Allah'ın rızası
Kulun kula rızasını gözetip Allah'ın rızasını unutmak
hayatının merkezine dünyalık menfaatleri almak demektir. Yapılan işin,
gösterilen emeğin karşılığını bu dünyada beklemek peşin çalışmanın
göstergesidir. Dünyalık işler için bu durum üzere davranmak da herhangi bir
sakınca görünmeyebilir, lakin bu dünyayı bir imtihan yeri, bir mola anı olarak
görüyorsak kulun kula rızasından ziyade Allah'ın kulundan razı olmasının yolu
gözetilmelidir. Bu çetin yolda yürüyenler sonunda mutluluğa erişecek
olanlardır.
Erdemli olmak, bir işi karşısındaki insana yaranmak için
yapmakta değil, yaptığın işin hakkını vermekte gizlidir. Birilerini memnun
etmek veya yapılan iş neticesinde taltif beklemek insanı menfaatçi yapar. Bu da
iç dünyamızın çöküntüsüne zemin hazırlar.
Dünya zemininde yaşanan hiç bir deprem bir anda, sebepsiz
bir şekilde meydana gelmez. Onun gelişmesini ve gerçekleşmesini tetikleyen bir
takım nedenler vardır. İnsanın iç dünyasındaki depremler de işte böyledir.
İnsan yaşadıklarının neticesinde iç dünyasında yaşadığı küçük çaplı çöküntüleri
fark etmediği müddetçe bir zaman sonra adına ‘depresyon’ dedikleri büyük çaplı depremler yaşamaya başlar. Bu
sarsıntılar sadece vücudun değil, ruhun da dengesini bozar.
İçimizde büyüttüğümüz, birilerini memnun etme putu gün gelir
ruhumuzun üzerine devriliverir ve altında ezilen değerlerimiz ve ruhumuz olur.
Dünyalık eylemlerimizi gerçekleştirirken bile en nihayetinde
hesap verilecek en büyük makama karşı sorumluluk bilincinde hareket ederek
O'nun rızasını gözetmek hem eylemimizin icrasında bize kuvvet verecektir hem de
ruhumuzun huzur duymasına vesile olarak bizi rahatlatacaktır.
Bir makama, bir koltuğa, bir posta, bir kuruşa tamah edip
beklentilerini bu yönde kanalize edenler istekleri yönünde imtihan
olacaklardır. Bu kaygan zeminde yıpranma ve yok olma kaçınılmaz bir son olarak
karşısında duracaktır. Lakin bu hayatta bulunduğu her konumda ve yaptığı her
işte Allah'ın rızasını gözeten insanlar eylemlerinin sorumluluğunu yerine
getirirken gözle görünür bir beklenti içinde olmadıkları için hedefe ulaşmada
daha başarılı olacaklardır.
Günün sonunda Z raporu alan esnaf misali o güne kadar
yaşadıklarımızı artısıyla eksisiyle masaya yatırdığımızda kendimiz için mi
yoksa başkaları için mi yaşadığımızı en net şekliyle görmüş olacağız. Çok geç
kalmadan bugün bu muhasebeyi yaparak yarınımızı dizayn etmek adına yeni bir
adım atmak ve yeni şeyler söylemek gerekiyor.
Bu hayatta eylemlerimizin karşılığını aciz olandan ziyade
kudret sahibi olan Allah'tan istemek ve beklemek en büyük kazancımız olacaktır.
Aciz olanın aciz olana muhtaçlığı belki günü kurtarabilir lakin yarınlar için
bir garanti vermez. Derdimiz anı yaşamak ise anda var olur, yarında yokluğumuzu
bile fark edemeyiz. Beklentisi günün sonundaki arzuda gizli olanlar geçici
kazançlarla avunurlar, lakin hedefini yarınları kurtarmak üzere yapanlar gerçek
kazananlardır.
Unutulmamalıdır ki, bugün bulunduğumuz yerlerde dün birileri
vardı ve şimdi o birilerini hatırlayanımız bile yok. Yarın da bizi hatırlayıp
hatırlamayacakları bir meçhulden öte bir durum değildir. O sebeple bulunduğumuz
yerlerde kalıcı eylemlere imza atmak için kulun rızasından ziyade her dem
Allah’ın rızasını gözetmeli ve O’nun öngördüğü şekilde bir yaşamı kendimize
hedef olarak belirlemeliyiz.
Ki Yüce Allah da Kur’an-ı Kerim’de“İnsanlardan öylesi de vardır ki,
Allah’ın rızasını kazanmak için kendini feda eder. Allah, kullarına çok
şefkatlidir.” (Bakara Suresi, 204. Ayet) diye buyurarak rızasını
kazanmanın önemine vurgu yapmıştır. Allah’ın rızasını gözetenlere Allah da
şefkatini gösterecektir.
Şefkatlilerin en şefkatlisi olan Yüce Mevla’mızın şefkatine
nail olmak ümidiyle bu dünyada yaptığımız bütün eylemlerimizde O'nun rızasını
kazanmak duasıyla...
Vesselam.