Dolar (USD)
32.56
Euro (EUR)
34.70
Gram Altın
2412.31
BIST 100
9645.02
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

10 Nisan 2022

"Allah'tan korkun, sâdıklarla beraber olun!"

Cuma Namazı sonrası sohbet ettiğimiz “Mütefekkir” dostumuz

“Sizin meslektaşlardan biri ile konuştuk geçtiğimiz günlerde” dedi…

“Canı çok sıkkındı. Mesleği bırakmak istediğini söyledi. Etrafındaki samimiyetsizlikten bıkmış, usanmış. ‘Kimin eli kimin cebinde belli değil!’ diyor. Bu ortam yıllardır ruhunu daraltıyormuş. Birbirlerinin arkasından demediklerini bırakmayan insanların, yan yana geldiklerinde can ciğer kuzu sarması görüntü vermeleri… Dünyevi menfaat uğruna şahsiyetin ayaklar altına alınması… Ortam, kalbini kirletiyor, ibadetlerinin lezzetini yok ediyormuş.”

*

Meslektaşımız, kalabalıklar içinde “yalnızlık” çekiyor.

Kim çekmiyor ki?

Bu yazıyı yazan da, okuyan da…

Yalnız.

Fena halde canımız sıkılıyor.

Patlayacak noktaya geliyoruz.

“At izi it izine karıştı” şikâyetini işittiğimizde…

Hüzünle, “Hem de ne karışmak!” diyoruz.

“Huzurumuz kalmadı!”

Ortak duygu bu.

Peki, yok mu bu gidişin bir çıkış yolu?

Nasıl olmaz…

Kur’an-ı Kerim’e “iman etmiş” insanlarız değil mi?

Hamdolsun.

Öyleyse…

Çıkış yolu belli değil mi?

“Bilesiniz ki, gönüller ancak Allah’ı zikretmekle huzura kavuşur!” (Ra’d, 28)

*

Yazıya, “yalnızlıktan” girdik ya…

Doğru:

Dost arıyoruz!

Vefa arıyoruz!

Yaratan’a vefası olmayandan “kul”a vefa beklenir mi?

Buyuruyor ki Rabbim:

“Ey İman Edenler, Allah’tan korkun, sâdıklarla beraber olun!” (Tevbe, 119)

*

Cafer Sâdık Hazretleri, Sevgili Babası’nın üç nasihatini dile getirir “dost” sohbetinde:

-Gâfil ve fâsıklarla beraber olma,

-Günah işlenen yerlerin müdavimi olma,

- Diline sahip ol!

*

Bir de…

Boş vakit şeytanın atölyesi imiş!..

Buyuruyor ki Rabbim:
“Boş kalınca hemen başka işe koyul ve Yalnız
Rabbine yönel!”
(İnşirâh, 7)

*

Can sıkıntısıymış…

Yapacak iş mi yok?

Nasıl olmaz?

O kadar çok “iş” var ki…

Soruyor hepimize Rasûlullah Efendimiz:

- Bugün yetim başı okşadınız mı?

- Aç doyurdunuz mu?

- Bir hastaya ziyaretçi oldunuz mu?

- Cenaze teşyiinde bulundunuz mu?

*

Pişmanlık.

Bir gece takipçilerimize sorduk:

“Bu gecenin son geceniz olduğu bildirilse…

Ne yaparsınız?”

*

Bugün, Miladi takvim hesabıyla “Ay”ın 10’u ya…

Diyelim ki, “Ay”ın 11’inde mezarda olacağınızı biliyorsunuz…

Ne yaparsınız?

Kimi, “Sabaha kadar namaz kılar, tövbe ederim!” der.

Kimi, “Çoluk çocuğumu düşünürüm, onların istikbalini” der…

Kimi, “Kafayı yerim”e benzer şeyler söyler...

*

Ya ben ne yaparım?

*

Rabbim buyuruyor ki,

“Ölüm gelip de, ‘Ey Rabbim, ölümümü yakın zamana kadar geciktirsen de, sadaka verip iyilerden olsam!’ demeden önce size rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayın!” (Münâfikûn,10)

*

Ölüm geldiğinde, “Birazcık daha fazla zaman” diye yalvaracağız.

En büyük pişmanlık.

Nice Hadis’i Şerif’teki ortak mesaj:

“Fırsat varken helâlleşin!”

*

Bugünler ne güzel günler değil mi?

“Ramazan İklimi”.

Çok şık söylem!

Peki…

Mübarek Ramazan-ı Şerif’i idrak ediyor muyuz acaba?

İdrak etmek…

Sadece “erişmek” değil.

Yaşayan herkes erişiyor.

Bir de tam mânâsıyla “idrak etmek” var.

“Mânâsını anlamak” diyelim.

Ramazan-ı Yaşamak.

“Gıybet oruç bozar mı?” sorusu geldi şimdi aklıma…

Rabbim, “… Birbirinizin gıybetini yapmayın, herhangi biriniz ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz!” buyurur… (Hucurât,12)

Allah Resûlü’nün “gıybet”i tarifi de şöyledir:

“Ben o kardeşinizin etini, dişlerinizin arasında görüyorum!”

*

Ne çok insan eti var,

değil mi dişlerimizin arasında!

Nasıl da ha bire damgalıyoruz birbirimizi!..

Sosyal medyada hele…

Eğrisine doğrusuna pek bakmadan, nasıl da paylaşıyoruz işimize gelenleri!..

*

“İdrak” dedik…

Hani, “Yalnız kaldık, kimseye güven yok… At izi it izine karıştı, bu ne biçim haldir!” diyoruz ya…
“Hiçbir yerde huzur yok!” diye ağlaşıyoruz ya…

“Kur’an ve Sünnet’ten bu kadar uzaklaşan kalpler” nasıl huzur bulsun?