Altı yıl 611 yazı ve bir dönemin özeti
Elinizdeki yazı başlıkta vurguladığım gibi 611’inci yazıdır. 25 Aralık 2015’te başladığımız köşe yazarlığında tamı tamına Altı yılı geride bıraktık.
Türkiye ve dünyada enteresan
olaylarının yaşandığı bir dönemi kapsıyor. Bu nedenle bizlerde yazılarımızla bu
dönemin tanıklığını yaparak tarihe notlarımızı düşmüş oluyoruz.
Yazılara başladığım dönem
Türkiye’de hendek olayları yaşanıyordu. 7 Haziran 2015 seçimleri ve ardından
çıkan siyasi kaos 1 Kasım seçimleri ile çözülmüştü. Fakat Ahmet Davutoğlu’nun
AK Parti’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ve ekibini tavsiye etme
girişimleri siyasetin durulmasını engelledi. Bu nedenle bir taraftan Hendek
olayları ve bir taraftan özellikle Başkentteki terör saldırıları, bir taraftan
siyasi belirsizlik ülkenin kaosa sürüklendiği dönemedir.
Meclis’i ile siyasetçisi ile
bürokratı ile siyasetin ve Ankara’nın gülen yüzünü kaleme alarak hafta sonu
tadında yazılarla başladığımız köşe yazılarımız maalesef siyasetin, Ankara’nın
gerçek yüzünün tanıklığına döndürdü bizi.
Nasıl döndürmesin ki?
Diyarbakır-Şırnak-Nusaybin üçgeninde yaşanan hendek olaylarının perde arkasına
vakıf olursanız, siyasetin kirli oyunlarına şahit olursanız, Ankara’da patlayan
bombaların darbelere giden yolda ateşten döşenen parke taşları olduğunu
anlarsanız ne kadar Ankara’nın ve siyasetin gülen yüzünü yansıtabilirsiniz ki?
Altı yıl içinde üç genel seçim,
bir referandum ve bir yerel seçim geçirmişiz. Hendek olayları, Suriye
gerginliği, Rusya ile uçak krizi, ABD ile rahip olayı, Suriye harekâtları(Fırat
Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, İdlip Operasyonu gibi), Doğu Akdeniz’deki
gelişmeler, Karabağ savaşı en önemlisi 15 Temmuz darbe girişimi yaşanmış.
Türkiye Parlamenter Sistemden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçmiş.
Bu dönem içinde ABD üç başkan
değiştirmiş. Obama gitmiş, Trump gelmiş. O da gitmiş Biden gelmiş. Balkanlar ve
Kafkaslar patlamaya hazır bombalar haline dönüşmüş. Akdeniz kaynayan kazana olmuş,
Türkiye Libya ile denizden ekonomik münhasır alan anlaşması ile oyuna dâhil
olmuş, Ege ve Yunanistan ABD’nin mülkü
haline gelmiş.
Halen devam eden ve bütün dünyayı
saran asrın salgını yaşanıyor. Süper devletlerin bir virüs karşısında nasıl aciz kaldıklarına
şahit oluyoruz. Salgın ile insanlığın nasıl esir alınmak istendiğini hayretler
içerisinde izliyoruz.
Dünyanın eskisi gibi olmayacağı,
yeni bir dünya düzenine doğru gittiğimiz algıları ve bu yenidünya da ülkelerin
rol kapma çabalarına sahne oluyor.
Türkiye’nin son yaşadığı döviz
kuru endeksli ekonomik kaosu bugünlerde yaşıyoruz.
Kısaca köşe yazarlığına
başladığımız 25 Aralık 2015’ten bu yana
yaşanan o kadar olay, şahit olduğumuz o kadar gelişme, tanık olduğumuz o
kadar hadise var ki biz bu dönemin bir kısmının tutanağını kaleme alarak tarihe
not düştük.
Gelecek yıllarda Türkiye’de neler
yaşanmış diye merak edenler bir dönemin özetini bu yazılardan okuyarak
öğrenebilirler.
Unutmadan 6 yıl önce bana cesaret
vererek bir nevi emrivaki ile yazılara başlatan değerli dostum Şükrü Kamber’e,
bu yazıların yayınlanması için gazetede köşe ayıran Ali Adakoğlu ve ekibine
teşekkürleri mi sunuyorum.
Elimizde kalem, aklımız işlediği
müddetçe yazmaya devam edeceğiz. Yazmak güzel. Çünkü yazarak hayat okulunun
öğrencisi olmaya devam ediyor ve öğreniyorsunuz.
Kalın sağlıcakla…