Allah'tan ümidini kesme… Mutlu ol!
Her insan bütün hayırların kesintisiz bir şekilde kendisine gelmesini, zararların da gelmemesini, geldiği zaman da erkenden gitmesini arzu eder… Bununla birlikte her istediğine de ulaşmak ister… Bu, bütün insanların ortak arzularıdır…
İnsanın her istediğinin olacağı garantisi verilmiş bir yere gelmediğimizi, isteklerimizin bizim için hayırla mı yoksa şer ile mi biteceği hakkında bilginin de verilmediği bir dünyaya geldiğimizi de unutuyoruz…
Bu unutkanlıkla birlikte her insan kendi amellerini kendisinin yarattığını zannedercesine bir hayat yaşadığı için kendi kendine yeterli olacağını da düşünür… Yani, kendi aklı ve tecrübesiyle kazanç elde edeceğine, kıvrak zekaya sahip olanların kolaylıkla zengin olacağına, yine tecrübe ile başa gelen musibetlerden kolayca çıkacağına da inanır…
İmtihan yeri dediğimiz bu dünya, insanın arzuladığı gibi hazırlanmamıştır… İnsan her isteğine erişemeyebilir:
“Yoksa insanın her temenni ettiği yerine gelecek midir?”
Aceleci bir fıtratla yaratılan insanoğlu istediğine kavuşamayınca meşru olmayan sebeplere başvurarak isteğine erken ulaşmak ister. Asla sabır göstermez… Bu maddi de olabilir manevi de…
Meşru olan yollar tıkanınca ümidini yitirir ve kendini derin ve karanlık bir boşluğa salıverir… Ümidini yitirmiştir artık… O yaşayan bir ölü gibidir adeta… Çünkü gelecek hakkında yorum yapmıştır… Gelecek hakkında zanla hareket etmiştir… Başka bir deyişle Allah’ın sır dediği levhi mahfuzdaki kendi adına haberleri okuma iddiasında bulunmuştur…
Yani; “Şu dakikaya kadar isteklerime ulaşamadım. Bundan sonra da ulaşacağımı düşünmüyorum/inanmıyorum. Bütün kanallar kapandı yüzüme…!” demek istemiştir…
O kanalları kapatanın ve dilediği zaman açacak olanın Allah olduğuna inanamamıştır… Ya da başka kanallar açmaya güç yetireceğine de inanası gelmemiştir… Bu sebepten dolayı ümidini kesmiştir…
Aslında bu insanlar Allah’a karşı zaten ümitli değillerdi… Kendi güç ve kuvvetlerinin tıkanması sonucu belki olağan bir durum olur da Allah bu işi çözer diye kısa bir süreliğine umut etmişlerdi…
***
Allah’tan ümidi kesmek…
Allah’ın yeryüzüne müdahale edecek gücünü görmemek…
Allah’ın bağışlama sıfatlarına inanamamak… (Özellikle günah işleyipte bağışlanmayacağına inanan kesim için söylüyorum)
Allah’tan ümidini kesen bir insan dua etmeyi de bırakır… Duanın fayda vermediğine ve vermeyeceğine inanacağından dolayı haram adreslere tevessül eder… Bu haram olan adresler hem ameli hem de akidevidir…
Bu konunun ne denli önemli olduğunun idrak edilebilmesi için vallahi şu ayet yeterlidir:
“… Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah’ın rahmetinden ancak kâfir bir millet ümidini keser.”
Allah’tan ümidi kesmek…
Yelkenleri indirmek… üzülmek… karamsar olmak… Haram yollara başvurmak… Stresli olmak… Güven kaybetmek… Kalan ömrü heba etmek… Bu açıdan bakıldığında gerçekten büyük bir cürme imza atıldığına şahit oluruz… Rabbimiz bizleri ümitsizlik çukuruna düşürmesin… O çukura girenler genelde çukurdan dışarıya çıkamazlar. Çünkü;
“Ben kulumun zannı gibiyim” der Allah’u Teâlâ…