Allah'ın dini işe yarar!
İnsan; etiyle, kemiğiyle insan gibi görünür ama asıl nefsini terbiye ettiği zaman göründüğü gibi tam insandır.
İnsan;
ağzı ve diliyle insan gibi görünür ama haksızlık karşısında dedikleri ile
göründüğü gibi tam insandır.
İnsan;
eli ve ayağıyla insan gibi görünür ama kötülük ve ahlaksızlık gördüğünde eliyle
düzelttikleriyle göründüğü gibi tam insandır.
Bir
insanın göründüğü gibi tam insan olabilmesinin yolu; Allah’tan geleni,
Peygamberden geleni kabul etmesi ve O’na teslim olmasıdır. Allah’tan ve
Peygamberlerden gelenle eğitilmesidir.
Mutluluğu
bulmanın, huzuru yakalamanın tüm mahareti O’ndadır.
Yaratıcı
Allah’tan (Din; her şeyi kapsayan Allah’ın düzeni) ve en büyük eğitimci
Peygamberden (Sünnet) geleni insanların saf ve ter temiz aldığını düşünelim. Ve
soralım. Allah’tan geleni almak insanlar için yeterli midir? Peygamber’den
geleni almak insanlar için yeterli midir?
Asla
yeterli değildir!
Müslümanların
en büyük yanıldığı durum, bunun yeterli olacağını zannetmeleridir.
Allah’ın
dini, Allah’ın kitabı işte.. iş bitti canım... Asla bitmeyecek, hiç
bitmeyecektir.
İnsanların
belki de hemen hemen hepsinin unuttuğu bir şey yaratılmıştır. Unutulan şey de
insan hayatının en büyük gerçeği nefstir.
Hazreti Peygamber, “İki Ömer’den biri imanla
şereflensin” diye özel bir dua ve niyazda bulunmasına rağmen Hattabın oğlu Amr,
Hazreti Ömer olmuş ancak Hişamın oğlu Amr, Ebu Cehil olarak kalmıştır.
Ebu
Cehil örneğinin herkese anlattığı gibi Allah’ın kitabının, Peygamberinin
hadisinin olduğu bir yerde nefs olmasaydı yaratıcıdan gelen (Kitap),
yaratıcının elçisinden gelen (Sünnet) insanlar için yüzde yüz yeterli olurdu.
Nitekim Halife Hazreti Ömer, nefsini terbiye etmeseydi belki de Ebu Cehilden
ayrı kalır yanı olamayabilirdi.
Nefs,
öyle tehlikeli bir şeydir ki Allah’ın dini (her şeyi kapsayan düzeni) nefsin
içine girdikten sonra terbiye edilmemiş nefs sayesinde pislik olarak çıkar. Din
nefsin gadrine uğradıktan sonra kirlenir.
En
lezzetli gıdaların, ağızların suyunu akıtan en muhteşem yiyecek ve içeceklerin
yenildikten sonra vücuttan pis kokulu, iğrenç bir şey olarak çıkması gibi
terbiyesiz nefsin bünyesine giren din, ahlak, iyilik ve güzellikler dışarı
nefret edilecek bir şey olarak çıkar.
Yine bu
durumun en somut örneğini uzak tarihten Haşhaşilerde ve yakın tarihlerde FETÖ
olarak bilinen yapıda bulabilirsiniz. Anlattıkları ve yaşadıkları o kadar tuhaf
bir durumdadır ki Allah’ın dinini az bir oranda yaşayan bir insan bile bunların
yaşadığı ahlaksızlık ve akılsızlığı yaşamamıştır.
Allah’ın
yargısına değil nefsin yargısına teslim olunduğunda yüzde yüz mutlak doğru olan
Allah’ın dini bile boşa çıkarılacak, yararlı olmayacaktır. Allah’tan gelen din
(her şeyi kapsayan düzen); nefse rağmen faydalı olabilir, insanlık için yararlı
olabilir.
O yüzden
insan, nefsin yargısına değil Allah’ın yargısına teslim olmalı ve buna göre
eğitilmeli. Yoksa hayatta ne mutluluk olabilir ne de huzur!