Dolar (USD)
32.52
Euro (EUR)
34.61
Gram Altın
2490.56
BIST 100
9524.59
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

18 Ağustos 2019

Allah Katında Hak din, İslâm’dır!..

Din; insanla Allah, insanla diğer insanlar ve insanla çevre arasındaki ilişkileri düzenleyen ve A’dan Z’ye kadar kişinin hayatına yön veren, bütün davranışlarına esas olan kuralları ihtiva eden büyük bir sistemdir. Din; yemek yeme âdabından tutun da en büyük sosyal, hukukî ve iktisadî sistemlere kadar hayatın tamamını kapsayan kural ve kaidelere sahiptir. Din, bir nevi insanın prospektüsü ve kullanma klavuzudur.

İnsanoğlu; varoluş hikmetini, Rabbine nasıl ibadet edeceğini, dünya hayatını hangi kurallara göre yaşayacağını dinden öğrenir. Dine uyan kişi; hep iyi ve faydalı şeyler yaptığı; her çeşit kötü ve zararlı işlerden de uzak durduğu için dünyada da âhirette de mutlu ve başarılı olur.

İnsan, ruh ve bedenden ibaret olduğu için; bir maddî bir de manevî yönü vardır. Maddî gereksinimleri karşılamak nasıl bedenin vazgeçilmez bir ihtiyacı ise; manevî ihtiyaçlarını temin etmek de ruh için kaçınılmazdır. Ruhun, bu önemli ihtiyaçlarını karşılayan tek kurum ise, dindir.

İnsan; kâinatın yaratıcısı olan Allahü Teâlânın varlığını ve birliğini dinden öğrenir. İbadet, dua ve niyazlarla Allah’a sığınan ve O’na güvenen insan, kendini çok güçlü hisseder; hayatın zorlukları karşısında yılmaz, ümitsizliğe kapılmaz, sabırlı ve dayanıklı olur.

Din, fertlere kutsal duygu ve alışkanlıkları aşılayan; toplumları, yüce idealler etrafında birleştirip birbirine kenetleyen çok önemli ve hayatî bir kurumdur. Din, insanlara hep hayırlı olanı tavsiye ve telkin eden, onları daima iyi ve faydalı şeyler yapmaya yönlendiren şümullu ve kapsamlı bir nizamdır.

Din, insana; psikolojik yapı ve yaşayışında karşılaştığı yalnızlık, çaresizlik, korku, üzüntü ve sarsıntılar; hastalık, musibet ve felâketler karşısında ümit, teselli ve güven sağlayan en son sığınaktır. Dinî yaşayışın; insanı, ruhî bunalımlardan koruduğu; kendisine ve çevresine karşı daha duyarlı ve daha faydalı hale getirdiği, ilmen sâbit olan bir hakikattir.

Din; adâlet, iyilik, fedakârlık, doğruluk, fazilet gibi yüce duyguların menbaı; gaddarlık, kötülük, bencillik, riyakârlık ve karaktersizlik gibi kötü huy ve alışkanlıkların da panzehiridir.

Dinsizlik ise, herşeyden önce ahlâk fikrini yıkar. Çünkü dinin olmadığı yerde, ahlakın hiçbir yaptırım gücü kalmadığından, dinsizlik her türlü kötülüğün yayılmasına, genişlemesine ve neticede cemiyetin çökmesine yol açar.

Dinsizlik; hukuk fikrini ortadan kaldırır. Kendini; herhangi bir ahlakî müeyyideye bağlı hissetmeyen dinsiz insan, hiçbir hak ve hukuku tanımaz. Eline fırsat geçtiğinde gaddarca davranmaktan, her türlü kötülüğü işlemekten geri durmaz. Bunun için; “kork, Allah’tan korkmayandan,” sözü, yerinde söylenmiş doğru bir sözdür. Maddeye tapan ve şehvetlerine esir olan dinsiz kişide; insanlık karakteri âdeta silinir; fazîlet, ferâgat ve fedakârlık gibi yüce duygu ve alışkanlıklardan eser kalmaz.

Din, tarihin bütün devirlerinde ve bütün toplumlarda daima mevcut olan evrensel ve köklü bir kurumdur. Din, insanlığın vazgeçilmez bir gerçeği olması sebebiyle, bundan böyle de varlığını devam ettirecektir. Tarihin hangi devresine bakılırsa bakılsın dinsiz bir toplum görülmemektedir. İnsanlık tarihinin her döneminde din, canlılığını korumuş ve insan hayatının ayrılmaz bir vasfı olma özelliğini sürdürmüştür. Dine düşman olan sistemlerin dahi, hukuk hakimiyetini tesis etmek için, -çaresiz bir şekilde- dinin yayılmasına yardım ettikleri tarihte de günümüzde de görülmektedir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Allah, bu dini âhirette nasibi olmayan kimselerle de kuvvetlendirir!” (El-Mucemu’s-sagir 132)

Din, kuvvetli bir ağaç gibi; insanlığın geçirdiği inkılapların hepsinde hayatiyetini muhafaza etmiş ve edecektir. Dine uyan fert ve cemiyetler, kazanmış ve kazanacaktır.

Fakat İslâmın dışındaki hiçbir dinle, amel etmek câiz değildir. Çünkü onlar; Allahü Teâlânın son Peygamberi Muhammed sallallahü aleyhi ve sellemin getirdiği İslâm dini ile nesh olunmuşlar; iptal edilip yürürlükten kaldırılmışlardır. İslam dini ise, Kıyâmete kadar bâki ve kalıcıdır. Âyet-i kerimede buyuruldu ki: “Hiç şüphesiz, Allah katında hak din, İslâm’dır.” (Âl-i İmran 19)