Almanlar Erdoğan'a hak veriyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Berlin’de Almanya Başbakanı Olaf
Scholz ve Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ile görüşmesinin yankıları
Avrupa’da devam ediyor. Alman medyası ve siyasetçileri İsrail’in Filistin’de
işlediği vahşeti görmemeye özen gösteriyor.
Erdoğan ise, ‘’İsrail’in
Gazze’deki saldırılarına son vermesi gerektiğini’’ çok açık bir şekilde
ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘’insan
hakları ihlalleri konusunda tüm dünyadan gelebilecek tepkinin önemli olduğunu’’
söyledi.
İsrail, okul, hastahane, cami, kilise, bebek, kadın, yaşlı
ayrımı yapmadan bombalarla, yakıyor..yıkıyor..öldürüyor...Bütün bu katliamlar
tüm dünyanın gözü önünde olduğu hâlde Alman Başbakan, hiç sıkılmadan: ‘’İsrail’in kendini savunma hakkı vardır’’
dedi.
Olaf Scholz’un açıklamasını hayretle izledim. Çünkü Filistin’de
büyük bir acı yaşanıyor. Hâlbuki acı, üzücü olaylar karşısında insan ruhunun,
derinliklerinden ortaya çıkar. Filistin’de akıtılan masum çocukların kanı, göğe
yükselen annelerin çığlıkları, insanı sarsacak kadar şiddetlidir.
Olaf Scholz’u dinlerken, Rus yazar Tolstoy’un şu sözleri
zihnimden geçti: ‘’Acı duyabiliyorsan
canlısın. Başkasının acısını duyabiliyorsan insansın.’’ Peki, bu Almanlar
göğü titreten Filistinlilerin acısını duymuyorlar mı? Yoksa bunlar şuurunu
yitirmiş insan görünümünde kalpsiz robotlar mı?
Bu ve benzeri soruların cevabını bulmak için, zaman zaman
fikirlerine başvurduğum, siyaset bilimi alanında çalışan, bir Alman Akademisyen
ile görüştüm. Kendisiyle yıllar önce Frankfurt’ta ’Alman Milli Kütüphanesi’nde
tanışmıştık. Adını yazmamı istemediği için biz de yazmadık. Kendisiyle uzun bir
röportaj düşünmüştük fakat vakti olmadığı için sadece dört soru yöneltebildik.
Erdoğan’ın
Almanya ziyaretini nasıl değerlendiriyorsunuz?
-Erdoğan’ın liderliğindeki Türkiye, Filistin’deki katliamı
durdurmak istiyor. Dünyadan ve Avrupa’dan İsrail’e tepki gösterilmesini
bekliyor. Bu son derece haklı ve insani bir beklentidir. Bu açıdan Erdoğan’ın
Almanya ziyaretini doğru düşünülmüş diplomatik bir girişim olduğunu
düşünüyorum.
Olaf
Scholz’un açıklamalarını nasıl buldunuz?
İsrail yanlısı lobilerin toplumda söz söyleme durumunda
olan tüm kesimlerin üzerinde büyük bir baskısı bulunmaktadır. Geçmişte yaşanmış
acıları istismar ederek, İsrail’e yönelik en ufak eleştiriyi bile ’Antisemitizm’ damgasıyla mahkûm
edilir. Olaf Scholz’un açıklamalarına bu baskı yansıdı ve Alman halkının
duygularına tercüman olmadı.
Erdoğan’ın
açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
-Belki birçok insana şaşırtıcı gelecek ama: Batı’da Sayın Erdoğan’a
duyulan öfkenin gerisinde büyük bir hayranlık duyulmaktadır! Bu biraz felsefi
ve derin bir konudur ama kısaca şöyle izah edeyim. Bir insanın inandığı gibi
konuşabilmesi için, önce berrak bir zihne ve sarsılmaz bir karaktere,
istikrarlı bir ruh hâline sahip olması gerekir. Zira istikrarlı bir ruh
yapısına sahip bir insan, ancak istikrarlı bir söyleme sahip olabilir. Dikkat
edin Sayın Erdoğan, bütün uluslararası toplantılarda hep aynı söyleme ve tavra
sahiptir. Zaten kendisine duyulan hayranlıkta, öfkede, bu açık sözlü tavrından kaynaklanıyor.
Bunu
biraz açabilir misiniz?
-Yeterince açık değil midir? Avrupa liderlerinin İsrail’e
diyemediğini Erdoğan, söyleyerek hayranlık uyandırıyor! Tabi bu açık sözlü
oluşu, Batılı liderlerin cesur olmadıklarının görülmesini sağlıyor bu da öfkeye
neden oluyor! Almanlar, Erdoğan’ın İsrail vahşetini eleştirmesinden memnundur.
Zira diğer liderlerin diyemediğini diyor.
Alman hocayla kısa süren sohbetimiz bu kadardı. Görüldüğü
gibi Siyonist lobiler, Alman siyasetçilerini,
medyasını ikiyüzlü olmaya zorluyor. Böylece insanoğlunun en zayıf ve en çürük
yanı, ikiyüzlülük olarak ortaya çıkıyor.