Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
13 Ağustos 2021

Aliya İzzetbegoviç'in 96. Doğum yıldönümü

Bosna-Hersek denilince akla gelen en önemli isim Aliya İzzetbegoviç’tir. İzzetbegobiç, 96. doğum yıldönümünde anılmaktadır. Bosna-Hersek’in Samac şehrinde 8 Ağustos 1925 yılında doğan İzzetbegoviç, 19 Ekim 2003 tarihinde Saraybosna’da vefat etmiştir.1990 yılında Demokratik Eylem Partisi’ni (SDA) kuran İzzetbegoviç, 1992-1995 yılları arasında cereyan eden savaşta Boşnaklara liderlik etmiştir. Savaşı sonlandıran Dayton antlaşmasını 1995 yılında imzalayan İzzetbegoviç, Bosna-Hersek Cumhuriyeti’nin devlet başkanlığını görevini yerine getirmiştir. İzzetbegoviç, siyasetçi kimliğinin yanında entelektüel dünyası geniş bir profil ortaya koymaktadır. İzzetbegoviç’in en önemli eseri, Doğu ve Batı Arasında İslam adını taşımaktadır.

İzzetbegoviç’e göre ırkçılık, insanlığın barbarlaşmasına neden olan en şer ideoloji, kimlik ve patolojidir. Bosna-Hersek tecrübesi ışığında ırkçılık ideolojisini ve felaketini İzzetbegoviç, şöyle anlatmaktadır: “Bosna Hersek’i kendi güçlü politik modeliyle yeniden bir araya getirebilecek bir sistem kurmak, ırkçılığı hem sağda, hem solda yok etmek… Böyle bir sistem, karanlığı def edebilir. (…) Şiddet ve suç üzerine kurulan ırkçılıkların geleceği yoktur. Tarih böylesi rejimlerin hayatta kalamadığını kanıtlamıştır. (…) Eski Yugoslavya Ordusu, 40 yıl boyunca paranoyak bir tutkuyla silah depoladı. Her yıl çok büyük miktarlarda para harcadılar. Son 2 yıl içinde, topladıkları her bir demir parçası, bu talihsiz ülkenin tepesine indi. Bizler insan olmaya ve insan kalmaya çalıştık ve başarılı olduk. Ancak bunu onlardan dolayı yapmadığımızın altını çizmeliyim. Kendimizden dolayı insan kalmaya çalıştık, onlardan dolayı değil. Onlara hiçbir şey borçlu değiliz. İnsan olmak ve insan kalmak, Allah’a ve kendimize karşı sorumluluğumuzdur. Onlara karşı değil. Böylesine bütünüyle ahlaki olan bir kavramı, yani insan olmak ve insan kalmak kavramını politik dile çevirdiğimizde bu ne anlama gelir? Politik dilde bu, hukuka uygun bir devlet kurmaya çalışacağız, demektir. Bu aynı zamanda uygulamada şu anlama gelir: Bu devlette hiç kimse dininden, ulusal ya da politik inancından dolayı zulme uğramayacak. Bu bizim en temel yasamız. İmtihanda bu nedenle başarılı olduk. Yasal otoritenin ve Bosna Hersek Ordusunun kontrolünde olan yerlerde hâlâ katedrallerden ve kiliselerden yükselen çan seslerini duyabilirsiniz. Orada hâlâ Hırvatlar ve Sırplar var. (…) Bizler barbar olmadık.”

İzzetbegoviç’in doğum gününü kutlamak, ırkçılığa, nefrete, ayırımcılığa net bir şekilde karşı olmak demektir. Bütün kötülüklere rağmen, insan olmaktan vazgeçmemek ve insan kalmakta diretmek İzzetbegoviç’in en önemli mirası ve mesajıdır.

İzzetbegoviç, insan ruhunu tanımanın yolunun şiirden ve edebiyattan geçtiği kanaatindedir. Ona göre insan psikolojisinin derinliklerine giden yol, şiirden geçmektedir: “Şiir insan ruhu hakkında günümüz psikolojisinden daha çok şey söyler. Ruhu açığa çıkaranlar niçin psikologlardan ziyade şairlerdir? Niçin Freud ve Jung değil de Sheakespeare’dir? Şairler insanlığın hassas antenleridir.” İnsanın kendisini tanıması için kendisiyle yüzleşme cesaretine sahip olması gerektiğini düşünen İzzetbegoviç, Dostoyevski, Tolstoy ve Hugo gibi evrensel edebiyat dehalarından beslenmiştir.

İzzetbegoviç, ahlakın, sanatın, dinin, maneviyatın, fikrin ve bilimin özgürlük olduğunda gerçekleşecek tecrübeler olduğuna inanmaktadır. Ona göre insan hayatı, özgürlük etrafında dönmelidir: "İnsanın büyüklüğü iyiyi istemesinde de değil, iyi ve kötü arasında seçim yapabilmesindedir. İşte insanın bu seçimini engelleyen her şey insanı alçaltır. Ben iyiyi istemedikçe iyi diye bir şeyin gerçekleşmesi mümkün değildir. İyi de olsa yaptığım her şey ancak bir davranış olarak kalır. Bana zorla yaptırılan hiçbir iyi şeyin de iyi ile alakası yoktur. Çünkü iyinin ön şartı özgürlüktür ve özgürlük ise zor ile bağdaşmaz. "Korku, baskı, kölelik ve despotizm, özgürlüğü ve insanlığı fesada ve helake götüren şerlerdir. Özgürlük ve demokrasiye bağlı olan İzzetbegoviç, azınlık olana çoğunluğun tahakküm etmesini ve hukuku ihlal etmesini şiddetle reddetmektedir: “Çoğunluğun sınırsız gücüne ise inanmıyorum, çünkü çoğunluk despotizminin başka despotizmlerden farkı yoktur. Özgürlüğün ölçüsü azınlıklara nasıl davranıldığıdır ve insanların farklı düşünebilme özgürlüğünden önce düşünce özgürlüğüne sahip olması gerekir. İşte benim demokrasi anlayışımın kısa özeti budur.”

İzzetbegoviç, diktatörlüğün ahlaksız, demokrasinin ise ahlaklı olduğunu özgürlük temelinde ifade etmektedir: “Diktatörlük günahı yasaklasa bile ahlaksızdır, demokrasi ona izin verse bile ahlaklıdır. Ahlakilik özgürlükten ayrılamaz. Ancak hür fiil ahlaki fiildir. Bir diktatörlük özgürlüğü, dolayısıyla seçme imkanını ortadan kaldırmak suretiyle, kendi temellerinde ahlakiliğin nefyini içerir. Bu noktaya kadar, tarihteki tüm tezahürler ne olursa olsun, din ile diktatörlük birbirlerini karşılıklı olarak dışlarlar.” Dinin ve ahlakın, diktatörlüğün hiçbir versiyonunu meşru görmediği fikri, İzzetbegoviç’in dünyasında önemli yer tutmaktadır.

“Hukuk benim için sadece meslek değil inancım, yaşam tercihim ve hayat felsefem” diyen İzzetbegoviç’in 96. doğum gününü coşkuyla kutluyorum.