Allah'tan gelen eğitim kaynağı işe yarar mı?
İnsan olmak ve öylece özü sözü bir insan kalmaya çalışmak ciddi bir uğraş, ciddi bir gayret gerektirir. Bu uğraş ve gayret esnasında da insanın nefsine dokunmayan her şey ciddiyetini kaybeder.
İnsana ve insanlığa verilecek hizmetler ve
insanlığı kurtaracak yüksek ahlak, çok ciddi bireysel ve kurumsal nefs
mücadeleleri eğitimi gerektirir. Çok ciddi kurumlar ve planlamalar gerektirir.
Ayrıca çok iyi yetişmiş kurum insanı ve uygulayıcıları gerektirir.
İnsan ve
insanlığı yüceltebilecek, ilim, akıl ve ahlakı çoğaltabilecek örgün eğitim,
yaygın eğitim ve sivil toplum örgütü çalışmalarını sistemli bir hale
getiremeden, her türden insanlık eğitimini bir ömür boyu fasılasız mücadele
olarak göremeden bu uğraş ve gayret asla başarıya ulaşamaz.
İnsan,
dünyaya geldiği andan itibaren ancak ve ancak ciddi bir eğitimle hayata
tutunabilir, hayatını huzurla yaşayabilir. İnsanın bu ciddi eğitimden başka
hiçbir şansı yoktur.
İnsanı ve insanlığı abat edecek bu eğitimin
iki kaynağı var. Birincisi; yüce yaratıcı Allah’tan gelen kaynaklar. Rahmetin
yağdığı, muhabbet ve şefkatin yayıldığı her türlü hayrın yer aldığı Allah’tan
gelen kaynaklar. İkincisi ise yüce yaratıcı Allah’ın dışındaki kaynaklar.
Peki,
Allah’tan gelen eğitim kaynaklarını insanlar kullandığında işe yarar mı?
İlk
insanın gelişine bakıldığında normal bir insan olmadığı görülür. Bildirilenlere
bakıldığında da ilk insan, sıradan bir insan değildir. Çünkü O, bir Peygamberdir.
Diğer tüm insanların huzurlu hayatı ve eğitimi için çok önemli olan bizzat
Allah’ın elçisi ilk insanın kendisidir.
Tıpkı
bitkiler ve hayvanların kendilerine verilen şifre ve kodlarla geldiği gibi ilk
insan da Peygamber olarak ve müthiş bilgi kaynağı koduyla gelmiştir.
Peygamberlik
ve bilgi kaynakları, ilk insana Allah tarafından verilmiştir. İlk insanı bizzat
yüce Allah kendisi tercih etmiş, ilk bilgiler de büyük bir lütufla kendisine
verilmiştir. Bizzat Allah’ın meleği Cebrail vasıtasıyla eğitilmiş, bilgilerle
donatılmış olarak dünya hayatına başlamıştır.
Sonrasında
bu bilgileri ben şuradan toplayayım, bu kursa gideyim, falanca dershanede
eğitileyim, bilgileri dışarıdan toplayayım gibi bir niyet ve hareket yoktur ilk
insanın hayatında. Doğuştan, fıtratında olan bilgi kodları vardır.
Daha
sonrasında ise diğer Peygamber terbiyeleri her birinin kendi döneminde devam
etmiştir. Her bir Peygamber, döneminde bizzat Allah’tan meleği aracılığıyla
eğitim almıştır.
Her
Peygamber, döneminin elçisidir. Peygamber terbiyesi dediğimiz hadise, zaten
elçi olmakla alakalı bir durumdur.
Elçi olmak demek; sahibinden aldığını
diğerlerine vermektir. Adalet, muhabbet, şefkat, gayret, eşya, vesaire… ilim ve
amelleri bildir demişse sahibi onları diğerlerine bildirmek demek elçi olmak
demektir.
Keza tüm
elçilerde iyi ve güzel olanı, edepli ve ahlaklı olanı yaşamak, nefsini terbiye
etmek, aklını kullanmak ve diğer insanlara bildirmek başat bir ceht ve vazife
olmuştur.
Peki,
Peygamberlerden gelen bilgileri insanların alması yeterli midir?