Dolar (USD)
34.49
Euro (EUR)
36.25
Gram Altın
2962.10
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
14 Ağustos 2024

Alman Yargısının Kararı Tüm Vicdanları Kanatmıştır

Vicdan kavramı konusunda Türk Dil Kurumu: ‘’Kişiyi kendi davranışları hakkında bir yargıda bulunmaya iten, kişinin kendi ahlaki değerleri üzerine dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan duygu’’ der. Vicdan, kavramının mahiyeti hakkında düşünürler farklı yorumlarda bulunmuştur. Örneğin bazı düşünürlere göre vicdan, doğuştan insana verilmiş bazıları ise, sonradan kazanılan bir duygu olduğunu iddia etmişlerdir.

Ancak ister doğuştan, ister öğretim-eğitim yoluyla sonradan teşekkül etmiş olsun vicdan, toplumda huzuru tesis etmek için insanoğlunun sahip olduğu en önemli güçtür. Dolayısıyla çıkarılan bir yasa veya yargılama sonucunda verilen bir karar, vicdana uygun olmalıdır. Çünkü meşruiyetin asıl kaynağı vicdandır.

Buradan hareketle vicdana uygun olmayan bir yasa, oybirliği ile çıkarılsa bile meşru değildir. Onun için vicdan, gerek bir toplumda gerekse toplumlar arasında ki ilişkilerde, düzeni sağlamak ve devam ettirmek için, hayati bir öneme haizdir.

Bu bakımdan toplumları oluşturan bireylerde vicdan bilincinin gelişmesi son derece önemlidir. Zira vicdanın temel alınmadığı yerde, yardımlaşmanın yerine bencilik, merhametin yerine acımasızlık, güvenin yerine korku, adaletin yerine zulüm hâkim olur. Çünkü vicdan, iyiyi kötüden, temizi pisten, doğruyu yanlıştan ayırt etmemizi sağlar.

Dünyanın her yerinde dini, dili, rengi, kültürü, ne olursa olsun vicdan sahibi insanlar vardır. Bu insanlar 7 Ekim’den beri İsrail’in Filistin’de işlediği insanlık suçuna karşı, itiraz ediyorlar, sesini yükseltiyorlar. İsrail’in işlediği vahşete itiraz eden insanların bir kısmı işini bir kısmı kariyerini kaybetti ama vicdanlı duruşlarını kaybetmediler.

Hatırlanacağı gibi 25 yaşındaki Amerikalı asker Aaron Bushnell, Washington’daki İsrail Büyükelçiliği önünde Netanyahu’nun işlediği vahşette daha fazla dayanamayarak kendini ateşe vermişti. Bushell’in son sözleri ‘’Özgür Filistin’’ olmuştu.

Geçtiğimiz günlerde Berlin’de Ava Moayeri isminde genç bir hanım İsrail barbarlığını protesto ederek: "Nehirden Denize, Filistin özgür olacak" diye bağırdığı için 600 avro para cezasına çarptırıldı. Moayeri'n avukatı Alexander Gorski, bunu "Almanya'da ifade özgürlüğü için oldukça karanlık bir gün" olarak niteledi.

Alman yargısı, hiçbir insani değer tanımayan İsrail’in işlediği vahşetin eleştirilmesine bile tahammül etmemesi, ifade özgürlüğünün ötesinde vahim bir duruma işaret etmektedir. Zira geçmişte Yahudilere karşı soykırım işlemiş, bugün İsrail’in işlediği soykırımı desteklemesi, Alman devletinin her zaman soykırımdan yana tavrını yansıtmamaktadır.

Alman yargısı, genç hanıma verdiği cezanın gerekçesinde: ‘’Filistin topraklarında özgür bir Filistin talep etmenin İsrail’in yok edilmesi’’ olarak gösterdi. İlginçtir aynı Almanya, PKK terör örgütünün pervasızca bölücü propaganda yapmasına ses çıkartmıyor. Hatta Türk yargısı, terör propagandası yapanları cezalandırdığı zaman Alman medyası koru hâlinde ‘’Türkiye ifade özgürlüğünü kısıyor’’ derler.

Görüldüğü gibi, Alman yargısı, zulme uğrayan Filistin halkı ile dayanışma cesaretini gösteren genç hanımı cezalandırırken, İsrail’in devam eden toplu katliamlarını, işgallerini çarpık ‘’apartheid’’ anlayışını desteklediğini göstermektedir.

Hâlbuki Moayeri’ye verilen ceza, hukukun temel ilkelerine, vicdana aykırı dar görüşlü, politik bir karardır. Her fırsatta hukukun üstünlüğü ve ifade özgürlüğüyle övünen Almanya için utanç verici bir durumdur. Demem o ki Alman yargısının kararı tüm vicdanları kanatmıştır.