Allah'ın özel emanetleri
Engellilik, bireyin yaşamsal aktivitelerini kısıtlayan zorlaştıran, bazen imkansızlaştıran zihinsel, ortopedik, işitsel ve fiziksel aksaklıklardır.
Genel olarak
beş ana kategoriye ayrılmaktadır.
1)- zihinsel
engelliler
2)- ortopedik
engelliler
3)- süreğen
hastalıklar
4)- görme
engelliler
5)-
işitme-konuşma engelliler
Günümüz
Türkiyesinde artık engellilerimiz, pozitif ayrımcılık ilkesi gereği, engelli
olmayan bireylerden daha ayrıcalıklı haklara sahiptirler. Devlet nezdinde
korunan hak ve hukukları, toplumu oluşturan bireyler tarafından ne kadar
gozetiliyor, ve bu konuda hassasiyet ne düzeyde, bunu irdelemek icab eder.
Deyim
yerindeyse, hani anne olmadan annelik duygusu nasıl hissedilemezse engelli bir
bireyin gözünden bakmak için empati kurabilmek için aynı durumu yaşamak
gerektiği kanaatindeyim. Bu sebepten
Tanımlamayalim,
Tanıyalım
Anlamaya
çalışalım.
Önce bakış
açımıza dokunuşlar yapmalı "zavallı" olarak değil,
Merhamet
edilecek "özel" bireyler olarak
ihtimam göstermeliyiz.
"Zavallı"
olarak nitelendirilen hiçbir bireyin özgüveninden bahsedilemez artık. İster
engelli ister engelsiz olsun. Yaşam becerilerini yerine getirmek için,
fazlasıyla ihtiyaç vardır bu özgüvene. Düşünün ki ilk adımını atmaya yeltenen
bir bebek bile muhtaçtır o güvene, cesarete. Ve en büyük engel, engellenmektir.
Zihnimizdeki
ve gönlümüzdeki engelleri kaldırarak fark edelim onları. Onlara olan bakış
açımizi değistirmekle mümkündür bu.
Önce empati.
Sonra
sempati.
Sosyal
devlet ilkesi gereği, birçok gereksinimlerini karşılamak boynumuzun borcu.
Eğitim, meslek edinme, ulaşım, sağlık, güvenlik, sanatsal ve sportif
etkinlikler bu gereksinimlerin bazılarıdır.
Engelli haklarının ihlali karşısında elif gibi durmak vicdani, insani
sorumluluktur bizler için.
Dinimizde de
engelli bireyler hiçbir zaman toplumdan, çalışma hayatından soyutlanmamiştir.
Hatta Hz. Peygamber, engelli sahabeleri çok önemli görevlerde görevlendirmiş,
hatta savaşlara katılmalarına bile müsaade etmiştir. Mekke'de ilk iman
edenlerden biri ama bir engellidir ve Hz. Peygamber, onu Medine'ye kur'an
öğretmesi için göndermiştir. Bu yüce
davranış onun engellileri toplumdan tecrit etmediğini, hatta Kur'an
ögreticiligi gibi ulvi görevler ile
onore ettiğinin ıspatıdır. Ve daha da mühimi, Hz.peygamber Medine dışına
çıktığı zaman yerine, namaz kıldırması
için görme engelli olan ibn-Ümmi Mektumu vekil bırakmıştır.
Öyle bir
ümmetin temsilcileriyiz ahir zamanda. Her birimiz birer merhamet meşalesi
olmaya azmettik.
Ve..
Engelli
evladından önce ölmekten korkan engelli anneleri....
"Engelli
bir çocuğa sahip olmanın tek kaygı verici yönü ondan önce bu dünyadan göçüp
gitmek"
diyordu bir anne...
"Engelli
evladım cennetin anahtarı" diyordu başka bir anne.
"O bir
lütuf" diyordu digeri...
A.Geylani
(Hz) koymuş noktayı
Ey Engelli
evladıyla imtihan edilen anne!
Bil ki
melekler seni kıskanır
Çünkü
evladıyla imtihan edilen anneyi,
Cenab-ı hak, "Ben karşılıyorum " diyor.