Almanya'nın soykırım macerası
Dün bu yazıyı kaleme aldıktan sonra Almanya Federal Meclisi Sözde Ermeni soykırım tasarısını görüşecekti. Tarihin ilk tescilli soykırımını yaptığı kabul edilen Almanya'nın bu tavrını anlamak zor olsa gerek. Alınan karar ile Almanya'nın eline ne geçecektir? Hangi çıkarını ve hangi problemini çözecektir? Bu tasarı durup dururken ortaya çıkmamıştır. Bir alt yapısı vardır. Neden gecen yıl getirilmedi de bugün getiriliyor. Ermenilerin karakaşı, kara gözü için değil her halde. Almanya Anayasa Koruma Teşkilatı ve derin devletinin mutlaka bir hedefi veya kuyruk acısı vardır. Tüm bunları doğru görmekte yarar vardır.
Bir taraftan son 5 ayda 5 kez Türkiye'ye geleceksiniz. Bir taraftan mülteci krizi ile boğuşurken Türkiye'den yardım dileyecek ve yalvaracaksınız sonra da işiniz bitince böyle bir yasayı Meclis'inizden geçireceksiniz. Düz mantıkla izahı çok zor bir durum. O nedenle daha farklı pencerelerden bakmadan olayı çözmek imkansızdır. Hani bir tabir vardır; 'Şeytan detaylarda gizlidir'. Bu kapsamda dünkü medyada iki farklı haberin içeriği gözüme çarptı. Hatta üç haberin. Yorumları onlar üzerinden aktarmak ufuk açacaktır.
Tibet'in Dini Lideri Dalay Lama 'Avrupa fazla mülteci aldı. Almanya Arap Ülkesine dönüşemez' açıklaması yapmış. Bir diğer haberde sözde soykırım tasarısı konusunda uyarıda bulunan Eski Berlin İçişleri Bakanı Ehrhert Körting'in açıklamaları. Körting'e göre bu tasarının kabul edilmesi halinde Türk toplumunun gerginleştireceğini ve iç barışı tehlikeye atacağı uyarısında bulunuyor. Diğeri ise Ermenistan Devlet Başkanı'nın haberi.
Hem Dalay Lama'nın uyarısı, hem de Körting'in iç barışı tehlikeye atacağı açıklaması üzerinde çok durmakta yarar vardır. Çünkü birisi Avrupa'ya ve direk Almanya ya 'Eğer mültecilerle birlikte artan Müslüman nüfusa çare bulmazsan ülken Müslümanlar tarafından işgal olacak' diyor. Bu kapsamda tedbir alınmasını istiyor. Diğer taraftan Körting'in 'İç Barış tehlikeye girer' açıklamasının anlamı ise Almanya'da çatışmadır. Sadece bu iki açıklamadan çıkaracağımız sonuç eksik kalacaktır ama biz yinede zikretmeden geçmeyelim. Alman derin devleti bir süredir devam eden yabancı düşmanlığı ile birlikte yabancıların ülkeden uzaklaştırılması politikası yürütüyor olabilir. Bu kapsamda en etkili yol iç barışın tehdit edilmesidir. Çünkü yabancıları haklı olarak göndermenin tek gerekçesi güvenliktir. Bugünkü Avrupa ülkeleri güveliği bozucu hareketler hissettiklerinde bütün hakları rafa kaldırmakta maharetlidirler. İşte Fransa, İşte Belçika örnekleri.
O nedenle dün Alman Federal Meclis'inde görüşülen sözde Ermeni soykırım tasarısı bu ülkede bulunan Türk toplumunu kışkırtmaya yönelik önemli bir girişim olmadığını kimse söyleyemez. Bu yasa sonrası Türk toplumunun göstereceği tepkiye göre Alman ırkçılarının da organize hareketleri ile ortamın gerginleşmesi söz konusudur. Olayların büyümesi halinde Alman kamuoyu rahatlıkla ikna edilerek Türklerin geri gönderilmesi propagandası başlayabilir. Çok düşük ihtimalle de olsa bunu görmekte yarar vardır. Tedbirlerimizi ona göre almalıyız.
Ayrıca Almanya'nın Ermenistan'a açılma çabalarının bu tasarıda etkisi var mıdır? Bu tasarı ile Ermenistan'ı memnun edip Kafkaslardaki enerji koridoru konusunda söz sahibi olma çabası da göz ardı edilmemelidir. Çünkü güçlenen Azerbaycan karşısında geçtiğimiz haftalarda Ermenistan'ın yaşadığı panik ortada. Bu kapsamda sadece Rusya'nın kalkanındaki bir Ermenistan'ın korunması güç. Kafkaslarda var olmak isteyen Almanya'nın hamlesini böylede okumakta yarar vardır.
Yoksa Almanya'nın böyle bir tasarıyı getirmesinin hiçbir gerekçesi yoktur. Kaldı ki bir Ermeni soykırımı söz konusu ise 1. Dünya Savaşında Alman generallerinin suç ortağı olduğu açıktır. Birçok cephede birlik komutanları onlardı çünkü.
Gelişmeleri bekleyip görelim.
Cuma'nın bereketi üzerinize olsun