"Allah'tan korkun ve doğrularla beraber olun!..-1"
Doğruluk; insanın düşünce,
söz ve eyleminin hakikatle örtüşmesi ve gerçeğe uygun olmasıdır. Bir düşünce,
bir söz veya bir işin doğruluğu onun vakıaya ve gerçekliğe uygun olmasıyla anlaşılır.
Doğruluk; sıdk ve istikamettir. Sıdk: İnsanın düşünce,
söz ve davranışlarında dürüst olmasıdır. İstikamet de, her türlü
aşırılıktan uzak durarak yüce dinimizin gösterdiği hak ve adalet yolunda
mutedil bir şekilde yürüyebilmektir.
Bilimde; temellendirme yani konunun
doğruluğunu ortaya koyma işi, deney ve gözlemlerle yapılır. Felsefede ise;
önermeler akıl ve mantıksal çıkarımlarla temellendirilir. Temellendirmede
tutarlılık esastır. Tutarlılık, önermelerin birbiriyle çelişmemesidir. İçinde
tutarsızlık ve çelişki bulunan hiçbir düşünce, söz ve eylem doğru olamaz.
Doğruluk büyük bir fazilet ve yüce bir erdemdir. Bunun
için İslam dininin temel kaynaklarında, insanlar doğru olmaya ve doğrularla
beraber olmaya çağırılmıştır. Âyet-i kerimede buyuruldu ki: “Ey iman
edenler! Allah’tan korkun ve doğrularla beraber olun.” (Tevbe 19) İslam,
prensip olarak; insanın ruhsal gelişimine, toplumsal düzen ve barışa zarar
veren her türlü kötülüğü yasaklamıştır. Ancak özellikle yalancıları ağır
ifadelerle eleştirmiştir.
İslam ahlakında doğruluk
bütün iyiliklerin temeli, yalan ise bütün kötülüklerin anası kabul edilmiştir.
Bu yüce ve parlak anlayış, Kuran-ı kerim ve hadis-i şeriflerde ortaya konan gerçeklerden
kaynaklanmaktadır.
Abdullah bin Amr radıyallahü
anh anlatıyor: “Peygamber Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem, evimizde
bulunduğu bir günde annem beni yatıştırmak için: “Yavrum gel sana bir şey
vereceğim” diyerek beni çağırdı. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz
sallallahü aleyhi ve sellem anneme: “Çocuğa ne vermek istedin,” diye
sordu. Annem: “hurma vermek istedim,” dedi. Bunun üzerine Efendimiz
aleyhisselam: “Eğer birşey vermeyip aldatsaydın sana bir günah yazılırdı,”
uyarısında bulundu. (Ebu Davud)
Riya, iki yüzlülük ve dalkavukluk
gibi davranışlar da doğruluk ve dürüstlüğe aykırı olup, müminin çok aziz olan
onurunu zedeleyen; dolayısiyla kişinin özenle uzak durması gereken
kötülüklerdir. Çünkü ikiyüzlülerin, dalkavuk
ve riyakârların en büyük sermayeleri yalandır. Onların asılsız ve abartılı,
-böyle olduğu için de dürüstlükle bağdaşmayan- övgüleri hem kendi kişiliklerini
lekelemekte, hem de övülen kişilerin boş ve temelsiz bir bir gurura kapılarak
kusurlarını görmelerine engel oluşturmaktadır. Bu yüzden Peygamber Efendimiz
sallallahü aleyhi ve sellem, bu kişileri insanların en kötüleri arasında
saymış, onlara yüz verilmemesini öğütlemiş ve onları bekleyen tehlikeyi haber
vermiştir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
“Kıyamet gününde, Allah
nazarında en kötü olanlardan bir kısmını da iki yüzlülerin teşkil ettiğini
göreceksiniz. Bunlar, bazılarına bir yüzle, diğer bazılarına da başka bir yüzle
giden insanlardır!”
(Buhari)
“Dalkavuklarla
karşılaştığınızda yüzlerine toprak saçın!” (Müslim)
“Ahir zamanda, dinle
dünyayı taleb eden insanlar zuhur edecek. Bunlar, insanlar(a iyi görünüp, onları aldatmak) için öyle bir
yumuşaklığa bürünecekler ki koyun postu yanlarında kaba kalır. Dilleri de
baldan daha tatlı olacak. Ancak kalbleri kurtlarınkinden daha vahşi olacak.
Cenâb-ı Hak (bunlar için) şöyle buyuracaktır: “Beni aldatmaya mı
çalışıyorsunuz, yoksa Bana karşı cürete mi yelteniyorsunuz? Zât-ı akdesime
yemin olsun, bunlar üzerine, kendilerinden çıkacak öyle bir fitne göndereceğim
ki, içlerindeki halîm olanlar bile şaşkına dönecekler.” (Tirmizi)
Yalanın çok hızlı yayıldığı
yerlerin başında sosyal medya gelmektedir. Halbuki gerçek âlemde haram olan
yalan, sanal âlemde de haramdır. Hakikat dünyamızdan kopmadan, sanal ortamlara
mahkûm olmadan sosyal medyada da doğruluğu hâkim kılmak, biz müminlere düşen
bir görevdir. Duyduğumuz bir haberi, araştırmadan paylaşmak ve böylece yalanın
yayılmasına sebebiyet vermek vebaldir. Âyet-i kerimede buyuruldu ki:
“Ey iman edenler! Eğer
bir fâsık size bir haber getirirse, onun doğruluğunu araştırın! Yoksa bilmeden
bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.” (Hucurat 6)Hadis-i şerifte ise, şöyle
buyurulmaktadır: “Her duyduğunu söylemesi, kişiye yalan olarak yeter!” (Ebu
Davud)
(Devamı haftaya…)