Allah var gibi mi yaşıyoruz?
Çocukluğumuzun
en önemli dini sorularından birisi,motto haline getirdiğimiz “Bugün
Allah için ne yaptın?” sorusu olsa gerek. Çocukluğumuzda duvarlarımızı
süsleyen ve kulaklarımıza pelesenk olan bir soruydu bu. Dahası, bu soru bize
her sorulduğunda bir müddet yaşadığımız günü düşünür ve gerçekten bugün Allah
için ne yaptığımızı, bir anlık da olsa sorgulardık. O bir anlık sorgulama
neticesinde günümüzün Allah için geçmesi gerektiğini defaatle zihnimize kodlamış
olurduk. Böylelikle ilahi kudret ile olan bağımızı diri tutardık.
Bugünlerde bu
soruyu veya bize Allah'ı hatırlatacak olan herhangi bir şeyi etrafımızda göremez
olduk. Görmemek bir yanadursun adeta sistematik bir şekilde sanki Yüce Allah
ile olan bağımız kopartılmaya çalışılıyor. Şimdilerde bunun adına Deizm, Ateizm
veya herhangi başka bir isim bulabilirsiniz. Ancak kanaatim, bunun temel
nedeninin içinde bulunduğumuz çağın medeniyet maskesi altında, maddeci bir hal
almasıdır.
Günlük
hayatımızı tanzim ederken madde eksenli programlar yapıyoruz. Hesap
kitaplarımızın tamamı dünya ve meta eksenli oldu. Ne kadar maaş aldığımızdan
tutun da bilmem kaç artı bir evlerde oturduğumuz, başında kredi olan
kavramların sonuna mahkûm edilişimiz, taksit taksit ertelediğimiz hayatlar, modernizm
adı altında banka kuyruklarında geçen zamanlar yaşadığımız hayatın merkezi
haline geldi. Materyalist duyarlılığımız o kadar arttı ki maddeyi manadan üstün
tutarak masa başı işlere tutunur hale geldik. Lakin üstünde yürüdüğümüz zeminin
kayganlığından bihaber halde kaygısız tavırlar silsilesinde bocalıyoruz
şimdilerde.
Rivayet odur ki;
zamanın birinde meczup diye nitelendirdikleri bir ermiş yaşarmış. Bu eren,
gördüğü herkesin kolundan tutar, kendine doğru çevirir ve “Allah var!” dermiş. Her
gördüğü kişiye bu soruyu sorduğu için ahali bir zaman sonra bu durumdan bezmiş.
Yine bir gün ahaliden birini tutup aynı şekilde “Allah var!” dediğinde, o
kişi “Yahu
adam, biliyoruz, Allah var!” deyince, ermiş kişi o manidar cevabı
vermiş: “Vallahi, bildiğin gibi değil, Allah gerçekten var!” demiş.
Şimdi dönüp
aynaya bakalım ve bu soruyu biri sormadan, kendimize,biz soralım.Bu materyalist
sistemde hakikaten Allah’ın var olduğunu
biliyor muyuz? Biliyorsak, Allah’ın
varlığını hakikaten kabul ediyor muyuz? Veya soruyu çocukluğumuzun motto
sorusu haline gelen “Bugün Allah için ne yaptın?” sorusu gibi kulağımıza pelesenk
olacak şekilde soralım:
“Allah var gibi mi
yaşıyoruz?”
İşin tuhafı bu
soruyu başkalarına sormak çok kolay olabilir, lakin insanın aynaya bakarak
kendine sorabilmesi için kocaman bir yürek gerekir. Gerçekten Allah var gibi mi
yaşıyoruz?
AVM’lerde başta
olmak üzere bilumum işyerlerinde çoğu zaman şu yazıyı okumuşsunuzdur: “Burası 7/24, kapalı devre güvenlik kameralarıyla
izlenmektedir.” Bu yazının gayesi, olası bir hırsızlık olayının veya yanlış
bir eylemin önlenmesidir. Öyle bir işe yeltenecek kişi için de, caydırıcı
olması nedeniyle böyle bir önlem alınmaktadır. O kötü eyleme tevessül edecek
kişi de tedbir amaçlı bu eyleminden genellikle vazgeçer.
Peki, bize şahdamarımızdan
daha yakın (Kâf Suresi, 16. Ayet) olduğunu bildiğimiz, her anımızı kapalı
veya açık devre kamera sistemleriyle kayıt altına aldığından şüphe duymadığımız
Yüce Allah'ın, her anımızı gördüğüne inandığımız halde, neden O yokmuş gibi
davranıyoruz? Bu işte bir çelişki yok mu? İnsanların kurduğu kamera sistemine
karşı tedbirli olan insan, Yüce Allah'ın kayıt sistemine karşı neden bu kadar
kayıtsız bir halde yaşıyor?
Nedenini gayet
basit bir sebeple kendimce açıklamam gerekirse, içine dâhil olduğumuz sistem,
materyalizm temeline dayanıp bizi de maddeci bir hale soktuğu için anın
kaygısını güderek, yarına sabretmeden, peşin olanı istiyor olmamızdır. Bir
yandan yirmi dört saat çok uzun bir zaman diyoruz, diğer yandan da ömür çok
kısa diyoruz. Bu kadar çelişkinin içinde de labirentte dolaşan fare misali
peynirin peşinden koştuğumuzu zannederek olayın merkezinden daha da
uzaklaşıyoruz.
Velhasıl, konuyu
daha fazla dağıtmadan olayın merkezine gelip, kitabın tam orta yerinden şu
soruyu aynaya bakarak kendimize soralım:
"Allah var gibi mi
yaşıyoruz?"