Allah, yeni bir düzen için dünyayı temizliyor…
Kur’an’ın ve Allah Resulünün verdiği müjdeler var… İslam’ın şaşaalı günlerine, zalimlerin ve zındıkların hizaya sokulduğu o pek özlenen günlere kir – pas içinde giremezdik ki... “Kirlenmek güzeldir” diye diye bizi çok kirlettiler. Kirden en önce temizlik kaçıp gitmiş…
Kir hiç güzel olur mu? Temizliği öğrettiklerimiz, bizim şuur altımıza, kirlenmenin güzel olduğunu soktular... Şuur altı olunca; ırza uzandılar, harama uzandılar, sabahlara kadar necis olan alkole ve her türlü kire uzandılar, isyana uzandılar… Çok rahat iftira atılır, çok rahat yalan söylenir ve çok rahat haram yenir oldu... En kolay kirlenen ise siyaset oldu. Zaten hainlik güzel duyguların cellâdı olmuştu… Müslümanların zulüm görmesi, mallarının topraklarının gasp edilmesi küresel güçler tarafından sıradan şeyler haline getirilmişti. Böylece kirin maddisi ve manevisi normal ve temiz görünmeye başlanılınca; günah sıradan bir hale geldi. Ellerden – gözlerden sonra ruhların da derinlemesine kiri dünyayı mazlumlara zindan etti... Ama o özlenen ve beklenen asude günlerin hâkimiyet kurması için; donanma gününde, bayramda her şey özel ve temiz olmalıydı, şakır şakır üniformalar, tertemiz bir çevre ve ruh hali olmalıydı… Ve mikrop geldi, yani temizlik geldi, bizleri her yönden ihtiyata sevk etti…
Mahlûkatı kirlerinden arındıran El-Kuddûs, kıyametten önce yaşanacak o parlak dönemler için 2020’nin başından beri bir temizlik faaliyeti içinde. İnşallah dünya yirmilik bir delikanlı gibi genç ve dinamik olacak. Biz sokağa daha az çıkınca, Kuddûs ismi daha çok tecelli etmeye başladı. Biz temizlik faaliyetine başlayınca, saklanmış, kendini unutturmuş hayvanlar dahi ortaya çıktılar… Onlarda temizlik memuru olarak görevlerine daha bir şevkle sarıldılar… Şimdi dünyada Allah’ın hâkim olan sıfatı El-Kuddûs oldu; el yıkatıyor, tövbe ile dil yıkatıyor, sabırla tahammülsüzlüğü yıkatıyor…
İnsandan önce dünyayı hazırlayan, tedbirler alan Allah, yeni bir düzen için yeni bir perde açacak. Evet, dünyada canlı olarak önce bitkileri sonra hayvanları yaratan yani sebzesini meyvesini ve etini sütünü hazırlayan Allah, bu hazırlıktan sonra insanı yaratıyor, insanı yeryüzüne gönderiyor. İslamiyet’in son zaferi için ise insanların ve yeryüzünün tertemiz olması gerekiyordu ve bu korona o temizliğe vesile oldu. İspanya’da 500 yıl sonra ezanın okunması, Baba filmlerinin yönetmeni Francis Ford Coppola, Fatiha Suresi’ni okuyup, anladığını anlatması ve benzeri harika hallerin zuhur etmesi; ezanlar, tekbirler, Salat-ü selamlar temizliğin etkilerini ortaya koymaya başladı. İnsan bir felakete maruz kalmadan günahını, eksiklerini, kirlerini hatırlamıyor, hatırlamak istemiyor. Acizlik iyice anlaşılınca; muhasebe bölümünün kapısı çalınıyor... Tövbesizlikle toz tutmuş muhasebe departmanı elden geçiriliyor, hiç kurtarmayacak numaralar kaldırılıp atılıyor… Tövbe ve diğer dezenfektanlar bir araya gelince, ne masum ve tertemiz bir insan ortaya çıkmış oluyor.
Mart başından beri, temizliğe dikkat etmeyen, hafife alan, hatta doğru dürüst tuvalet kültürü olmayanlar bile can korkusu ile kanunun, kolluk kuvvetlerinin yaptıramayacağı temizliği yapmaya başladı... Korona sanki bir kolluk gücü gibi temizlik yaptırıyor... Demek ki korona virüsü, El-Kuddûs’ün bir kolluk kuvveti oldu. Öyle bir kuvvet ki insan yalnız yaşasa bile temizlik yapıyor, dikkatli davranıyor. 1400 yıl öncesinden temizliğin iman yarısı olduğunu ilan eden Hz. Peygamber şimdi daha çok anılır oldu. Gördün mü temizliği?
Yüce Allah, dünya hayatının sıkıntısız devam etmesi için, maddi ve manevi tüm kirleri El-Kuddûs ile temizleyecek. Korona virüsü ister Siyonist hainlerin laboratuar anarşisi ile ortaya çıkmış olsun, istersen doğal şekilde… Neticede kirlenmiş insanları, şehirleri, mekânları temizlemek gerekiyordu ama gereken temizlik yapılmıyordu ve yapar görünüyordu. Paklığı ve temizliği murad eden Allah, Kuddûs isminin tecelli etmesi için bir mikrobu vesile kıldı. Dünyanın her yerinde kirlenen hava atomları okunan ezanlarla ve İslam’a ilginin artmasıyla temizlemeye başladı. Yeter ki biz temiz olalım, tövbekâr olalım, bakın o zaman neler olacak neler…