Allah, yardım edenin yardımcısıdır!..
Şu fâni dünyadaki ömrümüz çok kısa, âhiret hayatı ise, devamlı ve
sonsuzdur. Sonsuz olan âhiret hayatında karşılaşacağımız şeyler, dünyada yapıp
ettiklerimize bağlıdır. Bunun için akıllı ve ileriyi görebilen insan, şu geçici
dünya hayatında daima âhirette rahat ettirecek işler yapmak peşinde koşar. Hep
insanlara iyilik ve yardım etmek için çalışır. Çünkü yardım etmek, âhirette
azaptan kurtulma ve Cennet nimetlerine kavuşma sebeplerindendir.
Sayılmakla bitirilemeyecek kadar çok çeşidi olan yardımın, bir
yarış havası içinde yapılması her müslümanın görevidir. Kimse yardım yapma
gücünden mahrum değildir. Zira herkesin imkânlarına göre mutlaka yapabileceği
bir yardım çeşidi vardır. Dolayısiyla müslüman; eli, dili, malı ve konumuyla
yapabileceği kadar yardım yapmalıdır.
Müslüman, sadece yardım etmekle iktifa etmemeli aynı zamanda
başkalarının da yardım yapmalarına yardımcı olmalı ve daima insanları yardım konusunda
teşvik etmelidir. Çünkü Allahü Teâlâ, iyilik yapmak ve kötülükten sakındırmak
hususunda yardımlaşmamızı emretmektedir: “İyiliği emretmek ve fenalıktan
sakınmak hususunda birbirinizle yardımlaşın, günah islemek ve düşmanlık
yapmakta yardımlaşmayın. Allah’tan korkun, çünkü Allah’ın azabı çok
şiddetlidir.” (Maid 2)ve: “İçinizden, insanları hayra çağıracak,
iyiliği emredecek, kötülükten alıkoyacak bir topluluk bulunsun. İşte onlar
kurtuluşa erenlerdir.” (Âl-i İmran 104)
Allah için iyilik yapan ve Allah için yardımda bulunan kimsenin
mükâfatını şüphesiz ki, Allahü Teâlâ verecektir. Âyet-i kerimelerde buyuruldu
ki:
“Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu (karşılığını)
görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu (karşılığını) görür.”
(Zilzal 7-8)
“Namazı dosdoğru kılın ve zekâtı verin.
Kendiniz için önceden her ne iyilik yaparsanız, mükâfatını Allah’ın yanında bulacaksınız.
Çünkü Allah, bütün yaptıklarınızı görmektedir.” (Bakara
110)
“Yüzlerinizi doğu ya da batı tarafına
çevirmeniz iyilik değildir. Asıl iyilik Allah’a, âhiret gününe, meleklere,
kitaplara ve peygamberlere inanan; malını sevdiği halde akrabasına, yetimlere,
yoksullara, yolda kalan gariplere, dilenenlere, hürriyetine kavuşmak isteyen
köle ve esirlere veren; namazı dosdoğru kılıp zekâtı ödeyen; antlaşma
yaptığında sözünde duran; sıkıntı, darlık, hastalık ve şiddetli savaş
zamanlarında sabredenlerin yaptığıdır. Kulluklarında samimi ve dürüst olanlar
işte bunlardır; gerçek takvâ sahipleri de yine bunlardır.” (Bakara
177)
“Mallarınızı Allah yolunda harcayın ve
kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayın. Bir de iyilik edin ve
yaptığınızı güzel yapın. Doğrusu Allah iyilik eden ve işini güzel yapanları
sever.” (Bakara 195)
“Eğer sadakaları açıktan verirseniz bu da
iyidir. Ama onları gizler ve fakirlere gizlice verirseniz bu sizin için daha
hayırlıdır. Bu sayede Allah, sizin bir kısım günahlarınızı bağışlar. Zira
Allah, yaptığınız her şeyden haberdardır.” (Bakara
271)
“O takvâ sahipleri, bollukta da darlıkta da
Allah yolunda harcar, öfkelerini yutar ve insanların kusurlarını affederler.
Allah da böyle iyilik ve ihsân sahiplerini sever.” (Âl-i
İmran 134)
“Siz insanlık için meydana çıkmış en hayırlı
bir ümmetsiniz; iyiliği emreder, fenalıktan alıkoyarsınız ve Allah’a imanınızda
devam edersiniz.” (Âl-i İmran 110)
İyilik ve yardım konusu, sünnet-i seniyyede de geniş yer almıştır.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
“Bazı kimseler, başkalarının ihtiyaçlarını
karşılamak, onlara yardımcı olmak için yaratılmıştır. İhtiyaç sahipleri bunlara
başvurur. Bunlar için âhirette azap korkusu olmaz.” (Taberani)
“Allahü Teâlâ, bazılarına çok nimet vermiştir.
Bunları, herkese faydalı olmak için yaratmıştır. Bu nimetleri dağıtırlarsa
azalmaz, dağıtmazlarsa bunlardan alıp, başkalarına verir.” (Taberani)
“Din kardeşinin bir işini yapana melekler dua
eder. O işi yapmaya giderken, her adımı için bir günahı af olur ve kıyamette
çeşitli nimetlere kavuşur.” (İbni Mace)
“Allahü Teâlânın en sevdiği iş, elbise vererek
veya yedirip içirerek yahut başka bir ihtiyacını karşılayarak bir mümini
sevindirmektir.” (Taberani)
“Din kardeşine yardım edenin yardımcısı,
Allahü Teâlâdır.” (Müslim)
(Âcizane, depremde hayatını kaybeden bütün kardeşlerimize Allahü
Teâlâdan rahmet, yaralılara âcil şifalar ve yakınlarına başsağlığı diliyorum…)