üç dört yıllık süreçte bile neler yaşadık.
Sözde pandemi salgını
ile dünya piyasaları altüst oldu. Aşı ve kısıtlama dayatmalarıyla insanlar iki
yıldır nefes bile alamadı.
Aşırı Rus nefretinin körüklenmesiyle ülkeler yaptırıma zorlandı ancak bunun faturası ağır oldu. Artık tüm planları ellerinde patlıyor. Rusya bunun farkında ya Türkiye?