Dolar (USD)
32.48
Euro (EUR)
34.78
Gram Altın
2489.02
BIST 100
9553.39
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

12 May 2022

Allah'ın yardımı

İnsan genellikle en dara düştüğü ve çaresiz kaldığı zamanlarda kendisinden daha güçlü ve yüce bir varlık olduğunu hatırlıyor. Rahat ve geniş zamanlarında ise bir kudret aramak yerine kendisini kendine yetebilecek bir güç olarak görüyor. Bu durum için kimseye kızmaya hakkımız yok. Çünkü hepimiz aynı şeyleri değişik zamanlarda maalesef yapıyoruz. Ancak başkasında gördüğümüz kusuru kendimizde aramaktan imtina ettiğimiz için çevremizi hep kusurlu görüyoruz.

İnsanın kudreti de kuvveti de iradesi gibi sınırlıdır. Bir ölçü ile hudutları belirlenmiştir. Ötesine geçmeye hiçbir insanın gücü yetmez. Ancak çoğu zaman yine bizde olan bir hasletten dolayı sınırları zorlamayı seviyoruz. Lakin ‘daha fazlasını’ istemek insanın acziyetine açılan bir kapıdan başka bir şey değildir. Ki Yüce Allah, insana taşıyabileceği yükten fazlasını yüklemez iken insan hep ‘daha fazlasını’ isteyerek imtihanını çetin hale getirir.

Hayatta bulunma gayelerimizden birisi kesinlikle imtihana tabi oluşumuzdur. Her halimizle imtihana tabiyiz ve önemli olan imtihanı geçecek eylemler içerisinde olabilmektir. Bir şekilde yaşayıp geçtiğimiz dünya denen handa bir takım sıkıntı ve sorunlarla karşılaşmamız da bu imtihanın gerekliliklerindendir ve gerçeğidir.

Rutin hayatımızda yaşayıp giderken en olmadık zamanlarda alışılagelmiş durumların aksine bir mesele ile karşılaştığımızda bize tahsis edilen irade ile hareket ederek mevcut duruma karşı gösterdiğimiz tavır duruşumuzun göstergesidir. İnsan, zaten normal zamanlardan ziyade sıkıntılı ve sorunlu süreçlerde hakiki kimliğini ortaya koyar.

İnsan bazı durumlarda ise karşılaştığı sorunların üstesinden gelmekte zorlanır. Bu da kulluğun gerekliliğindendir. Çaresizlik bir problem değil bilakis problemin çözümünde doğru adresi bulmak için bir vesiledir. İnsan çaresizliğe düştüğü zamanlarda kendisinden daha üstün ve yüce olan bir gücün gölgesine sığınmak ister. İşte tam da bu noktada neyi, ne için, nasıl ve kimden istememiz gerektiği soruları ortaya çıkıyor.

İnsan, maddî ve manevî ihtiyaçlarının karşılanması için istekte bulunur. İhtiyaçlarımızın istek çerçevesini ise dünyalık ve ahiretlik olarak değerlendirebiliriz. Dünyada rızkımıza kefil olan Yüce Allah’tan başkasından beklenen istekler menfaat olarak görülür. Bu menfaatin peşine düşenler ise günden güne ahiretlerini yitirirler. İnsanın başkalarından beklenti içerisinde olması da onun henüz tam olmadığının neticesidir.

Günümüzde maalesef kişilerden beklediğimiz menfaatler dünyalık isteklerimizdir. Herhangi bir kimseden sağlık, huzur veya mutluluk istemeyiz, bilakis genellikle maddî beklentiler içerisinde oluruz. Bunun için de mevki, makam sahibi, eli kolu uzun, çevresi geniş, maddî durumu pekâlâ olan insanlarla ilişkilerimizi iyi tutmaya çalışırız. Bize ne yaparlarsa yapsınlar, onlarla kötü olmamaya gayret gösteririz. Bu da kişilik sorunları yaşamamıza neden olur. Lakin bu durumda olan kişilere dahi rızkımızı verenin kim olduğunu sorsanız, gayrı ihtiyari de olsa “Allah!” diyecekler. Söylemler ile eylemlerin çeliştiği noktada ise durumumuzu izahta zorluk yaşıyoruz. Bugün normal görülen anormallikler dünyasında savrulup gidiyoruz.

Günde beş vakit kıldığımız namazın her rekâtında okuduğumuz Fatiha Suresi’nde “Rabbimiz! Sadece sana kulluk eder ve sadece senden yardım isteriz.” diyoruz. Günde kırk defa söylediğimiz bu söz, bize yardımın sadece Allah’tan istenmesi gerektiğinin en açık delilidir. İnsan, Allah’tan dua yoluyla yardım ister. Dua ise genellikle bir ibadetin arkasından yapılır. Namaz kıldığımız, Oruç tuttuğumuz, Zekât verdiğimiz ve dahi Hacca gittiğimiz zaman her ibadetimizin arkasından dua ile Allah’tan yardım isteriz. Çünkü istek, gayrete tabidir. Tevekkül için bile insan elinden geleni yaptıktan sonra işin sonucunu Allah’a havale eder. Yüce Allah, Bakara Suresi’nin 153. ayetinde de böyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Çünkü Allah muhakkak sabredenlerle beraberdir.”

İnsan, insanlardan menfaat beklemeyi bıraktığı zaman muhtaç olunan yegâne kudretin Allah olduğunu anlayacak. Vesselam.