Allah'ın sevdiği kullar…
“Şüphesiz Allah güzel
davrananları sever.” (Âl-i İmrân;
148) Dünyayı imarla görevlendirilen ve yaratanı unutmaması gereken insan her
şeyden önce işini en güzel bir biçimde yapmalıdır. Güzel olan insana güzel
işler yakışır. Dünyada işini güzel yapanları Allah hem sever hem de ahiret
hayatlarını mamur eder. İşini güzel yapan insanlar başkaları ile de güzel
geçinir ve onlara iyi muamelede bulunur. Bu anlayış toplumda barışı ihdas eder.
“Şüphesiz Allah çok
temizlenenleri sever.” (Bakara; 222)
Temizlik imanın yarısıdır diye kabul ederiz. Bu temizlik her ne kadar fiziki
temizliği kapsıyorsa da insana yakışan dış temizliği kadar kalbinin de temiz
olmasıdır. Dış temizlikle insan birçok maddi hastalıktan korunduğu gibi iç
temizlikle de manevi hastalıklardan korunur. İçiyle ve dışıyla temiz olanları
Allah da sever.
“Şüphesiz Allah sakınanları
sever.” (Âl-i İmrân; 76) Haram ve
helal bellidir. Kişi haramlardan sakınır ve helal çerçevesi içinde hayatını
yaşarsa asli görevini yerine getirmiş olur. “Kalû bela” da Allah’a söz
veren kişi bu sözüne sadık kalırsa vefalı olur. Takva sahibi olmak da onun
yaşarken ki görevlerindendir. Vefa ve takva bütün erdemlerin temelidir. Her kim
bu iki hasleti kuşanırsa Allah’ın sevgisine mazhar olur.
“Şüphesiz Allah, tevekkül
edenleri sever.” (Âl-i İmrân; 159)
İnsan her şeyden önce Allah’a samimi bir şekilde iman etmeli ve sonra da teslim
olmalıdır. Yani kişi Allah’a samimi güven ve bu güvenin verdiği tükenmez ümidin
iman hali içinde olmalıdır. Çünkü Allah bize yeter, O’ndan başka ilah yoktur ve
biz yalnız O’na güvenip dayanırız. Bu duygularla hayatını idame ettiren
kulların sevgilisi onları yaratan Allah olur. Sevgilisi ve güvencesi Allah
olanın da hiçbir şeyden korkusu olmaz.
“Şüphesiz Allah çok tövbe
edenleri sever.” (Bakara; 222) Her
an hata yapabilme durumunda olan insan bu zaafını bilerek yaşamalı ve yaptığı
veya yapabileceği hatalardan dolayı af dilemelidir. Tövbe Müslümana verilmiş en
güzel hediyedir. Kendini her an temizleme fırsatıdır tövbe. Yüce yaratana karşı
her an tövbe içinde olan kulları Allah her haliyle sever.
“Şüphesiz Allah sabredenleri
sever.” (Âl-i İmrân; 146) Sabretmek
bu erdeme sahip olanlar için çok hayırlı bir davranıştır. Kur’an’da sabırlı
davrananlar yüceltilmekte ve onlara verilecek mükâfatlar anlatılmaktadır. Allah
insanları çeşitli vesilelerle imtihan eder. Çeşitli musibetlerle sınanan insan
bu musibetleri sabırla karşılar ve Allah’a teslimiyetini gösterirse dünyada
Allah’ın sevdiği kul olur, Allah’ın lütfuna, rahmetine ve ebedî kurtuluşa erer.
“Şüphesiz Allah, âdil
davrananları sever.” (Mâide; 42) Kul
hidayete hak sayesinde ulaşır. Adalet de hakka uymakla olur. Kur’an-ı Kerîm’e
göre adâletin ölçüsü yahut dayanağı hakkaniyettir. Kâinatın her alanında var
olan nizamı insanlar kendi aralarında da kurmalılar. Sosyal bir varlık olan
insan bu şartlar dâhilinde yaşamalıdır. Sağlıklı bir cemiyet yapısı adalet
ilkelerine uymakla orantılıdır. Allah adildir ve adil olanları da sever.
Allah’ın sevdiği kullarından
olabilmek ümidiyle…