Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Almanya İzlenimleri-3

(Çevre, gözlem ve geri dönüşüm üzerine)

Evliye Çelebi’den bir miras olarak düşünüyorum, gördüğümüz yerlerin bilgisini vermek kendi dilimizce bir aktarım olsa da okuyan nice kişiye ilham olmak.

İlgimi çeken yerlerden Almanya Köln Katedrali 1248 yılında yapımına başlanıp 1880’de bitmiş. Bir ibadet yerinin heybeti, çevresi beni çok etkiledi. Yine Ren nehri ve çevresi suyun azizliği hoşuma gidenlerden.

Almanya yeşili yok ederek binayı kurma çabasında olmamış hiç. Eski binaların restore edilerek kullanılıyor olması da mekân ruhunu kaybettirmemişti. Düşünsenize 80 yaşınıza gelseniz de çocukluğunuzdaki sokak hala aynı özelliğini koruyor.”

Taş yapıların daimî kalması, otantik görünümleri, yüksek olmayan binalar yine gönlüme hoş gelenlerdendi.

İlgimi çeken bir başka durum da sokak temizleyicilerinin olmamasıydı. Çöp kutuların yanlarına bırakılan şişeleri toplayıp ücret almaları, beraberinde herkesin pet şişelerini evlerinde biriktirip üzerlerinde yazan para miktarı kadar ücret almaları geri dönüşümüne ve çevre temizliğine ciddi bir katkıydı. Çöpçülerin olmamasına rağmen sokakların temiz olması bir sorumluluk örneğiydi. Bu çevre bilincini oluşturmak için ne kadar gayret sarfettiğimizi bir öğretmen olarak buraya not düşebilirim.

Bir okulda hizmetlinin elinden süpürgenin düşmemesi, sorumluluk bilinci noktasında nerelerde nasıl yanlışlar yaptığımızı gösteriyor sanıyorum. Yazdıklarım aynı zamanda bir özeleştiri de…

Almanya; uçsuz bucaksız yeşil alanın içinde dinlenme ve spor yapma imkanlarının sunulduğu bir ülke. Bireysel araçtan çok bisiklet, tren, tramvay gibi toplu taşıma kültürü yaygınlaşmış. Ülkenin gürültüden uzak sakin hali yine dikkatimi çeken unsurlardan.

Havası, sakinliği, bol yeşili bana sunulan güzel yüzüydü. Mekanlara girerken yüz yüze geldiğimiz insanların, aynı dili konuşmamak da selam vermesi yine hoşuma giden başka unsurlardan.

Şunu demeden de edemeyeceğim. Maddi olarak temizliğe düzene geri dönüşüme önem veren bu insanlar israftan da çokça kaçınıyorlar. Selam veriyorlar, var olsa bile tüketime dikkat ediyorlar. Bir Müslümanın taşıması gereken özellikleri taşıyorlar aslında. Bunları düşünürken bizim dinimiz tüketim çılgınlığını, çöp bidonlarının dolup taşan hallerini israfı yasaklıyor. Buna rağmen çokça olumsuz örnekle karşılaşıyoruz.

Kişiler kendi ihtiyacı olmayan eşyaları sokakta belirli yerlere bırakabiliyordu, ihtiyaç sahipleri gidip oralardan alabiliyordu. Bu da çok hoştu.

Batı; batıl bir zihniyetle Müslümana cephe alsa da bizim için çok da zor olmayan ama başaramadığımız Müslümanca nice işi başarmış ve bu rutinle ülkenin temiz ve düzenli halini koruyorlardı. Kuralların yediden yetmişe uygulandığı ortam ferahlık getiriyordu. Fiziki şartların sunduğu bu rahatlık birçok eksiği de kapatıyordu. Resmi birimlerde teknoloji yaygınlaşmamıştı mesela, bizim gibi lüks evleri yoktu. Bizim birbirimize manevi bağlılığımız ilişkilerimizin bir kısmı bile yoktu. Fakat ‘’çevre ve yeşile dair hususların örnek alınması, sıfır atık ve geri dönüşüm örnekliği hususundaki kuralların birebir uygulanması muhteşem olurdu’’ diye düşünüyorum.

Manevi temizlik, taharet musluğu kullanma, kardeşlik ruhu örnekliği de bizlerden onlara aktarılacak olsa onların hayatında da nice şey değişir. Çok değerli Alman Müslümanlarla da tanıştım. Rabbim güzellikleri taşıyanlara hidayet versin.

Doğa emaneti, insan emaneti ile birleşince güzel. Biz bu ikisini dengeleme gayretini elden bırakmayalım. İnsansız doğa kendini devam ettirir de doğasız insan kıvranarak yaşamaya mahkumdur vesselam…