Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
29 Ocak 2023

"Allah'tan korkun ve doğrularla beraber olun!..-5"

Bir gün Efendimiz aleyhissellama bir adam gelerek: “Ya Rasülallah! Ben Müslüman olmak istiyorum. Fakat İslam’ın yasakladığı birçok kötü huylarım var, bunlardan vazgeçemiyorum,” dedi. Hazret-i Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem: “Benim hatırım için yalanı bırak, bundan sonra yalan söyleme,” buyurdu. Adam bu teklifi memnuniyetle kabul etti. İslam’ı kabul ederek, imanla şereflendi. İçki, kumar, zina ve benzeri kötülüklere alışkın olan adam: “Ben şimdi yalanı bıraktım. Neye mal olursa olsun yalan söylemeyeceğim. Peki içki içip, kumar oynayıp, zina yapsam, yarın Hazret-i Peygamber, bana sorsa ne cevap vereceğim? Yalan söylemeyeceğime göre evet demeye utanmaz mıyım,” diye düşündü ve böylece bütün kötü huylarından vazgeçti.”

Görüldüğü gibi doğruluk insanı selamete götürür.Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Tehlikeyi doğrulukta görseniz de doğruluğu araştırınız, zira kurtuluş ancak ondadır.”

Doğrulukdünyada şeref, âhiretteise, saadetve selamete vesiledir. Şüphesiz doğrular, izzet, şeref, fazilet, iffet, haysiyet ve vakar sahibidirler. İslam, insanlara inançta, sözde ve işte doğruluk ve dürüstlüğü emreder.AllahüTeâlâ, şöyle buyuruyor:

“Sen, beraberindeki tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Aşırı gitmeyin, doğrusu Allah yaptıklarınızı görür.” (Hud 112) Bu ayet-i kerimenin nâzil olmasından sonra Peygamber Efendimiz: “Hud suresi beni kocattı.” buyurmuştur.

Bir genç, Kâbe’de hep;“ey doğruların yardımcısı olan Allah’ım, ey haramdan sakınanların yardımcısı olan Allah’ımsana hamdü sena ederim,” diye dua eder. Bu durum herkesin dikkatini çeker. Biri, “neden hep aynı duayı yapıyorsun, başka bir şey bilmiyor musun,” diye sorar. Genç şöyle cevap verir:

7-8 sene önce yine Kâbe’de iken içi altın dolu bir torba buldum. İçinde tam 1000 altın vardı. İçimden bir ses “bu altınlarla, şunları şunları yaparsın,” diyordu. Kendi kendime, “bu benim değil, başkasının malı, kullanmam haram olur,” dedim. Bu sırada biri, “şöyle bir torba bulan var mı,” diye bağırıyordu. Çağırdım ona; nasıl bir torbaydı, içinde ne vardı diye sordum. Torbayı tarif etti ve içinde 1000 altın vardı, dedi. Al öyleyse torbanı diyerek verdim. Adam torbayı açıp içinden bana 30 altın verdi.

Daha sonra pazara gittim. Temiz yüzlü genç bir köleyi överek satıyorlardı. Gencin temizliği dikkatimi çekti. Yanlarına gittim, bu köle için ne istiyorsunuz dedim. 30 altın dediler. Adamdan aldığım 30 altını verip genci satın aldım. Bir iki yıl geçti. Genç çok çalışkan, çok edepli idi. Onu aldığıma çok memnun olmuştum. Bir gün onunla yürürken karşıdan iki üç kişi belirdi. Genç bana dedi ki, “efendim, ben Fas emirinin oğluyum. Bu gelenler babamın adamları. Beni buldular. Senden beni satın almak isteyecekler. Sen iyi bir insansın, beni onlara 30 bin altından aşağıya satma,” dedi.

O kişiler yanıma geldi, bu köleyi bize satar mısın dediler. Satarım dedim. 60 altın verelim dediler. Olmaz dedim. İyi ama sen bunu 30 altına almadın mı? Biz sana iki mislini veriyoruz, dediler. Öyleyse gidin pazardan alın, dedim. Artıra artıra 20 bin altına kadar çıktılar. 30 binden aşağı olmaz dedim. Çaresiz kabul ettiler. Altınları verip, genci alıp gittiler. Ben o 30 bin altınla ticaret yaptım, daha çok zengin oldum. Bir gün bana arkadaşlar;“zengin bir ailenin iyi bir kızı var. Babası yeni vefat etti. Onunla seni evlendirelim,” dediler. Ben de olur, dedim. Nikah kıyıldı. Develer yükü çeyizler geldi. Çeyiz arasında bir torba dikkatimi çekti, kıza, bu nedir dedim. İçinde 970 altın var, babam Kâbe’de bunu kaybetmiş, bulan gence 30’unu vermiş. Kalanını da bana hediye etti, çeyizine koyarsın, dedi. Bundan sonra şöyle düşündüm; demek ki bulduğum altınlar benim rızkım imiş, vermese idim haram yoldan gelecekti, şimdi ise, helal yoldan geldi…