Allah’ı koru ki, Allah da seni korusun
İnsan zayıf…
İnsan aciz…
Ve de çaresiz…
Tüm çırpınışlarına rağmen çıkış yolu bulmakta zorlanıyor…
Dünya da yaşanan son koronavirüs olayı da insanoğlunun korunmaya ne kadar muhtaç olduğunun en net göstergesi…
Gelişmişliğin getirilerine, kalkınmışlığın kazanımlarına rağmen kendini korumakta zorlanıyor… Bilimsel tüm çabalar, teknolojik tüm imkânlar hepsi bir yere kadar…
Sonrası beşeri acziyet ve zaafiyetler…
Anlaşılan o ki, daha üst bir koruma sistemine muhtacız…
Koruyucuların koruyucusuna sığınarak yola çıkmak zorundayız…
Elbette koruma tedbirlerimizi alacağız, sonuna kadar bunlara riayet edeceğiz, ancak şunu asla unutmayacağız:
Korktuklarımızdan emin olmak için, Allah’ın hıfz-u himayesine sığınacağız…
‘’Çünkü en hayırlı koruyucu Allah’tır. O merhamet edenlerin en merhametlisidir.’’ (Yusuf, 64)
Peki, bu korunmayı nasıl elde edeceğiz? Nasıl hak edebiliriz? İlahi korumaya girebilmenin şifresi nedir?
Bunun sırrını nasıl çözeceğiz?
Hz. Muhammed (sav) e başvuruyoruz, o bize korunmanın kuralını veriyor…
‘’Sen Allah’ı koru ki, Allah’ta seni korusun…
Sen Allah’ı gözet ki, Allah’ta seni gözetsin.’’ (Tirmizi)
Biz mi Allah’ı koruyacağız? Peki nasıl?
Bu sorunun cevabını beş ayette arayacağız… Rabbimizin bizden korumamızı istediği beş görev… Bu sayede O’nun korumasını hak etmiş olacağız inşallah…
Bir; ‘’Onlar namazlarını korurlar…’’ (Mü’minun, 9)
Hem de üç boyutlu korurlar… Öncelikle farzlarını, vaciplerini, sünnetlerini, ta’dil-i erkanını korurlar… İkinci olarak namazın ruhunu, huşuunu, ihlasını gösterişten, gafletten muhafaza ederler… Son olarak namazı engelleyen baskıcı güçlerden, şer sistemlerden korurlar… Namazı yeryüzüne yayarlar…
İki; ‘’Onlar ırzlarını (iffetlerini) korurlar…’’ (Mü’minun, 5)
‘’Kalbim temizdir’’e sığınmadan, karşı cinsle olan sınırı muhafaza ederler… Cinsellik çılgınlıklarına karşı takva örtüsü ile korunurlar… Kadının erkekleşmesine, erkeğin kadınlaşmasına prim vermezler…
Üç; ‘’Yeminlerinizi koruyunuz…’’ (Maide, 89)
Allah adına yaptıkları yemini, verdikleri sözü zayi etmezler… Yeminlerine riayet, ahitlerine sadakat gösterirler… Sözün senet olduğunu unutmazlar… Eminliklerine leke sürmezler…
Dört; ‘’Allah’ın kitabını korumakla görevlendirildiler…’’ (Maide, 44)
Kitab’ın sadece tilaveti, tecvidi, tefsiri ile değil, ahkâmı, ahlakı ve amali ile de ilgilenirler… Yaşayan, yürüyen kitap olmaya taliptirler… Vahiyle vücud bulmaya, var olmaya çalışırlar… Kitab’ın hafızı olmak yetmez, onun muhafızı olmaya gayret ederler…
Beş; ‘’ Allah’ın sınırını koruyanlar…’’ (Tevbe, 112)
Hududullahı muhafaza ederler… İslam’ın kırmızı çizgilerini ihlal ve ihmal etmezler… Şeriatın sunduğu çerçevenin dışına çıkıp meşruiyetlerini kaybetmezler… Helal-haram sınırlarını titizlikle korurlar… Kur’an ve sünnetin disiplinine koşulsuz teslim olurlar… Allah’ın ‘’dur’’ dediği yerde dururlar…
İşte Rabbimizin bizi korumak için, bizden istediği korumamız gereken beş görev…
Allah’ın bizi koruduğu kadar kimse bizi koruyamaz…
Allah’ın bize acıdığı kadar kimse bize acıyamaz…
‘’Allah en iyi koruyucudur. O merhametlilerin en merhametlisidir.’’ (Yusuf, 64)