Altın Her Zaman Ağırdır
Geçtiğimiz hafta Bloomberg yayımladığı bir haberde oldukça dikkat çekici bir başlık kullanmıştı. Başlık aynen şu şekildeydi: “Dolar cazibesini kaybediyor, yatırımcılar satış için sırada...”
Merkezi ABD’de bulunan ve ağırlıklı olarak ekonomi haberleri yayımlayan bu kanalın böylesi bir başlık kullanması olağan dışı bir durumdu aslında.
ABD merkezli olup doların cazibesini yitirdiğini, küresel rezerv para olma özelliğini kaybedebileceğini dile getiren elbette sadece Bloomberg değildi.
Tam bir yıl önce yine ABD merkezli JP Morgan Bankası doların küresel rezerv para statüsünün yakında biteceğini ve müşterilerini buna göre pozisyon almaları gerektiği konusunda uyarmıştı.
JP Morgan’ın geçen yıl dillendirdiği ve Bloomberg’in bugünlerdeki başlığı ABD’nin kendi içinde yaşadığı güç mücadelesini adeta gözler önüne seriyor adeta.
Yaklaşık beş yıldır çeşitli yazılarımda anlatmaya çalıştığım küresel sermaye ile ulus devletler arasında yaşanan güç mücadelesinin birer yansıması olarak bu sürecin yaşandığını görüyoruz.
Küresel Sermaye yapısının üretim merkezini Çin’e kaydırmasıyla birlikte yeni merkezleri Çin olmuş ve ABD’de milliyetçi cephenin temsilcisi olan Trump’ın başkan seçilmesiyle birlikte bu güç çatışması adeta ayyuka çıkmıştı.
ABD seçimlerinin yeniden yaklaştığı bu dönemde çatışmalar şiddetlenirken doların gücü giderek artan bir şekilde sorgulanmaya devam ediyor.
2008 krizi sonrasında dünya merkez bankalarının rezervlerindeki dolar miktarının %64'lerden 2019 yılı itibariyle %55'lere gerilediği düşünülürse bu seviyenin son dönemde giderek azaldığını söyleyebiliriz. Doların değer kaybı ve altının güvenli liman olarak değer kazanması önümüzdeki dönemde altının giderek hak ettiği değere ulaşabileceğini göstermektedir.
Doların cazibesini kaybetmesindeki nedenlerden biri de ABD Merkez Bankası FED’in bilanço genişletmesiyle ve devam eden mali teşvikleri olduğunu söyleyebiliriz.
Buna karşılık özellikle son bir yıldır altının hızla değer kazandığını hep birlikte görüyoruz.
İşin aslına bakılırsa küresel rezerv para olarak zaten altının kullanılması gerekiyor. Tarih boyunca altının kıymetli maden olarak değer gördüğü, para olarak kullanıldığı herkesçe malum.
Giderek artan talep ile birlikte altın madeninin rezervleri azalmakta ve çıkarma maliyetleri giderek artmaktadır. Bu durum bile altının rezerv para olarak kullanılması gerektiğinin en büyük göstergesidir. Çünkü ABD para birimi olan doların rezerv para olarak görülmesi ve kullanılmasının ABD’nin önemli ölçüde hegemonik güç elde etmesini sağlarken istedikleri kadar para basmalarına ve böylece borçlarını finanse etmelerine de olanak sağlıyor.
2008 krizi sonrası hızla parasal genişleme altında para basıp dağıtan ABD, son dönemde de pandemi bahanesi ile para basıp dünyaya dağıtmaya başladı. Herhangi bir karşılığı olmayan ABD dolarının rezerv para olarak kullanılması, küresel ekonomi için gideren daha büyük tehlikeler oluşturmaya başladı. Ancak küresel rezerv para olarak altının kullanılması, bu tehditleri büyük ölçüde azaltacaktır. Aynı zamanda ABD’nin küresel ekonomideki hegemonyasını zayıflatırken ülkelerin bağımsızlaşması için de önemli bir adım olacaktır. Türkiye gibi bazı ülkeler karşılıklı ticaretlerinde yerel para kullanımı konusunda adımlar atmaya çalışsa da bunun da karşılığının altın olarak belirlenmesi ülkelerin karşılıklı olarak güvenlerini artıracaktır.
ABD’nin son dönemde artan hırçın politikaları, Türkiye gibi bazı ülkelere kendi para birimi olan dolar üzerinden operasyon düzenlemeleri ve artan ticaret savaşları sebebiyle doların küresel rezerv para olma özelliği giderek azalırken yerine kripto paraların geçmesi yönünde çalışmalar olsa da altın gibi gerçek bir madenin hak ettiği değeri görmesi elzemdir.